2017 yılında yayınlanan OECD Obezite raporuna göre, 2015 yılında OECD ülkelerinde toplam nüfusa oranla ortalama yetişkin obezite oranı yüzde 19,5 olarak belirtiliyor. Dünya genelinde obeziteyle mücadeleye dikkat çekmek için 4 Mart tarihi, Dünya Obezite Günü olarak biliniyor. Emsey Hospital, obeziteye dikkat çekmek için  ‘Obeziteye Karşı Harekete Geç’ başlığıyla düzenlenen etkinliğe ev sahipliği yaptı. Hastanenin Genel Cerrahi uzmanları, Doç. Dr. Hacı Mehmet Odabaşı ve Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Doğan’ın sunumlarıyla yer aldığı etkinliğe obez ve obezite ameliyatı olmuş çok sayıda kişi katıldı. Etkinlikte, obezlerin yaşadığı sıkıntılar, ameliyat olmak istemelerinin altında yatan nedenler, tedavi süreçlerinde yaşadıkları konuşuldu.

Çocuklarda yüzde 13’e varan obezite sıklığı görülüyor

Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Hacı Mehmet Odabaşı, Türkiye’de de obezitenin hızla arttığına dikkat çekti.

Odabaşı, “Ortalama yüzde 20-21’lere kadar çıkan bir obezite sıklığı var. Çocuklarda da yüzde 13’e varan obezite sıklığı görüyoruz. Obezite beraberinde bir takım hastalıkları da getiriyor. Bunların başında şeker hastalığı geliyor. Hipertansiyon, uyku apne bozukluğu, eklem problemleri de obeziteye eşlik ediyor. Fast food, GDO’lu ürünlerin artması obeziteyi de artıran etkenler arasında” dedi.

Obezite cerrahisinde ölüm oranında azalma gözleniyor

Obezite cerrahisinin kritere uygun kişilere yapıldığına vurgu yapan Odabaşı, “Dünya Sağlık Örgütü’nün kabul ettiği vücut kitle indeksinin 40’ın üzerinde olması gerekiyor. Eğer yandaş hastalıklar da varsa 35’in üzerini kabul ediyoruz ve bu hastalara obezite cerrahisini öneriyoruz. Cerrahi ile hastalıkların ortadan kalkmasını sağlıyoruz. Yüzde 90’a yakın hastada diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıklar ortadan kalkıyor. Oldukça sağlıklı bir yaşama dönülebiliyor. Ölüm oranlarında da bayanlarda yaklaşık 12, erkeklerde de 9 yıl kadar ömrün uzamasına neden oluyor” diye konuştu.

Psikolojik ve ruhsal problemleri de tetikliyor

Emsey Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Doğan, çocukluk çağında başlayan obezitenin ilerleyen zamanda da devamlılığını sürdürdüğünü belirtti.

Doğan, “Çocukluk çağında özellikle fast food tarzı beslenme ve organik olmayan beslenme ile çocuklarımız ciddi kilo alıyor.  Bu kiloları vermek daha sonra problemlere yol açıyor. Psikolojik, ruhsal problemler yaratıyor ve ileriki yaşlarda başarılarını etkiliyor. Bunun tedavisi için ‘harekete geç’ diyoruz” dedi.

Obezite cerrahisi ile yan hastalıklar da düzeliyor”

Obezite ile ilgili genetik bir geçiş olduğunu vurgulayan Doğan, “Ailede obeziteye genetik bir yatkınlık varsa bu genlere de geçiyor. Gebelikte de kontrolsüz beslenme nedeniyle ciddi bir kilo alımı olabiliyor.  Obezite cerrahisi sonrasında 150 kilo olan bir hasta, ideal kilosu 80’e ulaşmak için 70 kilo gibi bir ağırlığı üzerinden atıyor. En büyük rahatlığı bu oluyor. Bel, diz, omuz bölgesinde mekanik bir rahatlama oluyor. Bu hastaların çoğunda uyku problemi oluyor. Kalitesiz uyku olunca işini de etkiliyor. Cerrahiden sonra uyku apnesi düzeliyor. Buna ek olarak organlarındaki yağlanma azalıyor. Yüzde 20 olan yağlanma da gittiği için organlar daha kaliteli çalışmaya başlıyor. Kalp, karaciğer, böbrek daha iyi çalışıyor. Kilolar gidince şeker hastalığı da kayboluyor ve medikal tedaviye ihtiyaç kalmıyor. Hipertansiyon da düzeliyor ve kalp krizi geçirme riski azalıyor. Daha sağlıklı bir yaşantıya dönüyor” ifadelerini kullandı.

En büyük zorluğu kıyafet seçimiydi”

6 ay önce obezite cerrahisi geçirmiş olan 28 yaşındaki fizyoterapi öğrencisi Nazan Karaman, yaşadığı en büyük zorluğun kıyafet seçimi olduğunu söyledi.

88 kilodan 61 kiloya düştüğünü ifade eden Karaman, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Kilo verme dönemim hala devam ediyor. Düşünülenin aksine çok rahat bir ameliyat. Süreç beklediğimden daha rahat geçti. Küçüklüğümden bu yaşıma kadar hiç kilo indiğimi hatırlamıyorum. Hep 10 kilo alıp 10 kilo verdiğim günlerim oldu. Bu ameliyattan sonra hayatımda hiç görmediğim eksi kiloları görmeye başladım. Sürekli diyet ve spor halinde olduğum için yemeğin ucunu kaçırınca eski halime geri dönüyordum. Bir kadın olarak en büyük zorluğum kıyafetti. Alışverişte zorlanıyordum. Porsiyonlarım çok büyük değildi ama yeme tercihi olarak tatlıya çok fazla bir yönelme vardı. İnsülin direncim çok fazlaydı. Şu an öyle bir eğilimim kesinlikle yok. Artık vücudum daha hafif, daha iyi yiyebiliyorum, daha rahat giyebiliyorum ve daha rahat hareket edebiliyorum.  Kilolu oluşumla alakalı bir eksi yönüm vardı ama özgüveni yüksek bir kızdım. Görünüş olarak çok kötü bir durumda değildim. 10 yıldır diyet ve sporla iç içe bir yaşantım vardı. Şu an hayatımdan çıkan tek şey bu mücadeleyi vermemek. 3 beden küçüldüm. Şu an S bedenim. O zamanlar L-XL aralığındaydım. Eski kıyafetlerime bakınca kendimle gurur duyuyorum. Eski fotoğraflarıma bakıp gülüyorum ve o halimden hiç utanmıyorum.”