İnsanı diğer insanlardan ayıran en önemli özelliği karakteri, kişiliği ve olaylara karşı duruşudur.
Fiziki özellikleri detaydır.
İnsanın hamurunda milli benlik yoksa yetişme tarzı ve kültürü ile milli hamurla yoğrulmamışsa, sonradan öğrenilmesi çok mümkün olmuyor.
Milli duyguları olmayan, milli benliğin manasını bilmeyen kişilerin, milli olması ve milli duruş sergilemesi beklenemez.
Milli olabilmek moda değildir, satın alınabilen bir şey de değildir.
Milli olabilmek bir duruştur, karakterdir...
Soros'un, AB'nin veya şunun bunun fonlarıyla beslenenlerin, şu veya bu ülkenin çıkarı için cebelleşenlerin mili bir çizgiye gelebilmesi mümkün değildir.
Milli olmak, milliyetçilik bir gömlek değildir, millilik bedendir, ruhtur, özdedir.
Milli olmayı bir gömlek görürseniz, her akşam gömleğinizi çıkarır, sabah kalktığınızda size uzatılan gömleği giyersiniz. 
Kim gömlek uzatmışsa onun millisi olursunuz...
Ama asla yerli olamazsınız, Türk milliyetçisi olamazsınız...
Sürekli gömlek değiştirenler, zaman zaman milli gömleği de giyerler...
Ama milli gömlek onlara bol gelir, sırıtır üzerlerinde...
Hiçbir şekilde yerli olmadıkları için milliliği de hizmet ettikleri abilerine göre yaşarlar...
Kuru fasulye dururken adını bile söyleyemedikleri yemeğe merak sararlar...
Baklavamız dururken garip tatlıların milli olduğunu anlatırlar...
Her şekilde sahtecilik akar, çünkü milli ruh damarlarında yoktur.
Milliliğe toptan karşıdırlar, sadece efendileri emrettiği için milli görünürler.
Milli karakterden yoksun, gömlekle milli olduğunu sananlara çok dikkat etmeli...
Sonra milli olan her şeyimizi alırlar...
*****

Azrail arabaya binerse...

Adamın biri arabasıyla giderken yolda bir yolcu alır. Adam arka tarafa biner. Şoför:
- Hemşerim kimsin, nereye gidersin?
Adam şoföre bakar:
- Ben Azrailim, canını almaya geldim.
Şoför alaycı bir tavırla;
- Sen mi Azrailsin? Senin gibi Azrail olur mu hiç? 
Yolcu sakin bir tavırla;
- Sen daha önce Azrail gördün mü de tarif ediyorsun. İnanmadın bana öyle mi?
Şoför:
- İnanmadım tabii...
Yolcu:
- O zaman 200 metre ileride bir adam daha alacaksın...
Gerçekten de adamın dediği gibi, şoför 200 metre ilerde bir yolcu daha alır. Yolcu ön tarafa oturur. Olaylar bundan sonra daha da ilginçleşir. Şoför, yanındakine:
- Sen kimsin? Nereye gidersin?
Öndeki yolcu:
- Ağabey, beni merkezde bir yerde indirirsen çok sevinirim.
Şoför:
- Şu arkadaki adam, bana Azrailim diyor, Görüyor musun şu herifi hem iyilik ediyoruz, hem de dalga geçiyor...
Öndeki yolcu arkaya bakar ve şaşırarak;
- Ağabey, arkada kimse yok ki.
Şoför hışımla arkaya bakar;
- Kör müsün be adam arkada oturuyor ya...
Öndeki arkaya bir daha bakar;
- Ağabey, senin kafan iyi mi, yoksa dalga mı, geçiyorsun?
Bu sefer arkadaki söze girer ve şoföre;
- Gördün mü? Öndeki beni ne duyabilir, ne de görebilir, der.
Şoförün bir anda dizlerinin bağı çözülür, beti benzi atar.
Arkadaki şoföre:
- Haydi, arabayı kenara çek, 2 rekat namaz kıl canını alacağım, der.
Şoför ağlamaklı çaresiz bir şekilde arabayı kenara çeker ve namaz kılmak için iner arabadan...
Sonra ne mi olur?
Tabi ki adamlar arabayı aldıkları gibi kaçarlar...

 ***
TEBESSÜM

Adımı bilir

Temel trafik kazası geçirir ve durumu çok ağırdır. 
- Eşinizin adını adresini verin, haber verelim, demişler. 
Temel:
- O benim adımı bilir, isim vermeme gerek yok.

*****
GÜNÜN SÖZÜ
Aradığını bilmeyen, bulduğunu anlayamaz.
Cladue Bernard