Hangi siyasi uzman, sosyolog vs. ne yorum yaparsa yapsın Türkiye'nin asıl gerçeğini anlatamıyor. Fotoğrafın bir tarafları eksik kalıyor hep. "Aman o alana hiç girmeyeyim" çekingenliği, "linç kampanyası" korkusu ve hitap ettiği pazarda kendisini dezavantajlı hale getirmeme kaygısı diyelim buna.

Seçimlerin sonucu resmi olmasa da net bir şekilde ortada. Herkes istediği yerinden tutup farklı tahliller yapabilir. Bugün Türk siyasetinde sorun varsa eğer -ki var- bunun en büyük kaynağı ve süregelmesinin motivasyonu Cumhuriyet Halk Partisi'nin durumu. "Yeni Türkiye" söylemiyle CHP'yi tarihin tozlu raflarına gömmek isteyenler olabilir. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu partisi olarak CHP'ye siyaset arenasında daima yer olmalı. Hatta öyle bir yer olmalı ki, ülkeye yönetmeye aday bir "kurucu değerleri taşıyan" parti, iktidarları da disipline eder ve her türlü hoyratlıktan uzak tutar. 
CHP, uzun yıllardır iktidar adayı değil, ana muhalefet partisi olarak kalmayı başarı sayan ve içerisinde devasa sorunlar biriktiren bir parti. Hem yapısal sorunları var, hem "istikamet" ve kadro...

* * *

Meslek hayatım boyunca hiç kişileri kafama takmadan, olaylar üzerine odaklanarak oluşturdum düşüncelerimi. Bir ilki gerçekleştireceğim ve bu sefer Eleanor Roosevelt'in "küçük beyinliler" diye tarif ettiklerinden olmayı göze alarak kişileri alacağım yazının öznesine.
En baş sıraya da elbette Mahmut Tanal'ı koyacağım. Kendisinin ne olduğuna bakmadan, Türkiye'nin yüzde kaçına hitap ettiğini görmezden gelerek bu millete "müstehaksınız" deme ucuzluğuna imza attı Mahmut Tanal.
Sosyal medyada döktü içini ve gerçek kimliğini. Okuyalım:

"1- Bugün fındık fiyatlarına ağlayan Giresun, Ordu'nun %65 oy veriyorsa, turizmin bitmesinden yakınan Antalya %43 oy veriyorsa, Suriyelilerden illallah eden Urfa, Antep, Kilis %51 oy veriyorsa, burda bir sorun var.....

2- Turizmin bitmesinden yakınan Antalya %43 oy veriyorsa, Suriyelilerden illallah eden Şanlıurfa, G.Antep ve Kilis %51 oy veriyorsa, şeker fabrikaları satıldığı için sitem eden Çorum, Yozgat ve Kırşehir açık ara birinci çıkartıyorsa Millete müstahaktır.
"İstanbul 3 köprünün garantili geçiş ücreti Şanlıurfalılarda ödüyor. Çoğu İstanbul'a hiç gelmemiş, Köprüyü kullanmıyor. Ancak köprü nedeniyle AKP en fazla oy veren il oluyor..."

"Her türlü olumsuzluğa rağmen bize değil de iktidar partisine destek veren bu millet her türlü musibeti hakediyor" demek istiyor Mahmut Tanal. 

* * * 

Orada dur bakalım Mahmut efendi. Bu millete, sen bile müstehak değilsin. Seni bugüne kadar dünyamızın "ayrık otu" veya "çalı dikeni" gibi görse de, "bu millet" dediğin yıllardır sırtında taşıyor. 

Asıl sorman gereken, "Bugün fındık fiyatına ağlayan Giresun ve Ordu'ya biz neden ulaşamadık, kendimizi anlatamadık" olmalıydı. Hele hele "müstehaktır" densizliğini telafuz edeceğine "Şeker fabrikalarının satıldığı için sitem eden Çorum, Yozgat ve Kırşehir'e biz neden kendimizi anlatamadık. Bu halk, şeker fabrikalarının satışına neden sandıkta tepki vermedi" diye sormalıydın. 

O şeker fabrikalarının, "kamu" arpalığına dönüşüp dönüşmediğini sorgulayıp, halkın buna tepkisi olup olmadığını biliyor musun? O şeker fabrikalarının idareci ve idarecileri tarafından kayırılan bir "zümre"nin, o şehirlerin halkının gözünde nasıl bir yeri olup olmadığını araştırdın mı? "Ben pancarımı satmaya bakarım" diyorsa eğer o şehirlerin çiftçisi, fabrikaların satışı gündeme gelince kendisini hatırlayan siyasetçiye neden kulak kabartsın ki!..
* * *
Başaramadınız Mahmut efendi. Yüzünüze gözünüze bulaştırdınız. Bu milleti hiç ama hiç bir zaman anlamadınız. Bunu da son çıkışınla belli ettin ve bardağı taşıran son damla oldu bu.
Sen ki; sonradan "kahraman ordumuza kurulan kumpas" olan o meşhur Ergenekon, Balyoz davalarına sahte delil üretenlerle omuz omuza vermekte hiç bir sakınca görmedin. Sen ki; Ergenekon'un kasası ilan edilen Kuddusi Okkır'ın, onuruna yediremediği suçlamalar nedeniyle intihar eden Yarbay Ali Tatar'ın katilleriyle "sözde demokrasi" meydanları kurmaya kalktın.
Sen ki; CHP'yi, Cumhuriyetçileri, Atatürk'ü sevenleri "deccal sevici" sayan, FETÖ elebaşının Vatikan ziyaretinde bulunan A takımının önemli ismi İlhan İşbilen'le Çağlayan Adliyesi'nde "sözde demokrasi" havarisi oldun.
Okuyucusundan tek bir oy alamayacağını bile bile, sadece bir yerlere "karşı" gözükmek için, "Mezardan ölüleri de kaldırıp oy kullandırın" diyerek Türkiye'nin hukuk sistemini ele geçiren, "vesayetten kurtulma" bahanesiyle devletin tüm kurumlarını hallaç pamuğu gibi savurup yerine "bizim oğlan"ları dolduran yapıyla derin işbirliği yaptın. 

Bu millette ve özellikle CHP'yi karşılıksız seven, fedakârlık yapan sokaktaki emekçilerine o zaman da ihanet ettin sen. Hukuk katilleriyle sözde hukuğu savundun, ülkeye operasyon çekenlerle, Cumhuriyet değerleriyle savaşanlarla omuz omuza oldun. 

Bu millete sen müstehak değilken, başka hiç bir şey müstehak değildir. Özür dile...