Rusya ile yaşanan krizlerin sona ermesi ile başlayan süreçte en Önemli konu, Rus turistlerin yeniden Türkiye'ye akın etmesinin beklentisiydi. Bu beklenti, yerini buldu mu, hayır. Peki, bulacak mı, biraz zor görünüyor. Geçen sezonu sıkıntılarla geçiren Antalya, öyle görünüyor ki içinde bulunduğumuz bu sezonda da beklediğini bulamayacak.

Nitekim Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Osman Ayık, "Öncelikli hedefimiz iç pazarda seyahat eden insanların, özellikle otellerde ve tesislerde konaklayan sayısını 10 milyona ulaştırmak" açıklaması ile iç pazara yönelmekten başka çarelerinin olmadığını vurgulamaya çalıştı.
Bu yıl erken rezervasyonda yerli turistin bu sezon ilgisinin geçmiş yıllara oranla daha yüksek olduğunun da altını çizelim. Özellikle tatil, bayram ve özel günlerde yerli turistlerin tatil yörelerini tercih etmesi, otellerdeki doluluk oranlarını da artırıyor.

Rus turist az da olsa gelmiyor mu? Geliyor ama para harcayan turist gelmiyor. Ucuz otel arayışı içinde olanlar geliyor. Ne var ki, paralı Rus turistleri yaşanan kriz döneminde başka yerlere kaptırdık.

Bu yılın ilk 4 ayında Rusya'dan gelen turist sayısının yüzde 17'nin üzerinde artış gösterdiğini belirtiliyor. Rusya'da ki siyasi ve ekonomik gelişmeler nedeniyle daha çok ekonomik tatil talep eden turist gelmeye başlayınca otelcilerin sıkıntıları da başladı.

Bu nedenle Rus turistte ilk 4 ayda meydana gelen yüzde 17'lik artış da bu doğrultuda gerçekleşti. Bu artış, Belek otellerinden ziyade Kemer, Side, Alanya gibi bölgelerin artışı olarak belirlenmiş bulunuyor. Çünkü Belek, Kemer, Side ve Alanya'daki otellerde daha ucuzu tatil yapabilmek fırsatı var. Yüksek gelir sahibi Rus turistteki azalma sürüyor. Ruslar artık ekonomik tatile ağırlık vermeye başlaması da eski yılları aratıyor.
Sıkıntı hiç kuşkusuz bu kadarla sınırlı değil.

Geçen yıl boş kalan otellerin bu yıl panikle fiyatları dip seviyelere getirmeleri de tartışılan bir konu olarak dikkat çekiyor. Bu durum Türkiye turizmi için çok büyük bir tehlike olarak görülüyor.

Bazı bölgelerde fiyatın uçak dahil 500 dolara kadar düştüğünü anlatan turizmciler "Avrupa pazarında da Rusya pazarında da sıkıntıları aşmanın yolu fiyat kırmadan, hizmet kalitesinden ödün vermeden, tanıtımı daha da artırmak. Antalya'nın ihtiyacı olan ekonomik paket alan turist değil, villa, suit, lüks hizmet talep eden üst segment turist" diye konuşuyorlar.

Şunu da ekleyelim:
Yüksek harcama yapan Ruslar, İspanya, Yunanistan, Portekiz, Tayland gibi ülkelere kaymaya başladı. Rusya'da bir kere doların rubleye göre değer kaybetmesi Rus turisti önemli oranda etkiledi Rusların ekonomik turlarla Türkiye'yi tercih etmeleri de bir çözüm olarak görülmüyor.

Türkiye'nin Avrupa pazarında ekonomik turlarla bu açığı kapattığı biliniyor. Rus pazarından beklentilerin daha yüksek harcama yapan turistin gelerek lüks odaların, villaların satışının daha fazla olması ile sıkıntıların ancak giderilebileceğine de dikkat çekiliyor.

Turizm denince konu sadece Rus turistle de sınırlı değil. AB ile olan ilişkilerimizdeki gerginliklerin daha da artması ile Avrupalı turistlerin de başka yerlere kaymaya başlaması, bu alandaki sıkıntıların da devam edeceğini gösteriyor.

Yapılan açıklamalarda Antalya genelinde Türkiye'ye en fazla turist gönderen Almanya'dan % 50 gibi önemli bir düşüşün yaşandığı belirtiliyor. Türkiye geneline baktığımızda bu rakamın % 60'ların üzerine çıktığını görüyoruz. Ciddiye alınması gereken bir rakam.

Golf turizminde % 19'luk, futbol kampları turizminde de % 50'lik bir düşüşün yaşandığı da aynı çerçevede dile getiriliyor.

Ancak şunu da söylemeliyiz:
Geçen yıla oranla ülkemize gelen yabancı turist sayısındaki kıpırdanma az da olsa umutları artırıyor ama yeterli olmadığı da söyleniyor. Bazı tatil yörelerdeki otelciler "Bu yıl fena olmayacak gibi görünüyor "açıklamaları ile umutlu olduklarını vurgulamaya çalışıyor. Temennimiz de hiç kuşkusuz bu yoldadır.

Bu nedenle sektör temsilcileri yeni pazarlara yönelme için çalışma yapıyor. Alternatif turizm çeşitliliğinin artırılması için çözüm yolları aranıyor. Bu nasıl aşılır, yeni pazarlardan Türkiye pay kapabilir mi? Ya da sürenin uzaması sektörün ayakta kalmasını sağlayabilir mi?

Bunlara da yanıt arayacağız, bir başka yazımızda.