Dedem vefat ettiğinde 10 yaşındaydım. 13 gün sonra babaannemi de kaybettik. 
10 yaşına kadar ölümün ne olduğunu bilmezdim. Sevdiklerimin hep yaşayacaklarını düşünür, hayal ederdim. İlk kez 10 yaşında acı gerçekle karşılaştım.
O zaman bu acıların son olacağını düşünmüştüm... Son olur diye umut ediyordum.
Ondan sonra acılar hiç dinmedi. 
Amca oğlu, amca, baba, anne, abla ve ağabey... Sevdiklerim bir bir gitti, gidiyordu.
Bitmeyen bir acı. Mezar başında bu son olur diye yalvar yakarış...
Ama bitmiyor, sürekli sevdiklerimiz gidiyor... Sadece akrabalar değil, çok sevdiğimiz kardeşten öte bildiğimiz arkadaşlarımız da bir bir eksiliyor.
Daha ne kadar acı yaşayacağız, inşallah bu son olur diyoruz ama...
Bitmiyor, her geçen gün yeni bir acı ile sarsılıyoruz...
Ölüm bizi yalnızlığa itiyor... Etrafımıza bakıyoruz, sevdiklerimiz hep azalıyor... 
Bazen kimsesiz, yetim ve çaresiz kalıyor insan...
Etrafında kalabalıklar var, ama sen yalnızsın. 
Dertleşebileceğin, konuşabileceğin, yeri gelince akıl danışabileceğin birini arıyorsun ama etrafında kimse kalmamış...
Her ölüm ayrı acı veriyor, her ölüm daha bir derinden yaralıyor insanı...
Hepimiz için kaçınılmaz son ama hep son olur diye dua ediyoruz.
Son olmasını umuyoruz...
Her ölüm bizi biraz daha yalnızlaştırıyor...
Çaresiz kendi kendimizi teselli ediyoruz...
Ama bir yerde teselli de para etmiyor...
Ölümün yalnızlığı yakamızı bırakmıyor...

****

Sabrın kerameti

Bir bakırcı ustası, müthiş bir ilim arzusuyla elindeki tencereleri ve eşyayı tamamen dağıtır. Evindeki hamile karısına bütün masraflarını karşılayacak bir miktar para bırakıp onun iznini ve rızasını da alarak ilim tahsil etmek için başka bir ülkeye yola çıkar. Yirmi sene dini ilimler üzerine tahsilini tamamlar.
Sonra vatanına dönmek üzere yola çıkar. Yolda erenlerden birine misafir olur ve ona durumunu anlatır. O da "İlimlerin ve amellerin aslı nedir?" diye sorar. Bu soruya cevap veremeyip yine o kâmil zatın cevap vermesini ister. O zat da; "Eğer bize bir müddet hizmet edersen ilmin aslını öğrenip evine dönersin" der.
Bunun üzerine o alîm, o mübarek zatın hizmetini kabul eder. Onun yanında iki yıl kalır. Sonra o yetkin insan, o alîme şefkat edip şöyle nasihatte bulunur:
"Oğlum gel sana bunun cevabını vereyim de evine, zevcene dön ve ömrün oldukça bize hayırla dua et. Şunu kesinlikle bil ki, bütün ilim ve amellerin, her marifet ve kemâlin aslı sabırdır. Bunlar ancak sabırla kazanılır. Tahammül ve ağırdan alma da sabra dahildir. Eğer her işte sabırlı olursan her türlü pişmanlıktan kurtulur ve iki alemde de her yönden saadete kavuşursun. Bu nefis cevheri sana öğretmek için seni bir müddet alıkoydumsa, bunun kıymetini bilesin ve bunu kulağından çıkarmayıp, bu öğüdü çok iyi muhafaza edesin ve asla unutmayasın diyedir."
Bunun üzerine, o âlim bu cevheri aldığından dolayı o zata dua edip rızasını alır ve ülkesinin yolunu tutar. Nihayet yatsıdan sonra evinin kapısına ulaşır.
O anda; "yirmi iki yıldan beri haber alamadığım evin kapısını vurmadan önce pencereden şöyle bir bakayım, bunca zaman bu evde kim kalmış" diye düşünerek gizlice evin penceresinden içeriyi gözetler.
Bir de ne görsün, kendi karısıyla genç bir erkek yan yana oturmuş mutlu bir şekilde sohbet ediyorlar. O an aklı başından gider ve kendinden geçer. Pencereden bir okla tam o genci öldürecekken, son anda aklına sabır gelir.
"İki yıl bekleyip de kazandığım cevheri acele edip kaybetmeyeyim, kapıya gideyim de o herifi öyle öldüreyim" diye düşünür. Nihayet kendini tutup kapıyı çalar. İçerden o genç, "Kimsin?" diye sorar.
O da, "Bu evin eski sahibiyim" diye cevap verir. Karısı sesinden onu tanıyıp sevinçle, "Aç oğlum kapıyı aç, sen doğmadan önce gurbete giden baban geldi" diye bağırır. Öfkesini yenip sabreden o alîm, bu sözden o gencin kendi oğlu olduğunu anlar. Böylece sabrın kerametini görür ve büyük bir pişmanlıktan kurtulur.
 ***
TEBESSÜM

Taze yumurta

Tanıdıklardan biri, yazdığı romanı Neyzen Tevfik'e göstererek fikrini sorar:
Neyzen beğenmediğini ifade edince, adam:
- İyi ama, der. Siz hiç roman yazmadınız ki!
Neyzen Tevfik şu cevabı verir:
- Ben yumurtanın tazesini bayatını iyi anlarım. Ama bugüne kadar hiç yumurtlamadım.
*****
GÜNÜN SÖZÜ
Ey yaşam senin bunca değerli oluşun ölüm sayesindedir.
Seneca