Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, bizde bazı şeyler değişmiyor. "Taşıma seçmen", "sahte seçmen", "başkasının yerine oy kullanan seçmen" sadece bugünün konusu değil. Ama teknolojinin iletişime katkısı sayesinde artık daha sık duyuyoruz bu tür olayları.

İlk oy kullanmaya gittiğimde, işaret parmağıma boya sürülmüştü. Günlerce çıkmamıştı ve o boyayı aynı zamanda vatandaşlık görevimi yerine getirmemin nişanı olarak taşımıştım. Sonrasında her ne olduysa, o boyama işi "ilkel" bulundu ve kaldırıldı. Seçimlerde önemli bir "şaibe"yi ortadan kaldırıcı bir ilkellikti aslında. 

Demokrasi sandıktan çıkan millet iradesiyse eğer, bunun "su katılmamış", "her türlü şaibeden arınmış" olması da şart değil midir? "Atı alan Üsküdar'ı geçti" diyenin de, "Adam kazandı" diyenin de, bunu gönül rahatlığıyla söylemesi ve sandıktan çıkan her sonuca boyun eğmesi için "güven" en önemli unsur değil midir?

Kimin kime oy verdiği kadar, oyları kimin saydığı ve ettiği yemine ne kadar sadık kaldığı da önemli değil midir?

* * *
İddia, tek taraflı değil. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 Ocak'ta yapılan İl Başkanları toplantısında teşkilata "İlçe değiştiren 1.5 milyon seçmenin 222 bini üyemiz. Yüzde 1'lik seçmen kaybımız var" dedikten sonra, kayıp seçmenlerin tek tek tespit edilerek 17 Ocak'a kadar kaydının yapılmasını sağlamalarını istemişti. 

Birçok sebeple adres değiştiren bir milletiz. Özellikle "gurbetçi" sayılan tabaka, büyükşehirlerde uzun süre aynı adreste oturmuyor. Bazısı iş, bazısı eş, bazısı da "daha ucuz bir semte" taşınma gerekçesiyle her yıl göç ediyor. Fakat, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapıldığı 24 Haziran'dan bu yana seçmen listelerinde yaşanan gelişmeler büyük bir şaibe içeriyor.
Henüz İstanbul'un ilçelerinde adaylarını açıklamayı başaramamış, "adaylık borsası" tartışmalarının yaşandığı CHP'de 2 ilçe "taşıma seçmen" iddiasıyla gündeme geldi. Biri Adalar, diğeri de Çatalca...

CHP'nin Çatalca İlçe Başkanı Halil Gök, YSK'nın askıya çıkardığı seçmen kütüğünü eline alıp kapı kapı dolaştı ve ahırlara bile seçmen kaydı yapıldığını ortaya koyarak itirazını gerçekleştirdi. Adalar'da da benzer bir durum yaşandı. Metruk evlerde oturuyor gözüken, ancak ortalıkta olmayan şahıslar seçmen listelerinde yer alıyordu.
* * *
Üsküdar'da bir dairede 30'dan fazla seçmen olduğu ortaya çıktı. Evin sahibi AK Partili Meclis Üyesi olunca durum daha da enteresan hale geldi. Meclis üyesi durumu "İlçedeki spor salonlarından faydalanmak isteyen akrabalarım kaydedildi" diyerek izah etmeye çalıştı. 

Adliyeye yansıyan ilk ve tek olay ise Büyükçekmece'de yaşandı. Belediyeden geçici görevle 2 yıl önce Nüfus Müdürlüğü'ne atanan bir memurun 354 kişiyi usulsüz olarak boş konutlara kaydettiği ortaya çıktı. AK Parti ilçe teşkilatının şikayetiyle olaya el koyan savcılık soruşturması sonucu memur tutuklandı ve cezaevine konuldu. 

Ortaya konulan somut belgelere ve bilgilere bakınca, "taşıma seçmen" veya "sahte seçmen" olayı tek bir partinin işine yarayacak şekilde gerçekleşmiyor. Fakat, devletin tüm organlarını elinde bulunduran iktidar partisi daha fazla zan altında kalıyor. Bazıları durumdan vazife çıkarıp "Zafer için herşey mübah" diyerek, "hile-i şeriye" kabul ederek bu işlere tevesül ediyor. Olan, kafasına büyük bir kuşku sokulan sıradan vatandaşın demokrasiye, millet iradesine olan inancına oluyor.

* * *

40 yılı aşkın süre Bağcılar'da oturduktan sonra, çeşitli sebeplerle Beykoz'a taşınmak zorunda kaldım. Taşındığım ev sahibiyle kontrat yaptım, tapu fotokopisini aldım ve nüfus kaydımı yaptırmak için İlçe Nüfus Müdürlüğü'ne gittim. Benden adıma kayıtlı elektrik, doğalgaz veya su faturası istendi. Bu faturalardan birini ibraz etmediğim taktirde, ikamet ettiğim, kirasını ödediğim eve kaydımın yapılmayacağı net bir şekilde vurgulandı.

Abonelik sözleşmesini yapmam 15 günden fazla sürdü. Sonunda adres naklimi abonelik sözleşmesiyle gerçekleştirmeyi başardım. Peki, İstanbul'un birkaç ilçesinden başka bir ilçedeki tek adrese "kavimler göçü" gibi yapılan adres nakilleri nasıl izah edilecek? Herhangi bir abonelik belgesi ibraz edemeyen, kira kontratı bulunmayan şahıslar nasıl oluyor da 20'şer 30'ar tek adrese kaydedilebiliyor? Bu kaydı yapan memurlar hakkında nasıl oluyor da soruşturma açılmıyor?

24 Haziran'da da, önceki seçimlerde de gördük ki; ülkenin ana muhalefet partisi seçmenlerinin kendisine verdiği oylara sahip çıkma iradesine sahip değil. Aldığı oyları sayamazken, ortaya attığı iddiaları da delilleriyle ortaya koymuyor. Bu durumdan, ana muhalefet partisinin rozetini taşıyan sıkı taraftarları da muzdarip. 

Ancak bugünkü durumda seçmen listelerine yapılan itirazların sağlıklı bir şekilde neticelendirilmesi, devletin tüm organlarını elinde bulunduran iktidar partisinin en temel görevi haline geldi. Ülke üzerine çirkin planlar yapanların, 31 Mart gecesi uygulamaya koyması muhtemel senaryonun tek panzehiri, "taşıma seçmen"lerin tamamının ayıklanması, sandığa güven duyulmasıdır.
Boyaysa boya, ilkellikse ilkellik...