Zaman zaman eski ama öönemli gördüğüm kitaplardan da tekrar söz ediyorum. Bugün tanitacağım kitap da öyle. Çünkü bu kitap Türkiye İzcilik Tarihi'nde büyük bir mihenk taşı... Türkiye İzciliği'nin kuruluş yıllarına da ışık tutmakta ve bizleri şu ana kadar fazla bilgi sahibi olmadığımız izcilik tarihi konusunda aydınlatmakta. Sanırım 2007 yılıydı. "Sakarya İzci Grubu"nun 95. kuruluş yıldönümünü kutlandı. Kutlamaların en anlamlı ve  kalıcı yanı oymağın 1918-1925 yıllarına ilişkin, anıları bir başka anlatımla öğrenci günlüğünü içeren "Altın Defter"inin "Mustafa Kemal'in Yakasındaki Rozet" adıyla yayınlanmasıydı.  
Bizde ilk izcilik uygulaması Galatasaray (Mekteb-i Sultani ) ve İstanbul Erkek Lisesi'nde (İstanbul Sultanisi) başladı.  15 Şubat 1912'de İstanbul Sultanisi'nde beden öğretmenliği yapan, Osmanlı Devleti'ne sığınmış, anneleri Hintli, babaları İngiliz olan Robenson kardeşlerin en büyüğü Ahmet Robenson, İstanbul Sultanisi İzciliğinin kurucusu olmuştu. Türklerde ilk izci ünite kampı, İstanbul Sultanisi Oymağı tarafından 1914'te Kilyos'a açıldı. O zamanki adıyla "Keşşaflık" olarak anılan izciliğin ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra, Birinci Dünya Savaşı çıktı. 
Dönemin İstanbul Erkek Lisesi son sınıfında bulunan kırkbir öğrenci gönüllü olarak askere yazıldı. Kısıtlı bir askeri eğitimden geçirildikten sonra 2. Tümen'e alındılar. Çanakkale Cephesi'ne gönderildiler. İstanbul Liseli öğrencilerin de içinde bulunduğu 2. Tümen, Kabatepe Kanlısırt Mevkii'nde 18 Mayıs'ı 19 Mayıs'a bağlayan gece yarısı saat 03.30'da taarruza geçti. Ancak kısa bir süre içinde tümenin tamamına yakını şehit düştü.  Günümüzde Saint Benoit Lisesi'nin bulunduğu Karaköy'deki binada bulunan İstanbul Erkek Lisesi'nin öğrencileri cepheye gidince, okulları hastane yapılmıştı. Binanın hastane olduğu anlaşılsın diye sarıya boyanmıştı. Ardından cepheden acı haberler gelmeye başlayınca,  okulun sarı renkleri siyahla çerçevelendi. 
Birinci Dünya Savaşı sona erip Ulusal Kurtuluş yılları başlayınca, İstanbul Liselilerin yolu yine cepheye düştü. Yine son sınıf öğrencilerinin bir bölümü Anadolu'ya geçerek Kurtuluş Savaşı'na katıldı.  Bu arada  Sakarya  savaşına   gönüllü  olarak katılan  izcilerin  tamamı bu  kez "Gazi"  olarak  geri  dönmüşlerdi. Bu  nedenle  izci  teşkilatının  adını  Atatürk "Sakarya İzci Oymağı" olarak değiştirmişti. Böylece, 95inci yaşını kutlayan "Sakarya Oymağı" adı cepheden doğmuş, İstanbul Lisesi ve Sarı Siyah renkleriyle  özdeşleşmişti.
Sakarya İzci Grubu'nun Mustafa Kemal ile ilk karşılaşmaları 1924 yılında Bursa'da olmuştu.  O yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına katılmak için Dumlupınar'a gitmeye hazırlanan Sakarya  Oymağı İzcileri, trende yer bulamamışlardı. Dumlupınar'a ulaşmak için yola koyulmuşlardı. Bursa'ya kadar gelen Sakarya İzcileri, burada yol giderlerini karşılamak için tiyatro gösterisi düzenlemişlerdi. Bursa'da bulunan Mustafa Kemal'i de oyunlarına davet etmişlerdi. Halkın arasında oyunu seyreden Yüce Atatürk, beğenmiş, yaveri aracılığıyla Sakarya İzcilerine 100 lira bağışta bulunmuştu. İzcilere,  Dumlupınar'a gelmiş kadar olduklarını, derslerini aksatmamaları için geri dönmelerini söylemiş. Sakarya İzcileri büyük önderin bu hediyesine karşılık yanlarındaki en değerli şeyi, armalarının işli olduğu okul rozetini Mustafa Kemal'in yakasına takmışlardı.  Büyük Önder'in beğenisini kazanmış bir İzci Oymağı olarak İstanbul'a dönmüşlerdi. 
