Yarın Türk milliyetçiliğinin sarsılmaz kalemi Necdet Sevinç'in vefat yıldönümü...
Aramızdan ayrılalı 6 yıl oldu...
Varlığıyla onur duyduğumuz büyük dava adamı...
İnancından, düşüncelerinden, fikirlerinden asla taviz vermedi...
Fikirlerinin peşinden sonuna kadar gitti. Kurşunlara hedef olma pahasına fikirlerini savundu...
İki kez yazılarından dolayı kurşunlandı... Ömrünün sonuna kadar bacağında kurşunla yaşadı...
Yazıları nedeniyle hakkında sürekli dava açıldı, yüzlerce yıl mahkûmiyeti istendi. Hem DGM, hem de sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı, hapis yattı. 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde heyecanlı yazılarıyla tanındı. 
12 Eylül 1980 darbesinden sonra yine cezaevine gönderildi ve yaklaşık 5 yıl hapis yattı.
Memleketi Gaziantep'te henüz lise son sınıftayken okul dergisine "Allah'ın olmadığını" yazan felsefe öğretmenine bir gazetede aynı şekilde yazıyla cevap verdi. Bu sebeple okuldan uzaklaştırıldı. 
Lise öğrencisi iken de düşüncelerinden fikirlerinden, inancından taviz vermedi... Gazetelerde başyazar iken de genel yayın yönetmeni iken de asla taviz vermedi... 
Parasız kaldı, işsiz kaldı... Zaman zaman çok güvendiği dostlarının vefasızlığını gördü, yaşadı...
Vefatına kadar dik durdu... Sarsılmaz kalemi ile fikirlerini sonuna kadar savundu...
Geriye sayısız eser bıraktı...
Özellikle Türk tarihinin önemli şahsiyetlerini mahkeme huzuruna çıkardığı "Duruşmalar" isimli kitabı bir şaheserdir... Her Türk gencinin muhakkak okuması gerekir...
Cezaevinde yaşadığı acı olayları hikayeleştirdiği "Acının tadı" isimli hikaye kitabı ayrı bir güzel... Kimi zaman bir bardak çayın ne kadar değerli olduğunu "Acının tadı" ile anlıyor insan...
Osmanlının Yükselişi ve Çöküşü, Osmanlı'dan Günümüze Misyoner Faaliyetleri, Eski Türkler'de Kadın ve Aile, Osmanlılar'da Sosyo-Ekonomik Yapı, Arşiv belgeleriyle Tehcir, Ermeni İddiaları ve Gerçekler, Pontus'la Hesaplaşma gibi tarihi ve araştırma kitapları ayrı bir değerde...
Yazılarında çok keskin ifadeler ve sert mizaçlı olmasına rağmen, gerçek hayatta çok samimi, esprili ve cana yakın bir insandı... Dosttu, babacandı...
Necdet Sevinç ile çalışmış ve birçok şey öğrenmiş biri olarak kendimi şanslı sayıyorum...
O gençlerin Necdet Abisiydi...
Günümüzde her devrin adamlarını görünce...
Necdet Sevinç gibi fikrinden ve inancından taviz vermeyen ustaları daha çok arıyoruz...
Allah rahmet eylesin...


***
Ergenekon Destanı


Moğol ilinde Oğuz Han soyundan İl Han'ın hükümdarlığı sırasında Tatarların hükümdarı Sevinç Han Moğol ülkesine savaş açtı. İl Han'ın idaresindeki orduyu Kırgızlar ve diğer boylardan da yardım alarak yendi. İl Han'ın ülkesindeki herkesi öldürdüler. Yalnız İl Han'ın küçük oğlu Kıyan ve eşi ile yeğeni Nüküz ile eşi kaçıp kurtulmayı başardı.
Düşmanın, onları bulamayacağı bir yere gitmeğe karar verdiler. Yabani koyunların yürüdüğü bir yolu izleyerek yüksek bir dağda dar bir geçide vardılar. Bu geçitten geçerek içinde akarsular, pınarlar, çeşitli bitkiler, çayırlar, meyve ağaçları, çeşitli avların bulunduğu bir yere gelince Allah'a şükrettiler ve burada kalmaya karar verdiler.
Dağın doruğu olan bu yere dağ kemeri anlamında "Ergene" kelimesiyle "dik" anlamındaki "Kon" kelimesini birleştirerek "Ergenekon" adını verdiler. 
Kıyan ve Nüküz'ün oğulları çoğaldı. Dört yüz yıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldılar ki Ergenekon'a sığamadılar. 
Atalarının buraya geldiği geçidin yeri unutulmuştu. Ergenekon'un çevresindeki dağlarda geçit aradılar. Bir demirci, dağın demir kısmı eritirlerse yol açılabileceğini söyledi. Demirin bulunduğu yere bir sıra odun, bir sıra kömür dizdiler ve ateşi yaktılar.
Yetmiş yere koydukları yetmiş körükle hep birden körüklediler. Demir eridi, yüklü bir deve geçecek kadar yer açıldı. İl Han'ın soyundan gelen Türkler yeniden güçlenmiş olarak eski yurtlarına döndüler, atalarının intikamını aldılar. 
Ergenekon'dan çıktıkları gün olan 21 Mart'ta her yıl bayram yaptılar.
Bu bayramda bir demir parçasını kızdırırlar, demir kıpkırmızı olunca önce Hakan, daha sonra beyler demiri örsün üstüne koyarak döğerler. Bugün hem yeniden özgür,  hem de bahar bayramı olarak hâlâ kutlanmaktadır.

****
TEBESSÜM

Bilmek için
Tarih biyografisi ve monografi sahalarında erişilmesi çok güç bilgisiyle, dünya çapında bir şahsiyet olan İbnülemin Mahmud Kemâl İnal'a sormuşlar:
- Sizdeki bilginin çok azına sahip olmalarına rağmen sizden çok daha fazla tanınanlar var. Bunun sebebi nedir?
Şöyle cevap vermiş:
- Ben bilmek için öğrendim, onlarsa bilinmek için!

****
GÜNÜN SÖZÜ

Bir Türk milliyetçisini, kendinden başkası mağlup edemez!
Necdet Sevinç