Bir çınar, bir ülkü devi daha aramızdan ayrıldı...
Türk milliyetçiliğinin sembol isimlerinden, "Ölmez bu hareket, Ölmez bu dava" isimli milliyetçilerin marşı haline gelen eserin sahibi Ozan Arif, artık aramızda yok.
Tek başına bir kaleydi...
Kimi zaman sürgün, kimi zaman gurbet ellerde, kimi zaman ise bazıları tarafından dışlanmış, tek başına köşesinde mücadele etti. Hiçbir zaman yılmadı, mücadelesinden vazgeçmedi.
İlkelerinden asla taviz vermedi. 
Makam mevki yarışına girmek yerine, gerçek bir Türk ozanı gibi her zaman gerçekleri söyledi, doğru sözü esirgemedi...
12 Eylül döneminde sürgün yaşadı...
Şimdi 12 Eylül için yüksek perdeden konuşanlar, veryansın edenler...
12 Eylül'ün generalleri önünde el pençe divan dururken Ozan Arif susmadı... 
"Türk-İslam diyenleri zulümle yıldırdılar, 
Milliyetçi Hareket komayıp kaldırdılar, 
Bir irtica tutturup İslam'a saldırdılar,
Ben 'Oniki Eylül'ün nesini seveceğim,
Sevmediğim gibi de devamlı söveceğim" diyerek darbeye başkaldırmıştı...
Ülkesinden uzak, Türkiye'ye girmesi yasaktı.
Bu yılları da klasikleşen "Sürgün" isimli şiirinde anlattı...
Biat etmediği ve her zaman doğruları söylediği için çok sevdiği partisine girmesi bile yasaklanmıştı...
Yılmadı, yine doğruları söylemeye, sazıyla şiirleriyle anlatmaya devam etti.
Farklı düşünenler, karşı safta olanlar, hatta Ozan Arif'i yıllardır yok sayarak yıldırmak isteyenler bile söylediği gerçekleri kabul ettiler...
Kimisi gazetedeki köşesinde Ozan Arif'in şiirini yayınladı...
Kimileri sosyal medyada şiirlerini hayran hayran okudu, yaydı...
Hatta bir CHP milletvekili Ozan Arif'in şiirini Meclis kürsüsünde okudu...
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar, derler ama Ozan Arif, doğruları söylediği için milletin gönlünde taht kurdu. Kendisi gibi düşünmeyenler bile Ozan Arif'e hak verdi, saygı duydu...
Rahmetli Kemal Çapraz için gece düzenlemek istediğimizde "Saz ekibimle ben oradayım, İsmail Türüt'ü de ben getireceğim. Hiçbir ücret talebim de yoktur" diyecek kadar da geniş yürekli büyük insandı.
Sadece "Ölmez bu hareket, ölmez bu dava" isimli eserini söylese bile Ozan Arif'in ölümsüz olması için yeterliydi...
Allah rahmet eylesin.
Mekanı cennet olsun.
(Not: Ozan Arif'in cenazesi, 16 Şubat Cumartesi günü saat 10.00'da Samsun Atakum İncesu Yalı Mahallesindeki evinden alınarak Büyük Camide öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazından sonra Kıranköy Mezarlığında toprağa verilecek.)

*****

Ölmez bu hareket 

Gardaşım bu iman oldukça sende, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 
Evel Allah, sonra senin sayende, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Allah'a kılınçlık yapmış bir ırkın, 
Bu dava son şansı Müslüman Türkün. 
Ey felek; tersine dönse de çarkın, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Duysun yedi iklim, duysun dört köşe! 
Bu imandır ziya veren güneşe, 
Bu iman kuzgunu kondurmaz leşe, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Fıransa, Belçika, Hollanda, oy oy... 
Avusturya'yı da üzerine koy, 
Ülkü çiçekleri yetişmiş boy boy, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Almanya'yı nakış nakış işlemiş, 
İsviçre'yi git gör hep karışlamış, 
Bir haber var Libya'da da başlamış, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 
Avusturalya'da, İngiltere'de, 
Türk'ün bulunduğu her bir yörede, 
Sökülmez kök saldı bütün kürede, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Kim demiş ki dünya büyük yetmiyor, 
Dünya artık bu davaya yetmiyor, 
Vallahi üstüne güneş batmıyor, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Beş kıtada kaç bin ocak tütüyor, 
Kim bilir kaç milyon nabız atıyor, 
Çünkü temelinde nabız yatıyor, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Ülküdaşım; hicret denen göç budur. 
Bu dava ki devlet budur, tac budur. 
Bizi böyle birleştiren güç budur. 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Küfür gıyabetinde, küfür kastında, 
Susma gardaş, ne kazandın sustun da?
Evliyalar duası var üstünde, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Türkiye'de bu davayı görmemiş 
Köy kaldı mı hangi köye girmemiş? 
Bir vilâyet var mı şehit vermemiş? 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Anadolu adlı bahçeye varsan. 
Şehit çıkar şehit toprağı yarsan. 
Şehit kanı damlar bir yaprak kırsan, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Vatanında mahkûm edilse bile, 
Çok kalmadı Muhammedî menzile. 
Bunda da hayır var hele dur hele... 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Biz zindana evvelden de düşerdik, 
Tabutluktan çıktık? Mamağa girdik. 
Güneş görmez zindanlarda yeşerdik, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Ülküdaşım hiç canını sıkma sen! 
Elem çekme, gam, kasefet çekme sen! 
Kara kara bulutlara bakma sen, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Zaten hep hilâlin kaderi budur. 
Arada önünde bulutlar durur. 
Bir rüzgâr esti mi hilal kurtulur, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Bin çiçek açıyor biri soldukça, 
Daha da gürleşir küfür yoldukça. 
Yeryüzünde tek ülkücü kaldıkça, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Değiş-tokuş olur bir gün külâhlar! 
Önünde eğilir bütün silâhlar. 
Senin gardaş senin nurlu sabahlar, 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava. 

Kâdir Mevlâm Başbuğ'umu sakla Sen! 
Çilesini bu Arif'e yükle Sen! 
Arif'in ömrünü O'na ekle Sen! 
Ölmez bu hareket, ölmez bu dava.

Ozan Arif

***

TEBESSÜM

Darbe

İlk kez Ozan Arif'ten duyduğum bir fıkra...
Bir ihtiyar nineye, "Darbe yapmak mı zor, salata yapmak mı?" diye sorarlar...
Nine, "Salata yapmak zor?" karşılığını verir...
Nasıl olur diye sorduklarında nine, şöyle der:
- Salata yapmak için domates, salatalık, marul, soğan, sirke, biber ve daha bir sürü şey lazım. İnce ince kesip doğramak lazım... Ama darbe yapmak için 5 hıyar yeterli...

*****
GÜNÜN SÖZÜ
Yaşamaksa... Yaşadım say; aha geldim, gidiyorum...
Ozan Arif