Malumunuz yaklaşık 20 milyona dayanan nüfusuyla kocaman bir şehir olan İstanbul'un sorunları ne yazmakla bitiyor ne söylemekle, ne şikayetle... Yaşanılabilir şehir "konseptinden" çıkıp "çakma Manhattan" yaratmaya çalışanlar kısmen başardı. Tabii daha yıkılacak çok gecekondu, AVM, rezidans yapılacak çok arsa var ki bu konuları da yazmaya devam edeceğiz. Ama bugün "hatırlatmak" istediğim konu, sadece İstanbul'u değil Türkiye nüfusunun neredeyse yarısını ilgilendiriyor. Genç bir nüfusumuz ve dünya kadar öğrencimiz var gurur duyulacak bir durum elbette. Ancak gençlerin bugünlerde gündemi, dolar, seçim, ev kiraları, pahalı hayat şartları değil, KYK borçları...

GENÇLERİN GÜNDEMİ KYK BORÇLARI

Yani üniversiteyi kazandığında ailesine fazla yük olmamak için devletin kendisine verdiği "kısmi" burs. Bursun miktarı ise öldürmüyor, süründürüyor. Üniversiteye gitmeyen veya o yaşta çocuğu olmayanlar için veliler için bilgi notu. KYK yani Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından "hak eden" öğrencilere verilen burs, üniversite hayatı boyunca devlet tarafından ödenen ve ilk işe girişinde de geri istenen bir para. Son olarak geçen yıl 425 liraydı. Eğer öğrencinin okulu uzarsa, yani 4 yıllık okulu 5. yıla uzarsa kredi kesiliyor. İşsizliğin "nirvanaya" ulaştığı gençler arasındaki en büyük sorun işte bu KYK borçları.

TORBA YASADAN ÇIKTI

Geçen ay kanun hükmünde kararname kapsamında torba yasayla çıkması beklenen KYK borçlarının "faizlerinin" silinmesiyle ilgili madde, bırakın görüşülmeyi Meclis'e bile gelmedi. Oysa dediğimiz gibi Türkiye'nin yarısından çoğunu ilgilendiren bu durum başta öğrencilerde heyecan yaratsa da şimdilerde hayal kırıklığına yerini bıraktı. Asgari ücret veya bir tık üzerinde maaşla iş bulabilen şanslı azınlık "eski" öğrenciler ise şimdi kara kara maaşlarına gelecek hacizi bekliyor. Zira hükümet gençlerin KYK borçlarına af çıkarmadı. Şimdiye kadar ise ya faizde bir miktar düşme oldu ya da yapılandırma...

"BORÇLU" ÖĞRENCİLER DAVA AÇACAK

Oysa eski parayla "trilyonlarca" vergi ve SGK prim borcu olan işadamları, trafik cezaları, imar barışı vs. adı altında Cumhuriyet tarihi boyunca defalarca af çıktı. Geleceğimizin teminatı gibi süslü kelimelerle pohpohlanan öğrenciler ve ailelerine bir kere bile mutlu haber verilmedi. Oysa öğrencilerin seçim vaatleri arasında beklediği tek müjdeli haber buydu. Tüm bu olumsuz gelişmeler bir yandayken öğrencilerin bir kısmı hayal kırıklığının verdiği "yaratıcılıkla" yeni bir formül geliştirmekten de geri kalmadı. KYK borcu olan bir grup öğrenci, devletin her kademesine dava açmaya hazırlanıyor. Gerekçe ise çok basit ve akıllıca...

YABANCIYA VAR, YERLİYE YOK

Şöyle ki; Türkiye'de en son 2016'da yapılan istatistiklere göre 795 bin civarında yabancı öğrenci var. Bunların bir kısmına hükümet aylık 2 bin lira karşılıksız burs veriyor. Evet yanlış okumadınız karşılıksız. Öyle erasmus vs. gibi de değil. Ülkeler arasında karşılıklı öğrenci alışverişi yok. Peki öğrenciler çoğunlukla hangi ülkelerden ona da bakalım. Afganistan, Pakistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Ukrayna... Her öğrenci ortalama 2 yıl Türkiye'de kalıyor ve imkanı olmayanların bir kısmı devlet yurtlarına yerleştiriliyor. Geçen yıl bu imkanlardan faydalanan öğrenci sayısı 3 bin 995. Üstelik bu ülkelerde neredeyse Türkiye'den hiç öğrenci yok. Farkındaysanız aralarında Avrupa ya da ABD'den gelen de yok. Üstelik bu yabancı öğrencilerin bir kısmı daha sonra Türkiye'de kalıp çalışıyor. Bizim geleceğin teminatı dediğimiz gençlerimiz ise en ufak bir ışık gördüğünde daha iyi eğitim almak için yurt dışına kaçıyor. Ezcümle... Öğrenciler, KYK borçlarının "parasız eğitim, eşitlik ilkesi, öğrenme hatta insan haklarına" aykırı olduğu gerekçesiyle bugünlerde adliyelerin önüne birikme planı yapıyor. Emsal olarak da hem yabancı öğrencilerin aldığı karşılıksız burslar hem de zırt pırt çıkan ve her zaman "mutlu bir azınlığı" ilgilendiren çeşitli aflar gösteriliyor. Geçmiş ve gelecek hükümetlere duyurulur.

- - - kutu - - -

Şişli Belediyesi'ne teşekkür...

Bu arada geçen hafta yaralı bir sokak kedisiyle ilgili yazdıklarımı gören Şişli Belediyesi'nden bir telefon aldım. Veteriner İşleri Müdürü Erol Yıldız, kediyle ilgili bir ihmal olmadığını gerçekten gittiklerini ancak bulamadıklarını söyledi. Samimiyetinden zerre kadar şüphe etmedim. Olabilir, doğrudur. Kısa da olsa sokak hayvanlarıyla ilgili faaliyetlerini anlattı ve belediye tesislerine davet etti, mutlaka gidip göreceğim ve ayrıntıları yine gazeteden paylaşacağım. Zira belediyenin sokak hayvanları için neredeyse her köşe başına ev, su ve mama kabı bıraktığını biliyoruz, görüyoruz. Bu kadar duyarlılığı gösteren belediye tedaviyi aksatmaz diye düşünüyorum. Özellikle Veteriner İşleri Müdürlüğü'nde başta Erol Yıldız hoca olmak üzere çalışan herkese duyarlılıkları için teşekkür ediyorum.