Nejat Muallimoğlu İstanbul’da yalnız yaşadığı evinde 28 Temmuz 2003 tarihinde ölmüştü. Onu çok arıyorum. Zaman  zaman bıraktığı dev eserleri karıştırıyorum. Onlardan biri Hitabet adını taşıyor.

“Hitabet” e güzel ve düzgün söz söyleme sanatı, diyebiliriz. Kuşkusuz ki, ağzı olan konuşur, ama tüm kişiler hatip, konuşma söz söyleme sanatkârı değildir. Çoğu kişi, uzman olduğu alanda kazandığı başarıyı, karşısındaki kişilere karşı konuşmaktaki yeteneğine borçludur.

Doğuştan hatip olamayabiliriz ama güzel konuşma yani hitabet sanatının inceliklerini öğrenerek kendinizi geliştirebilirsiniz.

Yüce Atatürk’ün de, okul sıralarında başlayarak, resmî ve özel hayatında edebiyatın,  daha çok şiir ve özellikle hitabet alanıyla ilgilendiğini biliyoruz. O şiiri,  Namık Kemal gibi vatan ve millet yolunda coşku uyandıran, Tevfik Fikret gibi bilim, fikir ve vicdan hürriyetinin kazanılmasında, korunup gelişmesinde bir unsur olarak görmüştür. Hitabet sanatını, asker ve devlet adamı niteliğini tamamlayan vazgeçilmez bir faktör saymıştı. Şiirle ilgisinin dolaylı, hitabet ile doğrudan olduğunu söyleyebiliriz.

Nejat Muallimoğlu’nun “Bütün Yönleri ile Hitabet” adlı kitabının yedinci baskısı yayınlandı. Bu kitabın beşinci baskısının kapağında, bu kitapla ilgili çeşitli gazeteci ve yazarların görüşlerinden alıntılar yapılmıştı. Bir cümle de Bizim Gazete’de yayınlanmış bir yazımdan da bir cümle yer alıyordu: “Kültür tarihimizde benzerine rastlamadığımız bir eser..”

Bu abartılı bir cümle midir? Hayır.

Bu cümleyi,  “karpuz satanların çığırtkan üslubu” olarak niteleyenler çıkabilir.  Ama Muallimoğlu’nun mesajını kitabının ilk baskısının  sunum yazısından okumalıdır: “.. bu kitapla memleketimizde, kendini şiddetle hissettiren bir boşluğu doldurabilme yolunda küçük bir adım atabildiysem, kendimi bahtiyar hissedeceğim. Yegane temennim, bu kitabı, benden daha iyi yazabileceklerin eserlerinin takip etmesi ve bir gün -inşallah bizler de görürüz- üniversitelerimizde konuşma kürsüsünün kurulmasıdır.”

Nejat Muallimoğlu bunu göremedi. Ama bundan daha iyi bir hitabet kitabı yazıldı mı? Bunun yanıtını Engin Köklüçınar yedinci baskının sunuş yazısında şöyle veriyor:

 “Politikacısından işadamına, öğretmeninden ev kadınına kadar herkesi doğru ve ikna edici konuşmaya hazırlayan ” Hitabet “ kitabı, çok zaman taklit edilmeye çalışıldı. Ama bu çabalar, altın madeni ile çöp yığınının  bir kova su ile okyanusu karşılaştırmaya benzedi ve asla değer bulmadı.”

Bütün Yönleri ile Hitabet’in beş ve altıncı baskıları, her biri ayrı kitap sayılabilecek üç ana bölümden oluşuyordu. İlk kitap “Hitabet Sanatı” adını taşıyor yirmi sekiz alt bölümde hitabet metotları ele alınıyordu. İkinci kitap, “Dünyayı Sarsan kelimeler” başlığı altında Perikles’ten Galileo’ya, Napoleon’dan Abraham Lincoln’e, Hz. Muhammed’den Fatih’e, Halide Adıvardan Hamdullah Suphi’ye, İnönü’den Atatürk’e, İsmail Hakkı Karadayı’dan  Demirel’e kadar onlarca kişinin çeşitli konuşmalarından örnekler içeriyordu. Üçüncü ana bölüm, başta Atatürk olmak üzere ek hitabet örnkleri ve hitabetle ilgili  notlarla 1170 sayfalık kitabın içeriğini oluşturmuştu.

Hitabet’le ilgili  övgü dolu eleştiri yazıları yayınlandı. Eleştirilen tek yönü, büyük boy 1170 sayfalık kitabın maliyet ve taşınma zorluğuydu. Nitekim, Bütün Yönleri ile Hitabet kitabının yayıncısı Avcıol Basın Yayın, Yedinci Baskı’ya kitabın yalnız birinci bölümünü alırken, diğer bölümlerden küçük bir eklenti yaptı. Yarı yarıya küçülterek, 616 sayfa olarak yayınladı. Umuyorum ki, diğer bölümler de ayrı  ayrı kitaplar halinde yayınlanır, böylece edinilmesi, taşınması kolaylaşır.

Elimizdeki kitapta; hitabet sanatı ve bir topluluk önünde konuşabilmek için neler gerekiyorsa, ayrıntılarıyla ele alın\-mış. Konuşmaya hazırlanış, konuşma planının yapılması, ses kalitesinin geliştirilmesi, ko\-nuşmaya başlama, konuya giriş, konuyu geliş\-tirme, konuyu bitirme örnekleri ve dünyanın en büyük hatiplerinin bu işleri nasıl yaptıkları, zengin ve renkli Türkçe’nin hitabetteki rolü, kürsüde nasıl hareket edileceği, dinleyicileri kontrol metotları gibi akla gelebilecek her ko\-nu -hatta hatibin nasıl giyinmesi gerektiği- \-üzerinde uzun uzun durulmakta. Ayrıca, Türk ve yaban\-cı hatiplerden, bazılarının konuşmalarından altmış bir  örnek yer almış.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, insanlar konuşarak anlaşırlar. Her alanda güzel söz söylemesini bilenler, toplumun en önünde yer alabilirler. Güzel konuşabilme her insanın gereksinimidir. İşte bu kitaptan hitabetin, güzel konuşmanın tekniğini öğrenmek mümkündür.