Daha dün "Milenyum" coşkusunu yaşıyorduk. Çevremizde tabelalar bir anda sözcük dağarcığımıza giren "Milenyum"la tanıştı. Göz açıp kapayıncaya kadar, yeni yüzyılın ilk on yıllık dilinin sonuna geldik. İki geçenin sonunda güle güle, diyeceğiz.

Yazımın sonunda yazacağımı, başında ekleyeyim: "2019 yılının tüm insanlığa ve ülkemize barış, mutluluk getirmesi dileğiyle tüm dostların yeni yılını kutluyorum. Yeni yıl size ve tüm sevdiklerinize sağlık, mutluluk, neşe, başarı, yeterince para, sevgi ve esenlik getirmesini dilerim.  Hayatı tutabilmek, sevgiyi kaçırmamak, keşke dememek yollu düşleriniz gerçek olsun. Yeni yılda tüm dargınlıklarınız bitsin; hoşgörü ikliminde var olunuz. Yeni yıl başta ulusumuz olmak üzere tüm insanlığa umut, bereket getirsin. Şeker gibi tatlı, ana gibi şefkatli, güzelliklere kanatlı bir yıl diliyorum...

Evet, yeni yıla girdik. 2019 yılında geleceğinizi oluşturacak her yeni gün bir önceki günden daha güzel, dileklerinize hem uygun hem de doygun; sizi mutlu, kutlu ve de umutlu edecek şekilde olsun!

Unutmayınız ki, sevgi ve amaç hayatın kaynağıdır. Sevgi bestesinin tınılarını yüreğinizde hissedeceğiniz, yeni ve kalıcı dostluklarınızın pekişeceği, gülücüklerinizin hiç bitmeyeceği yeni bir yılda amaçlarınızın bütünü gerçekleşsin.

Mutluluk bankasının sevgi şubesinde, 2019 numaralı hesabınıza, 365 gün daha yatırıldı. Sağlık, esenlik, esinlik içinde harcayınız. 2018 yılın acılarının, hatalarının üzerini bembeyaz karlar örtsün. Karların altından acılarınız, yanılgılarınız kardelen çiçeklerine, gelinciklere dönüşsün, ufkumuzu ve bahtımızı güzellikler kaplasın.

Kuşkusuz ki, yılbaşı veya yeni yıl bir yılın bitiminin ve yeni bir yıla başlangıcın kutlandığı kültürel bir olay.... İçerisinde Türkiye'nin de bulunduğu Gregoryen takviminin kullanıldığı ülkelerde yılın ilk günü.  Bir Hristiyan bayramı olan ve İsa'nın doğuşunu kutlayan Noel'le karıştırmamak gerekli. Ancak bazı ülkelerde Noel ve Yılbaşı tatilleri birleştiriliyor. Sanılanın aksine ağaç süsleme ve hediyeleşme gibi aktiviteler yılbaşında değil, Noel'de gerçekleştiriliyorlar.

Kaldı ki, ülkemizin en büyük Sümerolog'u Muazzez İlmiye Çığ, Hıristiyanların İsa'nın doğuşu olarak kutladığı Noel bayramının, çok eski Türklerin yeniden doğuş bayramı olduğunu anlatıyor.

Değerli bilim adamına göre, Türklerin, tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyor. Buna hayat ağacı diyorlar. Bu ağacı, motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde görebiliriz.

Türklerde güneş çok önemli... İnançlarına göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık'ta gece gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra gün geceyi yenerek zafer kazanıyor. İşte bu güneşin zaferini, yeniden doğuşu, Türkler büyük şenliklerle akçam ağacı altında kutluyorlar. Güneşin yeniden doğuşu, bir yeni doğum olarak algılanıyor. Bayramın adı : "NARDUGAN"  yani, (nar=güneş, - tugan, dugan=doğan) Doğan güneş. Güneşi geri verdi diye Tanrı Ülgen'e dualar ediyorlar. Duaları Tanrıya gitsin diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar, dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar Tanrıdan. Bu bayram için, evler temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın çevresinde şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar. Yaşlılar, büyük babalar, nineler ziyaret ediliyor, aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar. Yedikleri; yaş ve kuru meyveler, özel yemek ve şekerleme... Yine o zamanın inanışlarına göre; bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömür çoğalır, uğur gelirmiş. Akçam ağacı yalnız Orta Asya'da yetişiyormuş. Filistin'de bu ağacı bilmezlermiş. Bu yüzden bu olayın Türklerden Hıristiyanlara geçtiği ve bunu da Hunların Avrupa'ya gelişlerinden sonra onlardan görerek aldıkları söyleniyor.

Yani Hz. İsa'nın doğumu ile hiç ilgisi yok.

"Nardugan"ınız kutlu olsun.