KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın İngiliz gazetesine İngiliz ve Rum ağzıyla konuşması hepimizi öfkelendirdi…

Kıbrıs’ı altın tepside bulan Mustafa Akıncı, “Kıbrıs’ın Türkiye’ye bağlanması korkunç olur” dedikten sonra da zırvalarını sürdürdü…

26 Nisan’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden aday olan Akıncı, “İlk defa söylemediğim bu sözlerimin arkasındayım. Çünkü Kıbrıs Türk halkının gerçek duygu ve düşüncesi budur. ‘Kıbrıs Türk’tür Türk kalacaktır’ siyaseti 1950’lerin sloganıdır” dedi.

Akıncı’nın doğru olan tek sözü, ilk defa bunları söylemediğidir…

Daha önce de özellikle muhalefette iken buna benzer saçmalıklarını çok duyduk, çok okuduk…

İmkân olsaydı Kıbrıs’ı Rumlara peşkeş çekecek kadar gözü dönmüş olabileceğini muhalefette olduğu dönemde belli ediyordu…

Aynı Akıncı, nasıl olmuşsa Rauf Denktaş’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuş…

Asıl sorgulanması ve üzerinde düşünülmesi gereken konu bu değil midir?

Denktaş’a karşı, Akıncı ve onun kafasındaki adamları kim destekledi? Kim onların seçim çalışmalarına destek verdi ve önünü açtı?

Sırf Denktaş’ı devirebilmek için Kıbrıs Türkünü yok edecek Annan Planına bile destek verenler…

Kıbrıs’ın bağımsızlığını yok edecek referandumda, “Yes be annem” diyerek dolananlar acaba Akıncı’nın bu sözleri karşısında hicap duyuyor mu?

Dış politikada gündelik siyasi hesap olmaz…

Uzun vadeli, planlı ve geleceğe yönelik politika izlenmeli…

Üç beş gün sonrasını değil, üç beş yıl hatta yirmi otuz yıl sonrasının hesabı yapılmalı…

Aksi halde gündelik telaş içinde büyük hatalar yapılır ve ülke büyük sıkıntıya girer…

Kıbrıs, Türkiye ve tüm Türk dünyası için hayati önem taşıyor…

Kıbrıs, hem bulunduğu konum ve Türk nüfusunun yoğunluğu itibariyle, hem de Yunanistan’ın ve arkasındaki güçlerin yayılmasının önlenmesi açısından çok önemlidir.

KKTC Cumhurbaşkanlığı, Mustafa Akıncı’ya teslim edilmeyecek kadar önemli bir makamdır…

Bir Rum KKTC’ye cumhurbaşkanı olsa, emin olun Mustafa Akıncı kadar Rum ağzıyla konuşmaktan korkardı…

Rumlar, Yunanistan’dan izinsiz yemek bile yemezken…

Mustafa Akıncı, aklınca Türkiye’ye kafa tutmaya yelteniyor…

Kendince önümüzdeki seçimler için siyasi hesap yapıyor.

Kıbrıs Türk halkının gelecek seçimde Mustafa Akıncı’ya gereken cevabı vereceğini umuyoruz…

İnşallah Türkiye’deki bazı kafalar da gereken dersi almıştır…

*****

Rotanızı değiştirin

Eğitim filosuna bağlı bir savaş gemisi, fırtınalı bir havada, gece karanlığında yol alıyordu. Yer yer sis de vardı ve görüş alanı dardı. Bu nedenle geminin komutanı da köprüdeydi, bütün faaliyetleri denetliyordu.

Köprünün iskele tarafındaki gözetleme yerinde nöbetçi haber verdi;

- Işık! Sancak tarafında.

Komutan seslendi:

- Dümdüz bize doğru mu ilerliyor, yoksa arkaya doğru mu gidiyor?

Nöbetçi cevap verdi:

- Dümdüz bize doğru ilerliyor komutanım.

Bu, geminin tehlikeli bir çarpışma rotası üzerinde olduğu anlamına geliyordu.

Komutan nöbetçiye emir verdi:

- Gemiye mesaj gönder; çarpışma rotasındayız. Rotanızı 20 derece değiştirmenizi öneriyoruz.

Karşıdan şu sinyal geldi: “Sizin rotanızı 20 derece değiştirmeniz önerilir.”

Komutan:

- Ben komutanım. Rotayı 20 derece değiştirin.

Karşıdaki “Ben deniz onbaşıyım, sizin rotanızı 20 derece değiştirmeniz daha iyi olur” diye cevapladı.

Komutan iyice öfkelenmişti. Hırsla emretti:

- Ben bir savaş gemisi kaptanıyım ve generalim. Size emrediyorum, rotanızı 20 derece değiştirin.

Karşıdaki ışıklarla işaret verdi; “Ben bir deniz feneriyim.”

Savaş gemisi rotasını değiştirdi.

*****

TEBESSÜM

Tercih

Temel’e sormuşlar:

- Sahilde gazetenizi okurken önünüzde boğulma tehlikesi geçiren iki siyasetçinin ancak birini kurtarma imkânınız var. Bu durumda ne yaparsınız?

Temel’in cevabı manidardır:

- Gazetemi okumaya devam ederim.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

En tehlikeli düşman, bize benzeyip de bizden olmayandır.

Hz. Ali (RA)