Günümüz şairlerinden Orhan Çimen’in son şiirleri “Bu Son Fasıldır” adıyla kitap halinde yayınlandı. Şairin daha önce Sen, Rüya, Siyah Lale, Sır ve Yediveren Gül adlı şiir kitapları yayınlanmıştı. 

“Bu Son Fasıldır” Dua içerikli bir önsöz ile başlıyor.  Duanın öznesi gül-i ranadır. Gül-i ra'nâ, fiziki bakımdan dışı sarı, içi kırmızı renkte ender rastlanan kıymetli bir güldür. Manevi açıdan veya klasik edebiyatımızda taşıdığı anlam açısından sarı taraf; aşığın yüzünün sararıp solmasını, kırmızı taraf ise aşığın içinin kan ağlamasını anlatır. Zaten bu haliyle dua “Bu son Fasıldır”ı çağrıştırır. Okuyalım: 
“Dua...
Gülşende bir gül / güli rana / Sen hep gül dedim / neydi  / aynadaki aksin? // Gece karanlığı saçların  / siyahtı bakışların / sessiz asil bir matem gölgesi var yüzünde  / dermanım derken  / hüznünü şimdi dert ediniverdim / değmesin nazar yaklaşmasın sana  / dolunay ışığı hale olup aydınlatsın / gül yüzün  / ne olur hep gülsün...”
Bu Son Fasıldır içeriğini oluşturacak şiirler çoğunlukla ruh dünyamızdaki sonbahar algısını yansıtıyor: “….yasını tutuyorum düşlerinin,  / hayaller tarumar umutlar kıyamete taşınıyor / atılan her adım ölümü bir katre daha  yakınlaştırıyor / ruhumun kederinden habersiz  / Eylül'de Mihrican tahtından indiriliyor... “
Şiirimizde sonbahar hayatın sondan evvelki aşamasını hatırlatıyor. Bunu en yoğun Servet-i fünun döneminde görürüz. Melankoli, yas, alacakaranlık, tarumar olan saçların umutlara yansıması ve kıyamet…” Orhan Çimen burada telmih  kapısı açıyor: Mihrican. 
 “Rica” başlıklı şiirini göz gezdiriyorum. “ … mahzun derviş gibi durur karşında / dokundur parmaklarını şiirlerin alevine; / aşkın ölümcül hülyası / şeb-i yeldada açan sevdalı ay çiçeği - umudun rüyası….” 
“Şeb-i yelda”yı bilmeyenler olabilir. En uzun gece demektir. Kimi kültür ve inanışlarda şeb-i yelda, kutlanan günlerden biri olarak biliniyor.  
Orhan Çimen’in her şiirini geniş zamanlarda ve uzun ortamlarda tahlil etmek mümkün. “Sen; son sevinç son üzüntü” adlı şiirinde yüreğini sevgilinin karanfil kokusuyla kuşatılmış olduğunu söylüyor. O sevgili ki, yüzündeki kahrın izleridir. Avuçlarındaki çizgilerin yazgısıdır. 
Avuçlarınızdaki çizgilerin, kaderinizi ve kişiliğinizi gösterdiği iddia edilir. Ama gerçek olan şudur: Bu çizgilere, fleksiyon kırışıklıkları, denilir. Gebeliğin 12. haftasında, yani bebek ana rahmindeyken oluşur. Hepimiz ellerimizde çizgilerle doğarız.
“Canevim…” şiirinde “Bir bilsen nerelere yolculuk ettim bu akşam; / Samanyolu’na / masalların sonsuzluğuna…” demiş.  Samanyoluna ilişkin onlarca masalı anımsayabilirsiniz. Güneş, ay ve yıldızlara ilişkin Türk destanlarından, efsanelerinden Yunan mitolojisine kadar onlarca anlatıyı hatırlayabilirsiniz. 
Önsöz’de gül teması öne çıkmıştı. Kitaba adını veren son şiir de öyle. Gül bahçesinde açmayan güller ve ağlayan laleler: 

Bu son fasıldır... 

Hercai leylası 
bir aşkın gölgesini düşürdün üzerime 
aklı aldın 
nârına âşinâ pervâne eyledin, 
sarayların ısırgan, ipek yüzlü kızı 
son fasıla yürü istedin, 
güvercin kanatlarında buluşma arzuları 
vedalaşmadan toprağa gömüldüler, 
estirdiğin matem rüzgarlarıyla 
gök kubbede turnalar semahta 
ağıtlar içinde yasa büründüler, 
ağlatıp durdun 
koşturdun bir hayalin peşinde 
vefasız bir kalbi, düşlerin sığınağı diye...
Yıllar boyu yüreğim; 
yokluğunu bekleyen çıkmaz sokaklara 
ışıltı diye serabına yürüdü...
Suskun feryatlara aldırmadın perdeler indi 
ateş semazenleri yakıyor 
çimdirir gibi ruhları, 
vuslatın 
sevda ikliminin sırdaşı gecelerin 
renkleri değişti zindana büründü, 
bin bir gece masalı bakışlarının 
son ışıkları da söndü, 
gönüle yer etmiş meğer ağyar 
açmaz gülşende yediveren güller 
bu son fasıldır artık 
sensiz laleler de ağlar...

Orhan Çimen’in şiir yeteneği genlerinde bulunuyor. Şair Sivas kökenli. Sivas için şairlerin harman olduğu yer derler. Elbette bu gerçeğin Orhan Çimen üzerinde payı var.  Ama bunların ötesinde ailesinde şairlerin olduğu… Onlardan en büyüğü,  1877-1911 tarihlerinde yaşayan Külhaşzade Rahmi adlı ünlü  şair. 

Külhaşzade Rahmi, Sivas'ta "Şair-i mader zat" halk tarafından da "Anadan doğma şair" olarak tanınır. Rüştiyeden başka okul görmediği halde çok güçlü bir şairdi. Bir güzele âşık olmuş, hastalanmış ve 35 yaşında vefat etmiş.