Son zamanlarda mülakatı çok sık duymaya başladık...
Devlet memurlarının alınmasında ve memurların görevde yükselmesinde mülakat mihenk taşı oldu... Hatta kamuya işçi alınırken bile mülakat yapılıyor...
Devlete liyakat ve kariyer sahibi kişilerin atanması, bir yönetici belirlenirken o işi en iyi yapacak olanın ve hak edenin seçilmesi esastır...
Bunun için mülakat yapılacaksa hiç kimsenin itirazı olamaz...
Ancak uygulamada yazılı sınavda başarılı olamayanların önünü açmak için kullanılan bir sistem oldu mülakat...
En ehil olanın seçilmesi şöyle dursun, neredeyse benim adamım seçilsin de ne olursa olsun denilecek noktaya geldik...
Mülakatta yapılan usulsüzlükler sık sık haber konusu oluyor. Tek tek saymaya kalksak ciltler dolusu kitap yazılabilir...
Öncelikle sağlıklı yürümediği herkes tarafından kabul edilen mülakat sisteminden artık vazgeçilmeli...
Nitekim memur sendikalarının talepleri de bu yönde...

Türk Kamu Sen İstanbul Şube Başkanları, mülakat başta olmak üzere memurlarla ilgili taleplerini yazılı bir açıklama ile duyurdu... Türk Kamu Sen İstanbul İl Başkanı Remzi Özmen tarafından yapılan açıklamada memurların talepleri özetle şöyle:
* 3600 ek gösterge bir an önce diğer kamu çalışanlarını da kapsayacak şekilde çıkartılsın.
* Kamuda her türlü görevde yükselme ve işe almalarda mülakat kaldırılsın. ÖSYM gibi güvenilir kuruluşlar marifetiyle yapılacak sınavlar esas alınsın.
* Kamuda dernek, vakıf, cemaat, kişi ve zümrelerin etkinliği yerine liyakate, adalete dayalı bir görevde yükselme anlayışı oluşturulsun.
* Devlet işleri devlet memuru olmayanlara havale edilmesin.
* Sözleşmeli personel yerine kadrolu memur alınsın, mevcut sözleşmeliler bir an önce kadrolu yapılsın.
* Kamuda çalışanlara yönelik saldırılara karşı caydırıcı önlemler alınsın, mevcut cezalar arttırılsın.
* Üniversitelerimizin bağımsız birer ilim yuvası olması için Rektör ve Rektör yardımcılarının atanmasında daha demokratik bir yol izlenilsin.
* Andımızın okullarda okutulmasıyla ilgili yeniden bir düzenlenme yapılsın.
* Görevde yükselmeler hakkaniyet ölçüsünde yapılsın, her türlü görevlendirmeye son verilsin.
* Memurun enflasyona ezdirilmemesi için aylık enflasyon artışlarının derhal maaşlara aktarılması ile ilgili çalışma yapılsın.

*****
Sultan'dan beslenenler

İspanya topraklarında kurulmuş ve yaklaşık 800 yıl hüküm sürmüş Endülüs Emevi Sultanlığı üzerine İspanyollar Fransızlarla birleşip yola çıktığında sultanlıkta derin bir uyku hali vardı.
Sultan; saz ve müzik eşliğinde, saltanat gemisi ile gezmeyi kendine adet edinmişti.
Sultanın Genç Veziri; olanları görüyor ancak "Eğer şimdi hakikatleri Sultan'a söylersem görevimden olurum" diye hesap yapıyordu. Uzun süre Sultan'a vezirlik yapma hayalindeydi.
Sultan'ın Ordularının Başkomutanı; olanları görüyordu. O da "Eğer şimdi hakikatleri Sultan'a söylersem görevimden olurum" diye korkuyordu. O da orduya akrabalarını doldurmakla meşguldü.
Maliye Bakanı da; kötü gidişatın farkındaydı. O da koltuğunu korumak için hakikatleri Sultan'a söylemiyordu. Maliye Bakanı da, şehrin en güzel yerlerini kapatarak hanlar kervansaraylar yaptırmakla uğraşıyordu.
Sultanlıkta Şam'daki halifenin bir temsilcisi vardı. Halife'nin temsilcisi; temsilciliğin masraflarını Sultan karşıladığı için sesini çıkarmıyor, sadece Şam'dan gelen yazıları tebliğ etmekle yetiniyordu.
İspanyollar böylesine bir büyük gaflet içinde yüzen Sultanlığı ilk hamlede ele geçirdi, şehri yağmaladı. Namazlar kılınan şehrin en güzel tepesinde kendilerine içki alemi yaptılar. Sultanı rencide etmek için kadınlar pazarına götürüp üç kuruşa sattılar.
İspanyol Kralı şehrin niçin bu kadar kolay düştüğünü merak eder. Zindanda yaşlı bir adam bulurlar, yaşına hürmeten ona sorarlar. Yaşlı adam; Sultan, Sultanın Genç Veziri, Sultanın Ordularının Başkomutanı, Sultanın Maliye Bakanı, Halife'nin temsilcisi başta olmak üzere yöneticilerin hallerini anlatır... 
İspanyol Kralı, "Peki bu adamları hiç mi uyaran olmadı?" diye sorunca yaşlı adam şu tarihi cevabı verir:
- Yapılan yanlışları görenlerin hepsi Sultan'dan besleniyorlardı. Sistemden beslenenler sistemi düzeltemez ve değiştiremez. Böylece devlet çürür gider.
  ***

TEBESSÜM

Yengesi

Temel, ormanda ağaç kesiyordu. Yürüyüş yapan çevreciler, Temel'i ağaç keserken görünce bir güzel dövmüşler...
Temel, üstü başı perişan halde köye dönerken Dursun'a rastlar. Dursun:
- Temel bu ne hal böyle? 
- Ormanda ağaç kesiyordum. Birden kalabalık bir grup Doğan'ın yengesini bozmuşum diye beni dövdü. Ben ne Doğan'ı tanırım, ne de yengesini...
*****
GÜNÜN SÖZÜ
Eşeği mektep müdürü yaparsan, dershaneyi ahıra çevirmesine laf edemezsin.
Cenap Şahabettin