MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "memleketin bekası söz konusu" diyerek başlattığı 16 Nisan Anayasa referandumu öncesi başlattığı süreç, Cumhur İttifakı adıyla ete kemiğe bürünmüş, yapılan yasal değişiklikle 24 Haziran seçimlerine iki parti kol kola girmişti. Seçim ittifakını düzenleyen yasa, yerel seçimleri kapsamıyor. Bahçeli, iki partinin ittifakının yerel seçimlerde de sürmesi gerektiğini söylüyor ısrarla. Hoşunuza gitsin-gitmesin, Bahçeli'nin gerekçesi gayet açık ve mantıklı. Mealen şunu diyor MHP Genel Başkanı; "AK Parti'nin tek başına seçime girmesi ve Türkiye genelinde oy oranının yüzde 50'nin altına düşmesi halinde hem Anayasa referandumu, hem Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaya açılacak." Bence, muhalefetin, yerel seçimlerde alınan oy oranını öne sürerek erken genel seçim veya Cumhurbaşkanlığı seçimi istemesi ihtimalinden çok, dış dünyanın "Siyasi iktidar kan kaybetti" havasına girmesinden endişe ediyor Bahçeli. Büyük siyasi riskler alarak girdiği yeni yolun, yerel seçimlerde hasar görmemesi için de ittifakta ısrar ediyor.

MHP Genel Başkanı, bu ittifak uğruna üzerine düşeni fazlasıyla yapacağını geçtiğimiz hafta net bir şekilde açıkladı ve "İstanbul'da aday göstermeyeceğini" ilan etti. "Kazanamayacağımız yerde aday göstermenin ne lüzumu var" diyerek bu tavrını başka yerlerde de sürdüreceğini net bir şekilde ortaya koydu. Ama bundan önce, partisinin elinde bulunan Adana ve Mersin Büyükşehir Belediyesi'ne kimleri aday göstereceğini açıkladı. Adana'da Hüseyin Sözlü, Mersin'de ise mevcut başkan aday olmayacağını açıkladığı için Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna ile seçime katılacak MHP.

* * *

AK Parti ile görüşmeler bu hafta başlayacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ve Almanya gezileri devam ederken, iki partinin kurmayları bir araya gelerek ittifakın nasıl olacağını görüşecek.

Bahçeli'nin "İstanbul'da aday göstermeyeceğiz" çıkışından bir gün sonra toplanan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik MKYK toplantısı sonrası kameraların karşısına geçti ve "Biz tüm seçim bölgelerinde aday göstereceğiz" dedi. Çelik, Cumhur İttifakı'nı önemsediklerini de net bir şekilde vurguladı ama "İddialı bir partiyiz, aday göstermememiz düşünülemez" diye de ekledi. 

Çelik'in açıklamaları da kendi içinde mantıklı. Genel başkanı ülkenin Cumhurbaşkanı olmuş, kendi kabinesini kurmuş, TBMM'de birinci olan bir partinin herhangi bir ilçede veya beldede "Bizim adayımız yok" demesi hiç de hoş kaçmaz. En başta ilçe teşkilatına ve seçmenlerine izah etmek zor olur.

Asıl sıkıntı halen MHP'nin elinde bulunan belediyelerde yaşanacak. Adana ve Mersin'de MHP adaylarını açıkladı, AK Parti de aday açıklayınca, ortaya nasıl bir tablo çıkacak? AK Parti'nin "Adayımız sensin ama MHP'ye çalışacaksın" demesi, aday açıklamayışından daha sıkıntılı bir durum doğurur.

AK Parti kurmayları nereye gitse, vatandaşların ya da gazetecilerin "yerelde ittifak" ile ilgili sorularıyla karşılaşıyor. AK Parti'nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki'ye en sık sorulan soruların başında geliyor neredeyse "İttifak nasıl olacak" sorusu. Özhaseki, hafta sonunda gittiği memleketi Kayseri'de AK Parti ile MHP'nin yetkilendirdiği isimlerin görüşüp, ana hatlarını çizeceğini belirttikten sonra "Ancak yerel idareler ile ilgili düzenlemeler 1984'te yapılmış bir kanuna dayanıyor. İttifaklarla ilgili çok açık bir hüküm yok" dedi.

* * *

AK Parti adına ittifakla ilgili görüşmeleri Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş yapacak. Kurtulmuş'un Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partideki vekilliğini yürütmesi ve ittifak görüşmeleriyle görevlendirilmesi, AK Parti'nin işi ciddiye aldığının en net göstergesi. 
Peki ama, nasıl bir formül bulunacak yerel seçimde iki partinin güçlerini birleştirmesi için? Burası henüz net değil.

Akla gelen en uygun yöntem, MHP lideri Bahçeli'nin İstanbul'dan başlattığı "aday göstermeme" formülü. MHP'nin üçüncü veya dördüncü parti olduğu yerlerde aday göstermemesi, seçmenini de rahatsız etmez. 
Ama ya ikinci olduğu, seçimi AK Parti'ye kaybettiği yerlerde nasıl bir yol izlenecek? İşte burası belirsiz.

AK Parti, bu tür seçim bölgelerinin bazılarında ülkücü kökenli isimleri tercih ederek ittifak için formül üretmiş olur. Ama yukarıda da dikkat çektiğim gibi, MHP'nin aday açıkladığı yerlerde "ittifak" pek uygulanabilir gözükmüyor.

İYİ Parti'nin bu durumu lehine çevirmek için MHP seçmeninin de saygınlığını kazanmış isimleri aday olarak ortaya çıkarması da ayrı bir handikap olacak. Çünkü bu seçim, Cumhurbaşkanlığı'nda hayal kırıklığı yaşayan, Meclis'e taşıdığı bazı isimleri MHP'ye kaptıran Meral Akşener ve İYİ parti yönetimi için "ya hep-ya hiç" seçimi olacak.

Yerel seçimde rüştünü ispat edemeyecek, 24 Haziran'da aldığı oy oranını muhafaza edemeyecek bir İYİ Parti, kapıya kilit vurmak zorunda kalabilir.

"Mart'taki seçim, kıran kırana geçecek" dediğimde burun bükenler, şimdi düşüncelerini bir kez daha gözden geçirsin...