Aradan tam yirmi yıl geçmiş. İster tekil, ister çoğul olarak uygulayın. Yanlış bir yol tutmuş kimi insanlar vardır ki, onlara ne kadar çok öğüt verirsen ver, tuttukları yanlış yoldan çevirmek amaçlı olan bu öğütler bir faydasızdır. Ama sürdürdüğü yanlış yolda başına gelen bir felaket, onu doğru yola getirmekte daha etkili olur.

Evet Marmara felaketinin üzerinden 20 yıl geçti. Benzer bir felakette aynı acıları yaşamamak için kaç arpa boyu yol aldık. Almadık değil, aldık ama, bu konuyu bile ranta çevirdik. Sözden öze giremedik.

Günlerden beri yeni bir deprem felaketinde, olabilecekleri dinleyip duruyoruz.  Aslında 17 Ağustos 1999 felaketi ilk değildi. Yüzyıllardan beri tekrarlanan felaketlerden ders alınsaydı, daha az zarar ve kayıpla geçiştirebilirdik.

Günümüz şairlerinden İzzettin Dönmez bir şiirinde şu dörtlüğe yer veriyor:

Kararmış kalplere, ışık dolacak,

Zehirli mantarlar, hepsi solacak,

Beklenenden, büyük deprem olacak;

Daha kırılmamış, fayım var benim!

Hrant-Topakian'ın araştırmalarından yararlanarak tarihe 1310 Zelzelesi olarak geçen depremden notlar aktaracağım:

17 Ağustos 1999 Marmara depremi, özellikleri itibariyle İstanbulluları çok korkutan ve günlerce sokaklarda kalmalarına neden olan 1894 depremine benzetildi. Depremin birinci derecede etkilediği alanlar Marmara depreminin etkilediği alanlarla benzerlik gösterdi. Tarihî kaynaklarda "büyük hareket-i arz" diye adlandırılan bu deprem, Rumi 1310 yılına rastladığından, İstanbul halkı arasında "1310 zelzelesi" diye de anılmıştı.

 10 Temmuz 1894 depremi, 17 Ağustos 1999 depremi gibi,  İstanbul merkezinin yanı sıra Adapazarı, İzmit, Gebze, Kartal, Adalar, Üsküdar, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Çatalca, Marmara Denizi'nin bir kısmı, Bozburun, Yalova, Karamürsel ve Sapanca'yı  etkilendi. Dönemin padişahı İkinci Abdülhamid, zarara uğrayan ve ihtiyacı olan halka yardım yapılmasını istedi; yaralıların belediye hastanesinde tedavi edilmesini sağladı. Depremin olduğu gün hemen hasar tespitine başlandı. Ayasofya Camii'nin tamiri için 544 bin kuruşluk bir ödenek ayrıldı. Depremin yarattığı korku nedeniyle halk günlerce evlerine girmedi, memurlar da işlerine gitmedi. Sultan 11 Temmuz'da bütün memurların iş yerlerine gitmelerini emretti. Buna rağmen memurların binalara girmemesi üzerine bakanlık bahçelerine barakalar inşa edildi.

Depremzedelere yardım kampanyası düzenlenmesi de bu arada gündeme geldi. Gene İkinci Abdülhamid, 16 Temmuz 1894 tarihli iradesinde depremden zarar görenler için kendi adına 1000 lira bağışladığını, şehzade ve kadın sultanlarının ise 500'er lira ile kampanyaya katıldıklarını belirtti. Bu arada yabancı ülkeler de yardım kampanyaları düzenledi.

O tarihte İstanbul'da bulunan ve Kumbari Efendi'nin yöneticisi olduğu tek rasathanenin sismik ölçümler yapabilecek araçları yoktu. Bu deprem sonrasında İkinci Abdülhamid, biri Yıldız Sarayı bahçesine, diğeri İstanbul Rasathanesi'ne konulmak üzere son sistem iki sismograf alınmasına karar verdi.

Deprem çok şiddetli olmasına rağmen merkezi Marmara'da olduğu için İstanbul'daki binalarda çok büyük bir tahribata yol açmadı. Tahminlere göre bu depremde 280 kişi öldü, 298 kişi de yaralandı. 10 Temmuz depreminde yıkılan yerlerden biri, hiç beklenmedik şekilde Kapalıçarşı oldu. Yapılan araştırmada Kapalıçarşı esnafının dükkânlarını genişletmek amacıyla duvarları tıraşlayarak incelttikleri ve bu incelen kemerlerin depremin sarsıntısına dayanamadığı anlaşıldı.

1894 yılının 10 Temmuz tarihinde meydana gelen bu deprem, kayıtlara göre, öğle sularında 12:20'de ya da 12:25'te, müezzinlerin ezan okuduğu bir sırada, önce hafif bir sarsıntı ile kendisini hissettirdi. Güneybatıdan kuzeydoğuya ve aşağıdan yukarıya olmak üzere bunu daha şiddetli sarsıntılar izledi. İstanbul halkı dehşet içinde sokaklara döküldü, "Allah Allah" nidaları her tarafta duyulmaya başladı. Deprem Marmara Denizi'nde de şiddetli dalgalarla kendini duyurdu. Denizdekiler mavnalardan, balıkçı teknelerinden, Şirket-i Hayriye vapurlarından kente baktıklarında, çöken binalardan yükselen toz bulutlarını gördü.... (http://serbestiyet.com/yazarlar/hrant-topakian/son-siddetli-stanbul-depremi-749393)