16. Yüzyılın Halk kahramanı halk ozanlarından Pir Sultan'a ilişkin sayısız söylence, yüzyıllardan beri Anadolu'da anlatılır. 
Bir söylenceye göre, Pir Sultan, İran' a yaptığı gezi sırasında İran Şahı'nın kız evlatlığı Senem'i görerek aşık olmuş. Sonunda evlenerek Sivas'a dönmüş. Halk "Farslı kadınla evlendi" diye Hızır Paşa'ya şikayette bulunmuş. Hızır Paşa her ikisini de huzuruna almış ve bazı sorular sormuş.

Senem Hızır Paşa'yı görünce ona aşık olmuş. 
"Bu adam senin kocan mı?" sorusuna: 
"Hayır. O beni zorla kaçırdı. Beni onun elinden kurtarın." diye karşılık vermiş. Neticede Hızır Paşa, Senem ile evlenmiş. Pir Sul­tan'ı da öküz postuna sardırarak öldürtmüş.
Bir başka rivayet de şöyle: 

Bir isyan sonunda Sivas'ın Sofiler köyünde oturan halk, başka yerlere göç etmiş. Hızır adında zeki ve zinde bir genç de Banaz köyüne gelmiş. Pir Sultan'ın yanında önce hizmetçi, sonra müridi olmuş. Hızır bir gün pirinden kendisine himmet etmesini, büyük adam ve büyük makam sahibi yaptırmasını dilemiş. Pir Sultan:
"Ya Hızır, büyük a­dam olman için dua ederim. Paşa veya Vezir olup buraya gelerek beni asarsın." demiş.
Pirinin bu sözü üzerine Hızır İstanbul'a gitmiş, okmuş ve Sivas'a vali olarak gelmiş. Pir Sultan'ı huzu­runa çağırtmış. Hürmet etmiş yemeğe alıkoymuş.

Pir Sultan yemeklerin hiçbirine el uzatmayınca, vali sebebini sormuş. O da:

"Haram ile meydana gelen yemek­leri ben değil. köpeklerim bile yemez." karşılığını vermiş.
Hızır Paşa'nın konağından Banaz'daki köpeklerine seslenmiş. Köpekler çıkıp gelmişler. Yemekler önlerine konulduğunda yememişler. Buna sinirlenen Hızır Paşa. Pir Sultan'ı Toprak Kalesine hapsettirmiş. Daha sonra acıyarak yanına gitmiş. 
"Bana üç şiir söyleyeceksin içinde Şah kelimesi geçemeyecek. Bunu yaparsan seni affede­ceğim." demiş. Pir Sultan hemen oracıkta söylemeye başlamış:

Hızır Paşa bizi berdar etmeden 
Açılın kapılar Şah' a gidelim 
Siyaset günleri gelip yetmeden 
Açılın kapılar Şah' a gidelim.

Yaz selleri gibi akar çağlarım 
Hançer alır ciğerciğim dağlarım, 
Garip kaldım şu arada ağlarım 
Açılın kapılar Şah' a gidelim

Ilgın ılgın eser seher yelleri,
Yare selâm söylen Urum erleri ,
Bize peyik geldi Şah bülbülleri, 
Açılın kapılar Şah' a gidelim.

Pir Sultan'ım eyder mürvetli Şah'ım 
Yaram baş verdi Sızlar ciğergâhım 
Arşa direk direk olmuştur ahım,
Açılın kapılar Şah' a gidelim

Pir Sultan'ın ikinci ve üçüncü şiirleri de Şah'la ilgili olunca, sinirlerine hakim olamayan Hızır Paşa, Pir Sul­tan'ın asılması için emir vermiş. Pir Sultan darağacına giderken şu mısraları söylemiş:

"Bize de Banaz' da Pir Sultan derler 
Bizi kem kişi de bellemesinler 
Paşa huddamına tembih eylesin 
Kolum çekip, elim bağlamasınlar
......"

İdam edildiğinin ertesi günü halk karşılıklı konu­şurken birisi: 

''Ben Pir Sultan'ı sabah Koçhisar yolunda Seyfi Belinde gördüm." demiş. Bir Bezirgan ise: "Ben Ma­latya yolunda gördüm." diye eklemiş. Bir başkası ise: "Pir Sultan ile Tavra Boğazında karşılaştım." deyince hep be­raber asıldığı yere gitmişler. Darağacında hırkasının asılı olduğunu görmüşler.    

Pir Sultan'ın mezarının Anadolu'nun değişik yerle­rinde olduğu söylenir. Ama yaşadığı yer Sivas olduğu için akla yatkın olanı buradakidir.
Pir Sultan'da, Dede Korkut, Yunus Emre ve Kaygusuz Abdal gibi ozanların etkisini görüyoruz. Ölümünden sonra özellikle Sultan Abdal adını taşıyanlarda buram buram Pir Sultan kokuyor. Daha sonraları Kerem, Gev­heri, Karacaoğlan, Kul Mustafa, Dadaloğlu, Köroğlu, Veli, Kemter, Derviş Ali, Sefil Ali ve daha niceleri... Anlatımları ayrı da olsa,duygu ve düşüncelerinin derinliğinde Pir Sultan var.    .