Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto, ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Libya'nın Birleşmiş Milletler (BM) nezdindeki meşru temsilcisi Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile iş birliği yaptığını belirtti. Bu iş birliği ile Libya'da dengenin sağlandığını söyleyen Çavuşoğlu, "Tüm dünya da biliyor ki Avrupa'da birçok ülke de kabul ediyor ki bizim bu iş birliğimiz sayesinde bir denge sağlanmıştır ve Trablus'ta bu iş savaşın, sokak savaşına dönmesi engellenmiştir. Libya'daki istikrarsızlığın Avrupa'ya çok etkisi var. Suriye'deki DEAŞ'lılar bile oraya gitti. Teröristlerin arayıp bulamadığı ortam" dedi. 

'Fransa, darbeciyi destekliyor'

Bakan Çavuşoğlu, Libya'nın istikrarının çok önemli olduğunu belirterek, "Peki Fransa ne yapıyor? Fransa bir darbeciyi destekliyor, korsan bir insanı gösteriyor. Kimi? Hafter'i destekliyor. Bu korsanı, darbeciyi destekliyor. Bizim tüm ilişkilerimiz şeffaf anlaşmalar çerçevesinde. Fransa dürüst davranıyor mu? Hayır. Sorduğunuz zaman da Hafter'e silah vermediğini, destek vermediğini söylüyor. Ama tüm gerçekler, raporlar ortada. Dolayısıyla hangisi daha tehlikeli, kimin oradaki mevcudiyeti daha riskli? Elbette Fransa'nın" diye konuştu.

'Önce dürüst, şeffaf olsunlar'

Fransa'nın Libya'da olmasından Avrupa Birliği (AB) üyesi birçok ülkenin de rahatsız olduğuna dikkat çeken Bakan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Ayrıca NATO için de bir tehlike var. Rusya'yı tehdit olarak görüyor NATO. Diğer taraftan NATO müttefiki Fransa, Rusya'nın oradaki mevcudiyetini arttırmak için çaba sarf ediyor. Biz Ruslar ile karşı taraflarda görünüyor olsak bile ateşkes için çalışıyoruz. Oradaki durumu daha kritiğe götürmek için çalışmıyoruz. Tüm bunları biz yapıcı şekilde yapıyoruz. Ama Macron ve Macron'un yönettiği veya yönetemediği Fransa, bir sömürgecilik anlayışıyla 2012'de Libya'yı bombalayıp terk ettiği gibi şimdi de yıkıcı bir anlayış ile Libya'da sadece kendi çıkarları ve emelleri için bulunuyor. Esas sorgulanması, eleştirilmesi gereken, Fransa'nın ama özellikle de Macron'un tutumu ve politikalarıdır. Önce dürüst olsunlar, şeffaf olsunlar ondan sonra Türkiye'yi eleştirsinler. Türkiye'ye böyle saldırmanın iç siyasette de Macron'a bir faydası olmadığını kendisi de gördü. Umarım bundan ders alır."