Mart ayının son günü yapılacak yerel seçimin "beka seçimi" olduğunu ilk gündeme getiren MHP lideri Devlet Bahçeli idi. Bahçeli, 16 Nisan referandumu ve 24 Haziran seçimlerinden "kıl payı" sayılabilecek bir farkla başarılı çıkan Cumhur İttifakı'nın oylarının 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerde yüzde 50'nin altında kalması halinde rejim tartışması başlayacağını ileri sürmüştü. Bahçeli yerel seçimleri bir anlamda "güven oylaması" olarak yorumlamıştı. Bu fikre, Cumhur İttifakı'nın büyük ortağı da katılınca, artık her yerde "beka seçimi" tezi sık sık dillendirilir oldu. 

Öyle mi gerçekten? Eğer Cumhur İttifakı bu seçimlerde yüzde 50'nin altında kalırsa, halkın güvenoyu vermediği ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni getiren Anayasa değişikliğini yeniden referanduma götürmemiz gerektiğini mi düşüneceğiz? Ya da, Cumhurbaşkanlığı ile parlamento seçimlerini yenilemeyi?.. 

Bence hiç öyle değil. Muhalefetin hangi kanadı bunu böyle yorumlayıp, "Yerel seçimde yüzde 50'nin altında kaldınız, haydi erken seçime" fikrini ortaya sürerse hadsizlik yapmış olur. Hatta ve hatta, ülke yönetimini gayrı ciddi bir şekilde değerlendiren bir zihniyetle karşı karşıya kalırız. Benim fikrim de böyle...

Böyle, çünkü genel seçim ile yerel seçimin doğası da farklıdır, seçmenin oy kullanırken gözönüne aldığı artılar ve eksiler de. 16 Nisan referandumunda "evet" oyu vermiş, 24 Haziran seçiminde de mühürü "Cumhur İttifakı"nın üzerine basmış bir vatandaş, "Bu belediye başkanınızdan memnun değilim, yine aday gösterdiniz ama oy vermiyorum" diyebilir. Bu pekâla mümkün. Yeni seçilen belediye başkanları koltuğuna oturur, Türkiye de 2023 yılına kadar seçim defterini kapatıp yoluna devam eder.

* * *

Fakat farklı bir açıdan bakınca, bu seçim birçok kişi için tam anlamıyla bir "beka" seçimi. 
İktidar partisi, zorlaşan ekonomik şartlar ve aday tercihleriyle en dezavantajlı seçim öncesini yaşıyor. Muhalefetin seçim kazanması için son 15 yılda bundan daha elverişli bir ortam hiç oluşmadı. Bunu, İstanbul ve ilçeleri için söylüyorum tabii.
Bu kadar avantaj varken, muhalefet partilerinin, kendi aralarında güç birliği yapmasına rağmen İstanbul'un 14 ilçesini koruması bile büyük başarısızlık olur. İşte o zaman CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yardımcıları Oğuz Kaan Salıcı, Seyit Torun ve Erdoğan Toprak'ın beka sorunu ortaya çıkar. Tası tarağı toplayıp Söğütözü'nü Şero'ya bile veda etmeden sessizce terk etmeleri kaçınılmaz olur. 
CHP'nin seçim bildirgesini dün Genel Başkan Kılıçdaroğlu açıkladı ve ardı ardına 12 madde sıraladı. Adaylara da yön verecek maddeler bunlar. Tek tek üzerinde duranlar, eleştirenler, övenler çok olacaktır. 
CHP'nin adaylarını kim seçti? Kılıçdaroğlu ve yukarıda adını saydığım 3 yardımcısı. Partinin seçim bildirgesini kim hazırladı, yine muhteşem dörtlü. Yani, tüm sorumluluk bu dörtlünün üzerinde olacak 31 Mart gecesinde. İstanbul'da 13 ilçeye düşülmesi halinde de, İBB seçimlerinde yüzde 40'ın altında kalınması halinde de öne sürülecek her türlü bahane tek kelimeyle "yüzsüzlük" olur...
* * *
İYİ Parti için de bu seçim beka seçimi. Önlerine çıkarılan bir yığın engeli bertaraf ederek 24 Haziran seçimlerine girmeyi başaran ve yüzde 10 barajını aşan Meral Akşener ve arkadaşları, bu seçimde barajın altında kalırsa İYİ Parti için sonun başlangıcı olur bu tablo. 24 Haziran gecesi sessizliğe bürünenlerden biri olan ve ardından istifasını verip, yola çıktığı isimlerin baskı ve ricalarıyla görevde kalmayı kabul eden Akşener için tam anlamıyla "beka seçimi" bu seçim.

İstanbul'da bir türlü il ve ilçe teşkilatlarını tam anlamıyla oluşturamayan İYİ Parti siyasi anlamda varlık-yokluk sınavı verecek. Ya oylarını koruyup yola devam edecek, ya da kapıya kilidi asacak... 
Saadet Partisi ve Temel Karamollaoğlu için de aynı şey geçerli.

Bu seçim, yeniden aday gösterilen mevcut belediye başkanları için de "beka seçimi" havasında geçecek. Daha önceki seçimlerde alınan oy oranını alamayıp, partinin genel yüzdesine olumsuz etki yapan her belediye başkanı başarısız kabul edilecek. Eğer o başkan iktidar partisinden seçilmişse, tekrar seçilse bile oy oranı düştüğü için "metal yorgunluğu" gündeme gelecek. 
CHP'li belediyeler için de aynı şey sözkonusu. Özellikle son PM'de bile tartışma konusu olan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu ve Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, kan kaybetmeleri halinde göğsünü onlara siper eden Kılıçdaroğlu ile yakın ekibini de topun ağzına koyacak. 

Aday gösterilmeyince DSP'nin yolunu tutan, CHP'li belediyelerde de aday çıkararak bir güç halkası oluşturmaya çalışan Mustafa Sarıgül için de "beka seçimi" bu seçim. CHP delegesinden 2. bölgede yapılan önseçimde milletvekili vizesi alamamıştı hatırlarsanız. Bu seçimi kaybederse, DSP'yle birlikte siyasi tarihin tozlu sayfalarına uğurlanacak...
Bu arada, Avcılar'da CHP'nin aday göstermediği Handan Toprak Benli'yi kutlamak gerekir. Kendisini gaza getirmeye çalışan "siyaset tüccarları"nı elinin tersiyle itip, partisine sahip çıktığı için. Bir dönem dinlenmek ona da iyi gelecek...

Görüldüğü gibi, bu seçim Cumhur İttifakı'nın dışında herkes için tam anlamıyla "beka seçimi" olacak.