Son günlerde gerek Cumhur İttifakı gerekse Millet İttifakı’nın üzerinde en çok çalıştığı konu, seçmeni sandığa götürebilmek olarak öne çıkıyor. Daha açık ifade ile seçmenini sandığa götürecek olan taraf ipi göğüsleyebilir. Bunu nereden mi çıkarıyoruz? Yapılan analizler, kamuoyu yoklamaları, partilerin tespitleri bir noktada İstanbullu seçmenin çok daha kıymetli hale geldiğini gösteriyor.

31 Mart’ta gerçekleştirilen Mahalli İdareler Seçimlerinde İstanbul’da tam 1 milyon 705 bin 867 seçmen sandığa gitmediği tespit edildi. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından iptal edilen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı seçimlerinde Millet İttifakı’nın adayı Ekrem İmamoğlu ile Cumhur İttifakı’nın adayı Binali Yıldırım arasındaki oy farkı, tekrar sayımların ardından 13 bin 729 olarak açıklanmıştı.

Böylece sandığa gitmeyenlerin sayısı, iki aday arasındaki farkın tam 124 katı olduğu ortaya çıkıyor. Bu nedenle 23 Haziran’da İBB Başkanlığı için yarışacak İmamoğlu ve Yıldırım için sandığa gitmeyen seçmenleri ikna etmek büyük önem taşıyor. Peki, sandığa gitmeyen seçmenler kim? Neden gitmiyorlar? Partiler bu kişileri sandığa götürmek için neler yapacak?

31 Mart’ta sandığa gitmeyenlerin en fazla olduğu ilçe, 900 bin nüfuslu Esenyurt oldu. 31 Mart seçimlerinde AK Parti’den CHP’ye geçen ilçede 100 binden fazla seçmen sandığa gitmemeyi tercih etti. İkinci sırada 87 bin seçmenle bir diğer CHP’li belediye olan Küçükçekmece yer aldı. Küçükçekmece de AK Parti’den CHP’ye geçmişti. 31 Mart’ın ardından bu kişilerin sandığa gitmeme motivasyonlarını inceleyen çeşitli araştırmalar oldu. Konuyla ilgili bir rapor hazırlayan araştırma şirketi KONDA, “Bu kez sandığa gitmeyen seçmenlerin ’gidememek’değil, ’bilinçli olarak gitmeyerek’bir siyasi tavır geliştirdiklerini söylemek gerek” ifadelerini kullandı.

KONDA’ya göre sandığa gitmeyenlerin çoğu Cumhur İttifakı seçmeni: “Cumhur İttifakı’nın İlçe Meclis oyları 24 Haziran Milletvekilliği Seçimi oylarına göre 6 puan, Cumhurbaşkanlığı oylarına göre Belediye Başkanlığı oylarında 4 puan azalmış durumda. Bir bakıma sandığa gitmeyen seçmenlerin çok büyük bir kısmının Cumhur İttifakı seçmenleri olduğunu söylemek mümkün.”

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Cumhur ve Millet ittifakları arasındaki oy geçişlerinin az olduğunu, geçişlerin daha çok oy kullanmama tercihi şeklinde olduğunu savunuyor. Öte yandan bunun tersini düşünenler de var. Araştırma şirketi ANAR’ın Genel Müdürü İbrahim Uslu, son seçimde sandığa gitmeyen seçmenlerin bu tercihlerinde rol alan ekonomi gibi faktörlerde bir değişim olmadığını, bu yüzden partilerin bu seçmenleri sandığa götürmelerinin kolay olmayacağını ifade ederek, şunları söyledi:

“Bu kitle sokakta ulaşması kolay bir kitle değil. Ulaştığınızda ikna etmek ikinci bir zorluk. Üçüncüsü, siz ikna etseniz bile 23 Haziran’a kadar devam eden süreçte seçime gitmeme gerekçeleri tekrar ağır basabilir. İnsanları sandığa götürebilmek için tüm partiler ellerindeki tüm gerekçeleri 31 Mart’ta kullandı. Hatta ’beka’ gibi çok ileri argümanlar kullanıldı. Ona rağmen gitmemiş bu seçmen grubu, şimdi hangi gerekçeyle götürebileceklerini bilmiyoruz.” Uslu’ya göre 31 Mart’ta sandığa gitmeyen seçmenlerin yüzde 38’i apolitik seçmenlerden oluşuyor. Geriye kalanların yarısını son seçimde AKP’ye oy verenler, diğer yarısını da diğer partilere oy veren kişiler teşkil ediyor. Yapılan araştırmalarda 230 bin dolayında muhafazakâr Kürt’ün sandığa gitmediği saptandı. Özellikle hükümet bunları sandığa çekmek için özel çalışma planlıyor. CHP’de de sandığa gitmeyen seçmenlerin profiline göre de çalışma yapılıyor. Bu çerçevede, 31 Mart’ta 900 bin dolayında HDP seçmeninin İmamoğlu’na oy verdiği, buna karşılık 220 bin dolayındaki HDP’nin ise sandığa gitmediği belirlendi. Partide sandığa gitmeyen HDP’lilerin ise ağırlıklı olarak muhafazakâr Kürt seçmenin yaşadığı ilçeler olduğu değerlendirmesi yapıldı. CHP’nin bir başka hedef grubu ise ’kent yoksulu’olarak adlandırılan, ailede birden fazla işsizin olduğu seçmenler olarak belirlendi. Bu kesimlere yönelik, yüz yüze görüşmeler yapılması, hemşeri dernekleri, kanaat önderleri aracılığıyla temas kurulması planlanıyor. Yapılan çalışmalarda 170 bin dolayındaki CHP seçmeninin de sandığa gitmediği belirlendi. Bunların büyük bölümünün CHP’nin yüksek oy aldığı ilçelerin seçmeni olduğu da görüldü.

Seçimde çok önemli ve beklenmeyen sonuçlar da çıkabilir. Dengeleri değiştirebilecek görüşleri ve seçmen üzerindeki etkilerini de görmek ve değerlendirmek gerekiyor. Somut bir örnek verelim: CHP’nin yüksek oy aldığı Kadıköy’ün de aralarında bulunduğu bazı ilçelerde, ’beyaz Türkler’olarak
da adlandırılan, ekonomik durumu ve sosyal statüsü ortanın üstünde olan kesimin “CHP adayı kazanamaz” görüşü ile, önceki seçimde sandığa gitmediği, ancak seçimin kazanılabildiğinin görülmesi üzerine 23 Haziran’da, sandığa gideceği tahmini yapılıyor.