Onlar ki, zaman tünelimizin Ağustos galerilerinde aramızdan ayrıldılar. İşte bazılarının adları: Kemal Zeki Gençosmanoğlu, Ahmet Fehim, Çağatay Uluçay, Sermet Çağan, Feridun Fazıl Tülbentçi, Samet Ağaoğlu, Mehmet Faruk Gürtunca, Halil Kocagöz, Abdülkadir Bulut, Macit Çağan, Babanzade Ahmet Naim, Nihat Sami Banarlı, Ali Ulvi Elöve, Mehmet Çavuşoğlu, Mahmut Yesari, Hacı Bektaş Veli, Hecmettin Halil Onan, Hüseyin Rahmi Gürpınar, İbrahim Kafesoğlu, Tevfik Fikret, Ömer Faruk Toprak, Orhan Seyfi Orhon, Turgut Uyar, Abdülbaki Gölpınarlı, Ali Akrem Bolayır, Naci Sadullah, Refik Özdek ve Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu.

Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nu sona yazdım. Ondan söz etmek için.

1929 yılında Elazığ’ın Ağın ilçesinde doğdu. Öğretmen, yayıncı,  destan şairi ve yazar olarak kültür hayatımıza zenginlik, yüreklerimize coşku kattı. 1992 yılının 21 Ağustos günüydü, aramızdan ayrıldı.  Dün gibi hatırlıyorum, Selimiye Camii’nden naaşını tekbirlerle Karacaahmet mezarlığına kadar taşımıştık.

Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, sevgimin, saygımın ve buruk bir mahcubiyetimin odağındadır.

Yıl 1997. Aylardan Ağustos. O yıl, TRT ‘nin TV2 sinde yayınlanan, Nedret Selçuker’in sunduğu “Bir Şiirdir Yaşamak” şiir programının metinlerini yazıyorum. Son hafta yayınlanması amacıyla, “Zaferler Ayı Ağustos” adında bir bölüm yazdım. Şiirlerle ağustos zaferlerini anlatmaktayım. Program metnine, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu ile başladım. Beşinci ölüm yılından söz ettikten sonra, Malazgirt Destanı’nı aktardım:

Aylardan Ağustos, günlerden Cuma,

Gün doğmadan evvel iklim-i Rum'a

Bozkurtlar ordusu geçti hücuma;

Yeni bir şevk ile gürledi gökler...

Ya Allah...Bismillah... Allahuekber !

Önde yalın kılıç Türkmen başbuğu,

Ardından Oğuz 'un elli bin tuğu,

Andırır Altay'dan kopan bir çığı;

Budur Peygamber'in övdüğü Türkler

Ya Allah...Bismillah...Allahuekber!

Türk, Ulu Tanrı 'nın soylu gözdesi

Malazgirt, Bizans 'ın Türk'e secdesi,

Bu ses insanlığa Hakk 'ın müjdesi,

Bu sesle irkilir çarpan yürekler...

Ya Allah...Bismillah...Allahuekber!

Nağramızdır bugün gök gürültüsü

Kanımızdır bügün yerin örtüsü

Gazi atlarının nal pırıltısı.

Kılıçlarımızdır çakan şimşekler;

Ya Allah...Bismillah...Allahuekber!

Yiğitler kan döker bayrak solmaya,

Anadolu başlar vatan olmaya,

Kızılelma'ya hey! Kızılelma'ya !..

En güzel marşını vurmadan mehter:

Ya Allah..Bismillah...Allahuekber!

Program metninde birçok şairin şiirleri vardı. Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye Destanı’ndan da parçalar almıştım. Konuk sanatçıların okuduğu koçaklamalarla, çekim yapıldı Yayınlanmasını bekliyoruz. Yayına bir gün kala, TRT’den yapımcı arkadaşlar aradılar. Program denetçisi, bu bölümün ancak “Malazgirt Destanı’nın çıkarılması şartıyla yayınlanabileceğini rapor etmiş. İtirazımız yarar sağlamadı. TRT’nin o zaman çiçeği burnunda genel müdürü Yücel Yener de denetçinin yanında yer alınca, bu bölüm yayınlanmadı. Konu basına ve irtica polemiklerine neden oldu. Sonunda bütünüyle programın kendisi yayından kaldırıldı.

Bir süre sonra aynı programı bir özel televizyon kanalında sürdürmeye başladık. Yine bir ağustos geldi. Dizinin 13’üncü bölümüydü. TRT’de yayınlanmayan programa benzer bir metin yazdım. 30 Ağustos 1998 günü saat 13.10’da yayınlanacaktı. Yine ilk şiir Malazgirt destanıydı. Nedret Selçuker, şiirleri duygu ve coşku dolu yorumladı. Güzel ve anlamlı bir bölümün çekimini yapmıştık. Çekim sonunda Yönetmen, çekimin son olduğunu ve “Bir Şiirdir Yaşamak’ın yayından kaldırıldığını söyledi.

Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’na kendi adıma olmasa da, toplum adına buruk mahcubiyetimin öyküsü böyle.

Yarınki yazımda Malazgirt Destanı’ndan söz edeceğim.