İçinde bulunduğumuz 2007 yılında kuruluşunun 95. yılını kutlayan Sakarya İzci Grubu şimdiye kadar pek rastlanmayan büyük projeler yürütmekte.  Bir başka kalıcı etkinlik yukarıdaki bilgilere ulaştığım "Mustafa Kemal'in Yakasındaki Rozet" Altın Defter 1334-1341 (1918-1925)  adlı kitabın, değerli araştırmacı yazar M. Sabri Koz ve Enfel Doğan'ın kılı kırk yararak günümüz yazısına ve Türkçesi'ne çevirmeleri. 
Kitaba vücut veren günlük, 15 Mayıs 1918'de Heybeliada'da İstanbul Sultanisi (simdiki Istanbul Lisesi) öğrencilerinin Çarkçı Mektebiyle oynadıkları futbol karşılaşmasının değerlendirilmesiyle başlıyor. 
Daha sonra öğrenci-izci Samih Nafız Tansu, izcilerin Mustafa Kemal'i görmek için okuldan kaçarak Bursa'ya gitmelerini, para kazanmak için tiyatro oyunu sergilemelerini ve Mustafa Kemal'in de izlemeye gelmesini anlatıyor. Günlük aynı zamanda öğrenci gözüyle kurtuluş savaşı sonrası günlerin değerlendirmesini içeriyor.
Kitabın en önemli özelliklerinden biri hemen hemen bütün çalışmalarının lise mezunları tarafından yapılmış olması. Samih Nafiz Tansu'nun 1334-1341 (1918-1925) yıllarını kapsayan anıları, yalnızca bir izcinin anıları değil, aynı zamanda bir lise öğrencisi  gözüyle Mütareke ve Kurtuluş Savaşı yılları İstanbul'unun tarihî bir belge niteliğindeki görüntüsü. Bir anlamda, 95 yaşındaki Sakarya İzci Oymağı'nın modern Türkiye'nin oluşum tarihine tanıklık edişinin önemli belgeseli. 
Alman malı bir ajandaya yazılmış olan günlükler, eski yazı kurallarına uygun olarak, 28 Aralıktan başlanarak yazılmış.  Biraz büyük ve  güzel bir yazıyla yazılmış bilgi notlarıyla başlıyor.  İlk sayfada defterin armağan ediliş nedeni, futbol maçında okulu temsil eden takımdaki oyuncuların  adları ve mac sonucu yer almış. Defterin kimi sayfaları Osmanlıca orjinalleri ve karşılarında latin harflerine çevrilmiş şekilleriyle kitapta yer almış.  Hatıra defterinin, lise öğrencilerinin gözüyle Mütareke ve Kurtuluş günleri İstanbul'unu "izci gözüyle" anlatan, değerlendiren satırlarla dolu. Kurtuluş savaşının kazanılmasıyla yaşananların aynası konumunda. 
Bugün hiç birinin hayatta olmadığı, yirmili yıllar Sakarya Oymağı izcilerinin büyüklü küçüklü gezi ve kampları, türlü acı tatlı serüvenleri, öğrencilerin okul yönecileri ve oymak beyi ile bile paylaşmadıkları sırları, yer yer gençlik heyecanıyla  yapılmış ve yine o dürtü ve içtenlikle  düşülmüş notlar. Sakarya Oymağı'nın günlüğünü ilgiyle okumanız mümkün. 

MUSTAFA KEMAL'İN YAKASINDAKİ ROZET / HAZIRLAYANLAR. M. SABRİ KOZ-ENFEL DOĞAN / İSTANBUL ERKEK LİSELİLER  EĞİTİM VAKFI YAYINI / İSTANBUL / 2007