Tekirdağ Çorlu'da sınıfta ders anlatmaya çalışan öğretmenin başına gelenleri hepimiz gördük...

Sosyal medyada yayınlanan, televizyonlarda da haber olan görüntülerde; öğrenci öğretmenin ders anlatmasını engelliyor, kıyafetiyle dalga geçiyor, garip seslerle dersi sabote ediyor, daha da ileri giderek öğretmeni kucaklayıp havaya kaldırmaya çalışıyor...

Öğretmen ise çaresiz sükûnetini korumaya çalışıyor...

Aslında görüntülerdeki öğretmenin çaresizliği değil, Türk eğitim sisteminin getirildiği utanç tablosudur.

Öğretmene değer vermeyen, hatta öğretmeni aşağılayan, öğretmeni paragöz gören bir zihniyetin eğitim sistemimizi getirdiği noktadır...

Öğretmene performans sistemi getiriliyor. Düşünün, bu öğrenciler ve bu öğrencilerin velileri öğretmene not verecek...

Bu eğitim sisteminde, öğrencilerden daha disiplinli ve saygılı olmasını beklemek hayaldir...

Öğrencilere hiçbir yaptırım yok. Sosyal medyada öğretmenleri aleyhinde her türlü hakareti, tehdidi yapıyor, karşılığında hiçbir disiplin cezası yok... 

Ders çalışmazlar, okulda her türlü disiplinsizliği, saygısızlığı yaparlar disiplin süreci işlemez...

Bütün dersleri zayıf olsa bile sınıfı geçiyorlar. Öğrenci hiçbir şekilde sınıfta bırakılamıyor...

Öğrenciler okulda kral olmuş, öğretmenler ise maskara haline getirilmek isteniyor.

Bütün bunların yetmez gibi liyakatsiz, tecrübesiz idareciler iş başına getirilince...

Öğrenciler okulda istedikleri gibi at koşturur oldu... Bütün bu disiplinsizliklere dur demesi gereken, müdürler, müdür yardımcıları ve ilçe milli eğitim müdürleri olanları görmezden geliyor...

İşini yapmaya kalkan yöneticilerin ve öğretmenlerin başına gelmedik olay kalmıyor... Kimisi, İzmir'de olduğu gibi bedelini canıyla ödüyor...

Öğretmenler ve öğrenciler ise sürekli şikâyet tehdidi altında görev yapıyor. 

Milli Eğitim Bakanlığı 147 diye bir şikâyet hattı açmış, canı sıkılan öğretmenleri şikâyet ediyor. 147 hattına şikâyet edilen her öğretmen soruşturma geçiriyor.

Öğrenci her şeyi yapıyor, hiçbir disiplin yaptırımı yok, öğretmen ise hiçbir suçu olmasa bile şikâyet ediliyor...

Bu şartlarda okullarda disiplini sağlamak ve eğitim vermek nasıl mümkün olabilir?

Milli eğitimde öncelikle liyakatli, işin ehli insanlar göreve getirilmeli...

Disiplin mekanizması adil bir şekilde işletilmeli...

Disiplinsiz öğrenci de, öğretmen de yönetici de adil şekilde yargılanıp cezalandırılmalı... Öğretmenlere iftira atanlar da bunun bedelini ödemeli...

Sınıf geçme sistemi değiştirilmeli, çalışmayan öğrenci sınıfta bırakılmalı ve gerekirse okuldan bile uzaklaştırılmalı...

Bu sistem devam ederse, bunun bedelini bütün çocuklar ödeyecek...
 
****

25 kuruşa olmaz

Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk birkaç haftasını huzur içinde geçirir. Sonra okullar açılır.

Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu bağırıp çağırarak tekmelerler...

Bu çekilmez gürültü her gün devam eder. Yaşlı adam bir önlem almaya karar verir.

Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur. Yaşlı adam çocuklara, "Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 lira vereceğim" der.

Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der; "Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı, bundan böyle size sadece 50 kuruş verebilirim."
Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine de gürültüye devam ederler. Aradan birkaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar çocukları.

"Bakın" der, "Henüz maaşımı alamadım bu yüzden size günde ancak 25 kuruş verebilirim, tamam mı?"

"İmkânsız bayım" der çocuklardan biri; "Günde 25 kuruş için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz."

***

TEBESSÜM

Erimez

Kimya dersinde öğretmen, elindeki metal parayı gösterdi:

- Şimdi bu parayı asidin içine batırıyorum. Ne dersiniz eriyecek mi?

Nuri parmak kaldırıp cevapladı:

- Erimez, öğretmenim.

- Neden erimez?

- Eriyecek olsa asidin içine atmazdınız...

****

GÜNÜN SÖZÜ

Eğitim, ekmek ve sudan sonra, halkın en zorunlu ihtiyacıdır.

Dante Alighieri