Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanlığı seçimindeki performansı, AK Parti cenahını da şaşırtmış, hatta iktidar partisinin itibar ettiği bazı yazarlar "Başarılı bir kampanya yürütüyor" güzellemesi yapmıştı. Partisi adaylığını, neredeyse son güne kadar bekletip açıklasa da, 14 gün geç yola çıkan Muharrem İnce, önce Meral Akşener cephesinin umutlarını söndürdü. Ardından CHP'nin hiç dokunamadığı kesimlere doğru kollarını açtı. AK Parti'de rahatsız oldu o performanstan ve  normalde planlanmayan bazı adımları seçimin hatırına atmak zorunda kaldı. 

Şimdi, 15 milyondan fazla seçmenden oy almış olan ve CHP'nin yakın tarihte görmediği bir oranı tek başına hanesine yazan Muharrem İnce'nin kaderi, 50-60 delegenin imza verip vermeyeceğine bağlı. Birkaç gün önce "Erdoğan karşısında yenilmiş olması normal bir sonuç ama, İnce eğer kurultay toplayacak imzayı toplayamazsa hayatının en büyük yenilgisini almış olacak ve siyaseten sıfırlanacak" mihvalinde cümleler kurmuştum bu sütunda. Korkarım haklı çıkacağım...

* * *

Bilmem farkında mısınız? Muhalif kanat "değişim" dedikçe ve toplanan imzaların sayısının arttığı gözlendikçe parti yönetiminin dili sertleşmeye başladı. Hırsının ona neler yaptırabileceğini  "medya dünyası"ndan bildiğimiz Tuncay Özkan'ın "Sıradan ve kaba bir adamın kahraman gibi gösterilmesini sağlayacak koşulları ve durumu yaratan mücadeleler tarihte ortaya çıkabilirler" cümlesi, yenilir yutulur sözler değildi. İnce'yi gömmek için söylenen bu sözler, aynı zamanda Kılıçdaroğlu'nun da canını acıtmalı. Özkan, "Sıradan ve kaba bir adamı Cumhurbaşkanı adayı yapıp kahramanlaştırdın" diyor çünkü Kılıçdaroğlu'na.
Tuncay Özkan'ın, o koltuğu kaybetmemek için dilini daha da sertleştirebileceği, hatta CHP'de bir daha onarılmayacak yaralar açabileceğini kestirmek güç değil. Medya geçmişine bakınca bunu çok rahat görebiliyoruz. Bir dönem ülkede hayli etkili olan iki televizyonun en tepe noktasında bulundu bir süre. "Nasıl" olduğunu bilenler biliyor. Siyasete ise 2008'de kurulan Yeni Parti'nin genel başkanı olarak atıldı. 2011'de milletvekili adayı oldu ama seçilemedi. CHP, Tuncay Özkan'ı Meclis'e taşıyan parti oldu. Geleceğe dönük mesleki ve siyasi projeleri gereği, bugünkü durumunu korumak için ne gerekiyorsa yapacağını onu tanıyanlar gayet iyi biliyor.

* * * 

Tuncay Özkan'ın sert çıkışı, Genel Merkez'deki paniği de yansıtıyor aynı zamanda. Eğer ciddi bir endişe olmasa, çoğu seçimden başarısız çıkmış 59 il başkanını apar topar bir araya getirip neden açıklama yaptırsınlar? Ardından "gidin delegelerinizi hizaya getirin, imza verenlerden de geri çekmelerini isteyin" denilsin ki? Delegeleri hizaya getirmek için İstanbul'un marjinal il başkanı, Komünist Parti Merkez Komitesi üyesiymiş gibi "Üye kimmiş, delege kimmiş, kararı biz İl Başkanları veririz" anlamına gelen sözler söylesin ki?

Madem yeterli imza toplaması mümkün değil muhaliflerin, CHP'nin TBMM Grup yönetiminin aynı gün milletvekillerinin bazılarını toplayıp imza sürecine karşı açıklama yaptırsınlar ki?
Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu'nun "değişim şart" açıklaması yaptığı günün ertesi, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç'ın Kılıçdaroğlu'na destek açıklaması yapması tesadüf mü? Değil elbette. Özellikle seçilmiş bir dil kullandı Ali Kılıç ve sadece "dedelere bağlı delegelere" seslendi... CHP'nin yaşadığı "mezhepçi" sorununu bir kez daha gözler önüne serme uğruna.
Sonuçta CHP Genel Merkezi, 24 Haziran'da partinin ve Cumhurbaşkanı adaylarının aldığı oyları dahi sayamamış olmanın, seçimi gayri meşru saymasına rağmen YSK'ya önemli bir itirazda bulunmamasının faturasını ödemeye yanaşmıyor. Tıpkı Emrehan Halıcı'nın 2014 seçimleri öncesinde SEÇSİS'in bir benzerini kurmasının engellenmesi gibi, bu seçimde de "kurduk" denilen sistemin daha ilk saatlerde çökmesinin sorumluluğunu alan da yok. Sistem için harcandığı söylenen paranın "karikatür gibi" faturasının hesabını veren de... 

* * *

24 Haziran gecesinden itibaren yaşanan sürecin İnce'yi siyaseten sıfırlama süreci olduğu gün gibi aşikar artık. 24 Haziran'da oyları sayamayan parti, şimdi imzaları sayamıyor. Bu hafta her şey netleşecek ve belki de CHP "imza sayısı" nedeniyle karakolluk olacak. Terazinin bir kefesinde Muharrem İnce'nin yüzde 31 oy var, diğer kefesinde sahaya "önseçimsiz" sürdüğü milletvekili adayları ile yüzde 22 oy alabilmiş Kılıçdaroğlu yönetimi.

Olağanüstü kongre kavgası, partiyi düze çıkarmak, köklü değişimle geniş kitlelere açmak için değil; önümüzdeki yerel seçimlerde aday olacaklar listesini hazırlamak için yapılıyor sanki.
Son kurultayda gerekli imzayı bulamadığını iddia edip İnce'ye 48 imza bağışlayan Kılıçdaroğlu, 1130 delegenin imzasıyla aday gösterilip sadece 790 oy almış, bunu kesinlikle sorun yapmamıştı. Kongre için imza toplayan delege sayısını da umursamayacağına eminim. Eğer Kılıçdaroğlu, o 790 delegeyi elinde tutmayı başarırsa sadece parti içi rakibine karşı seçim kazanmayı bilen bir genel başkan olarak CHP tarihine geçecek.
Ali Kılıç'ın gayet açık bir dille tarif ettiği "dedelere bağlı delegeler"in sadakati sayesinde tabii...