Osmanlı'nın son dönemlerinde Maarif Naziri olan yani günümüzdeki adıyla Milli Eğitim Bakanı Emrullah Efendi'nin şaka yollu söylediği "Şu mektepler olmasaydı Maarif'i (Milli Eğitimi) ne güzel idare ederdim" sözünü birileri ciddiye almış gibi...

Milli Eğitim'de öyle şeyler yapılıyor ki, amaç eğitim sistemini düzeltmek mi yoksa daha da kötü yapmak mı anlaşılmıyor...
Önce TEOG kaldırıldı. TEOG kaldırılırken liselere girişin sınavsız yapılacağı havası oluşturuldu.
Yeni sistemde liseler hangi ölçü esas alındığı bilinmemekle birlikte nitelikli ve niteliksiz diye ikiye ayrıldı. Nitelikli liselere girmek için cumartesi günü Liselere Giriş Sınavı (LGS) yapıldı.

LGS'de sorulan sorular ve yapılan uygulama akla ziyan...

Önce sözel sınav yapıldı. 45 dakika ara verildi. Arada çocuklar kimi yerlerde bahçeye çıkabildi. Ama okulun bahçesinin dışına çıkmaları yasaktı. Bazı yerlerde çocukların bahçeye çıkmasına bile izin verilmedi.
Sınav 2 saat 15 dakika sürdü. Niye 45 dakika ara verildi anlamak mümkün değil.
Sınav ara verilmeden yapılmış olsaydı, öğrenciler sözelde artan süreyi sayısal sorularını cevaplamak için kullanabilirdi. Bu şekilde öğrenciler sınavda daha başarılı olabilirlerdi...

Özellikle sayısalda soruların çok zor olduğu konuşuluyor. Soruların zor olması anlaşılır bir durumdur.
Zaten bazı soruların zor olması, öğrencileri seçmek için iyi bir yöntemdir. Ancak asıl sorun, soruların çok uzun olması ve zor anlaşılmasıdır. Bir sayfa uzunluğunda fen ve matematik sorusu soruldu.  Bir ortaokul öğrencisinin özellikle sınavda bir sayfa uzunluğundaki soruyu anlayabilmesi için en az iki kez okuması lazım. Soruyu iki kez okuması, işlem yaparak doğru cevabı bulması 6-7 dakikayı bulur. Nitekim işin uzmanları bile bazı soruları ancak 6-7 dakikada çözebildi. 40 soru için 60 dakika süre verilen bir sınavda öğrenciler bu soruları nasıl çözecek? 

Sınav değil de öğrencilere işkence yapıldı... 
Yazık değil mi bu çocuklara... Bir yılını, hatta birkaç yılını çalışarak geçiren öğrenciler, ne olduğu belirsiz sorularla perişan edildi.
Asıl sorun ise daha da büyük. Sınav bitti. Kimisi nitelikli liselere yerleşecek, kimisi açıkta kalacak.
Kazanamayan öğrenciler ne olacak?
Adrese yakın okula yerleştirilecek deniyor.
Adrese yakın normal lise yok. O zaman ne olacak?
Olan liseler de belli sayıda öğrenci alabiliyor. Liselerin kapasitesinin üzerinde talep olursa, kayıt nasıl yapılacak? Öğrenciler neye göre belirlenecek? Kayıt olamayan öğrencilerin durumu ne olacak?
Sınav bitti ama tedirgin bekleyiş bitmedi. 
Görünen o ki, kayıt döneminde çok öğrencinin canı yanacak...
 
*****
Eleştirmek bilgi gerektirir

Hindistan'da çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın tablolarını kusursuz kabul edecek kadar beğenir ve onu "Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga Geleri olarak tanısa da kısaca Ranga Guru derlermiş.
Ranga Guru'nun yetiştirdiği bir ressam olan Racigi ise artık eğitimini tamamlamıştı. Son resmini bitirerek Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş.

Ranga Guru, "Sen artık ressam sayılırsın Racigi. Senin resmini artık halk değerlendirecek" diyerek resmi, şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve meydanda en görünen yere koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını söylemiş. Racigi denileni yapar.

Racigi birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde şaşkına döner. Tüm resim çarpılardan neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüş. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar gibi olmuştu.
Resmi alıp götürmüş Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu anlatmış. Ranga Guru üzülmemesini ve yeni bir resim yapmasını istemiş. Racigi resmi yeniden yapmış ve yine Ranga Guru'ya götürmüş.
Ranga Guru resmi tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını istemiş.
Racigi denileni yapmış...

Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da boyalar da bırakıldığı gibi duruyor. Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış. Ranga Guru şöyle der:

"Sevgili Racigi, sen ilk resminde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız eleştirebileceklerini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar bile gelip senin resmini karaladı... Oysa ikinci resminde onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin. Şunu hiç unutma sevgili Racigi, kötü yönde eleştirmek kolaydır, yapıcı eleştiride bulunmak ise eğitim gerektirir."

***
TEBESSÜM

Terletmek

Profesör, Tıp Fakültesinde okuyan öğrenciyi sözlü sınava alır. Profesör sorar:
- Hastayı hangi yöntemlerle terletirsiniz?
Öğrenci bildiklerini söyledi.
- Başka?
Belleğini yokladı, hatırladığı başka yöntemleri de anlattı.
- Başka?
Ter içinde kalan öğrenci:
- Bütün bu yöntemlerden sonuç alınmazsa... Buraya getirir, huzurunuzda sınava sokarım...

*****
GÜNÜN SÖZÜ
Eğitim sistemimizin iki eksiği var. Bir: Eğitim. İki: Sistem
Nurettin Topçu