Dün Öğretmenler Günüydü...
Kimisi öğretmenine hediye aldı, kimisi öğretmenine methiyeler yağdırdı...
Öğretmenler için öyle güzel sözler söylendi, öyle güzel paylaşımlar yapıldı ki...
Bütün bunları görenler Türkiye'nin öğretmenler için cennet bir ülke olduğunu düşünecek...
Gerçek hiç de öyle değil...
Öğretmenler, sadece bir gün hatırlanıyor. Diğer günler, bırakın saygı göstermeyi, öğretmenlerin itibarlarını yerle bir etmek için her yol deneniyor...
Son bir yıl içinde kaç öğretmenimizi şehit verdiğimizi bile bilmiyoruz...
Terör örgütleri tarafından kaçırılan öğretmenlerimiz ayrı bir utancımız...
Okulda öğretmene saldıranlar, öğretmeni bıçaklayanlar ayrı bir rezillik...
Öğretmenin can güvenliği yok... Öğrencilerine karşı bile tehdit altında... Maalesef öğrenciler bile öğretmenine şiddet uygular hale geldi...
Henüz ilkokul birinci sınıf öğrencilerinin bile öğretmenine karşı geldiği bir ülkede yaşıyoruz...
Öğretmenlerin itibarını sıfırladık... Öğretmene saygı kalmadı...
"Öğretmenler yılın üç dört ayı tatil yapıyor, gün boyu oturuyor, hiçbir iş yapmadan maaş alıyor" havası estiriliyor...
Daha birkaç yıl önce, "Öğretmenler akşama kadar kahvede okey oynuyor" diyen bir Milli Eğitim Bakanımız olmadı mı?
Milli Eğitim Bakanı'nın bile öğretmene değer vermediği, sahip çıkmadığı bir ülkede, vatandaş öğretmene ne kadar saygı gösterir...
Öğretmenlerin geçim sıkıntısı, maaşlarının Avrupa ülkelerinin çok çok gerisinde olması, özlük haklarının yok denecek kadar az olması ayrı bir sorun... 
Öğretmenlerin, okulun ihtiyaçları, temizlik, kurs ve daha birçok sebepten öğrencilerden, velilerden para istemek zorunda bırakılması ayrı bir utanç...
Sorun o kadar çok ki, saymakla bitmiyor...
Kimsenin ulaşamadığı köylerde, kasabalarda veya büyük şehirlerde trafik keşmekeşinde boğuşan, buna rağmen özveri ile çalışan öğretmenlerimize hiç olmazsa hak ettikleri değeri verelim...
Her şeyimizi öğretmenlerimize borçluyuz...
Öğretmen yoksa itibar da yok, saygı da yok, gelecek de yok...

 ***

Öğrencilerimi çok sevdim

Bir profesör, sosyoloji sınıfındaki öğrencilerini yaşadıkları şehrin kenar mahallesine araştırma yapmak için gönderir... Profesör, öğrencilerinden, o bölgede yasayan 200 erkek çocuğun durumunu araştırmalarını ve her bir çocuğun geleceği hakkında bir değerlendirme yapmalarını ister.
Öğrenciler araştırmaya koyulur. Çocuklarla görüşürüz. Araştırma sonucunda, öğrencilerin neredeyse hepsi bu çocukların gelecekte hiçbir şanslarının olmadığını dile getirir. 
Bu araştırmanın yapılmasından yirmi beş yıl sonra aynı üniversitede bir başka sosyoloji profesörü, tesadüfen bu çalışmayı bulur. Öğrencilerinden, aynı çocuklara ne olduğunu araştırmalarını istedi.
Öğrenciler, o bölgeden taşınan ya da ölen 20 çocuğun dışındaki 180 çocuğun izini bulur... 180 çocuktan 176?sinin olağanüstü bir başarı gösterip, avukat, doktor, mühendis ya da işadamı oldukları anlaşılır.
Profesör bu gelişmeden çok etkilenir. Bu çocukların durumunu araştırmaya devam eder...
Artık birer yetişkin ve alanlarında da son derece başarılı olan çocukların hepsi o bölgede yaşadıkları için, her biriyle görüşme imkânı bulur.
Hepsine tek tek, "O şartlarda nasıl bu kadar başarılı oldunuz?" sorusuna sorar.
Hepsinin verdiği cevap aynıydı; "Mahalle okulunda bir öğretmenimiz vardı. Onun sayesinde."
Profesör, bu öğretmeni çok merak eder. Öğretmenin, hâlâ hayatta olduğunu öğrenince izini sürer... Aynı mahallede yaşadığı için bulmakta zorlanmaz. Öğretmeni görmek için evine gider.
Karşısında yılların yüzüne eklediği kırışıklıklara rağmen hâlâ dinç duran yaşlı bir kadın bulur.
Yaşlı kadına, merakla bu çocukları kenar mahallelerden kurtarıp, başarılı birer yetişkin olmalarını sağlamak için kullandığı sihirli formülün ne olduğunu sorar.
Yaşlı öğretmenin gözleri parlar ve yüzünde bir gülümseme belirir...
"Çok basit" dedi ve ekledi: "Ben o çocukları çok sevdim."

 ***

TEBESSÜM

Cennet

İlkokul öğretmeni din dersinde cennet ve cehennemi anlattıktan sonra sınıfa sorar:
- Çocuklar aranızdan kim cennete gitmek ister?
Küçük Temel hariç herkes el kaldırır. Öğretmen, küçük Temel'in yanına gidip sorar:
- Ne o Temelciğim, sen cennete gitmek istemiyor musun?
Küçük Temel cevap verir:
- İstemesine istiyorum da öğretmenim... Annem okuldan sonra hemen eve gel dedi...

****

GÜNÜN SÖZÜ

Unutmayınız ki, cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir. -Atatürk