ABD'nin Suriye'deki askerlerini çekme kararı bütün dünyada şaşkınlık yarattı. Özellikle Türkiye'de bu kararın ne anlama geldiği konusunda kafaların çok karışık olduğunu, televizyon ekranlarının müdavimi isimlerin lafı eveleyip gevelemesi sayesinde gördük. ABD'nin bu kararından "siyasi destan" çıkarmaya çalışanların ağzı kulaklarına varıyor. Dış politikayı iç siyasete malzeme yapma yanlışlığının bunca olumsuz sonucu ortada dururken, aynı hastalığı sürdürmek, gözleri kör, kulakları da sağır yapıyor. Hatta yanlışlara dikkat çekip, doğru yönü işaret etmeye kalkanı da linç girişimiyle karşı karşıya bırakıyor. Çünkü, yazacak hikayesi olmayanlar, kendilerine sürekli olarak "kurban" arıyor, onu abartılı yalanlarla linç etmeden de durmak bilmiyorlar. Aksi taktirde, kendi varlıklarını sürdürme şansları kalmıyor çünkü.

Trump, IŞİD'le savaşın 30 yıl sürebileceğini belirterek ABD'nin bölgede uzun süre kalacağını defalarca söyledi. Ama bugüne kadar o kadar çok "çelişkili" ve üç-beş gün içinde değişen açıklama yaptı ki "Çekiliyoruz" dediğinde pek ciddiye alan olmadı.
Obama da benzer bir adım atmaya niyetlenmiş, ancak ABD'de 11 Eylül 2001'den bu yana yürürlükte olan "örtülü sıkıyönetim" sayesinde başına buyruk hareket eden Pentagon buna direnmişti. Obama'nın aldığı kararların çoğunu uygulamayan Pentagon, Trump döneminde de kendi planlarını uygulamayı sürdürdü ve bugünlere geldik. ABD'nin 15 Temmuz büyük kumpasındaki rolü de Pentagon koridorlarında planlanıp uygulandı.

* * *

ABD'nin Suriye'deki son hamlesinin nedeni ve sonuçlarını iyi anlayabilmek için geçmiş süreci ve "küresel çete"nin bölgesel hesaplarını iyi bilmemiz gerekiyor. BOP'tan kendisine göre kutsal hedefler çıkarmaya kalkanların yapabileceği birşey değil bu. Ya da kodları ABD'nin "Soğuk Savaş" döneminde kurgulanmış olanlar için de pek mümkün değil. Onları, Washington'un en küçük havucu veya mavi boncuğu mest ediyor, gözleri görmez, kulakları duymaz oluyor, yürekleri heyecanla çarpmaya başlıyor.
Suriye'nin kuzeyinde uzun süredir "gerilla devşirmesi ordu" inşa etmeye çalışan ABD, bölgeye 300 bin kişiyi donatacak silah yığdı. Bu, ABD'nin açık operasyonuydu. Gizlisi saklısı yoktu yani.

Bir de Barack Obama döneminde başlatılan "Çınar Kerestesi" anlamına gelen Timber Sycamore Harekatı var. Obama döneminde CIA koordinesinde gerçekleşen devasa bir silah kaçakçılığı organizasyonu Timber Sycamore. Bölgedeki tüm savaşçı gruplar, bu organizasyon sayesinde silahlandırıldı. Yemen, Erbil ile Bağdat, Beyrut, Cibuti ve Libya'ya en az 17 ülkenin suç ortaklığında sevk edilen silahlar, bazı ülkelerin kargo uçaklarıyla taşındı ve hepsi de CIA'nın arşivine kaydedildi.
Trump döneminde bu iş özelleştirildi. Eski CIA Başkanı General David Petraus'un başında bulunduğu KKR yatırım fonları üstlendi Timber Sycamore Harekatı'nı...

Tüm bunları, bölgede nasıl bir manzara olduğunu iyi hayal edebilmemiz için anlattım. Şu anda sınırımızın karşı tarafında ağır silahlarla donatılmış, hava savunma sistemlerine sahip, ABD'nin seçkin birlikleri tarafından düzenli ordu haline getirilmiş en az 100 bin askere sahip PKK-PYD önderliğindeki bir Suriye Demokratik Güçleri var. Onlara kurmaylık desteği verecek ABD'liler, çekilecek askerler arasında yer almıyor. 

Aynı zamanda ABD'nin birçok yerde "imha edici" olarak kullandığı Blackwater... 

* * *

1996 yılında, zengin bir ailenin çocuğu olan ve aynı zamanda ABD Deniz Kuvvetleri Özel Birlikleri'nin eski askerlerinden Evanjelik Erik Prince ve Al Cark tarafından kurulan Blackwater'i Afganistan ve Irak'tan hatırlıyoruz.
Irak'ta Bush-Cheney işgalinin sembolüydü Blackwater. Afganistan ve Irak'ta sayısız katliam yaptılar. Çalışanları eski Amerikan ve İngiliz askerleri. Bir de yerel işbirlikçiler...

Trump, tıpkı bölgedeki "kontrollü" terörist grupların kaçak yollarla silahlandırılmasını sağlayan Timber Sycamore Harekatı'nı özelleştirdiği gibi Suriye ve Afganistan savaşını da özelleştirmeyi kafasına koymuştu. Bunun için Erik Prince de uzun süredir lobi yapıyordu. 

Anlaşılan Trump ve ekibi, Temsilciler Meclisi seçimlerinde aldığı hezimeti, Ortadoğu'da yeni hamleler planlayarak aşmayı planlıyor. Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna yapmayı planladığı harekâtla başlayacak uzun süreli savaşı uydudan seyretmek istiyor.
Bu yüzden, Kuzey Suriye ile petrol bölgesini savunmayı da Blackwater ile 2 yılı aşkın süredir ABD Özel Birlikleri tarafından eğitilen Kürt-Arap karması orduya bırakıyor. Tıpkı, Lawrence'nin Arap orduları gibi...

Önümüzdeki dönem, 2003'te kafasına çuval geçirilmesinin ardından peş peşe ağır ameliyatlar geçiren TSK ile ABD'nin "yerel hibrit orduları"nın tokuşturulduğu bir dönem olacak.

Beyaz Saray ve Pentagon, "Biz Suriye'de yenildik, çekiliyoruz" anlamına gelen bir hamleyi tüm bu hesapların çok daha incesini yaparak ve henüz öngörülemeyen planlar çerçevesinde yapıyor kuşkusuz.

Aslında tüyoyu, ABD'nin vazgeçemeyeceği gözbebeği İsrail'in Başbakanı Netanyahu verdi: "Suriye'den çekilme kararını geçen hafta telefonla bildiren ABD yönetimi bölgedeki nüfuzunu göstermek için başka yollara sahip olduğunu açıkça belirtti." Küresel çetenin son hamlesini çözmeye yarayacak bir şifre...