Yıllar önceydi... Bir işyeri, uzun zaman kirasını ödemeyince mal sahibi tahliye davası açtı.

Mahkeme işyerinin tahliyesine karar verdi. Karar kesinleşince icra yoluyla tahliye süreci başladı...

İşyerinden makinelerin çıkarılması zor ve uzmanlık gerektirdiği için icradan önceden gün alındı, araçlar ayarlandı... Tahliye için her şey hazır...

Ertesi sabah tahliye işlemleri başlayacak...

Mal sahibinin yeğeni akşam arar... "Tahliyeyi erteledik" der... Birkaç yıl süren mahkeme, icra işleri, bir sürü masraf ve daha da önemlisi birkaç yıl ödenmeyen kiralar var...

"Niye tahliye ertelendi?" diye sorunca...

 "Kiracı akşam eşini de alıp amcamın evine gitti... Ne olur biraz süre verin, dedi... Amcam da kabul etti..." dedi.

"Sebep bu mu?" deyince...

Cevap manidardır; "Bizde adet böyledir, hanımıyla gelip aman dileyene hayır denmez, isteği kabul edilir..."

Birkaç gündür hamile kadının bulunduğu, arabanın önünü keserek, dikiz aynasını kıran, tekmeleyen, camları kırmaya çalışan, aracın tamponunda tepinen magandaları konuşuyoruz.

Nereden nereye geldiğimizin anlaşılması için bu olayı anlattım...

Kadını yanında olan erkeğe, yanındaki kadına saygıdan, hak etse bile söz söylenmez, rencide edilmez... Bir toplumda kadın varsa, argo söz bile kullanılmaz...

Eğer erkekler argo konuşacaklarsa kadınlardan ayrı bir yere çekilir...

Türk toplumunda kadın her şeyden önemlidir,  değerlidir...

Anadolu'da kullanılan tabirle söylersek, kadın namustur...

Bu noktaya nasıl geldik, diye sorarsanız...

Sebebi çok basit...

Ülkemizde, magandacılığın, serseriliğin, sokak kabadayılığının, trafikte terör estirmenin, trafiği tehlikeye atmanın cezası yok... Var da yok diyorum, çünkü maalesef uygulanmıyor...

Bu kişiler, "Biz bir şey yapmadık, ne oluyoruz ki" edasıyla açıklama yaptı...

Polis aramadı, sormadı...

Biz geliriz, ifademizi veririz havasına girdiler...

Nitekim gittiler, karakolda kapıda karşılandılar...

Eğer kamuoyunda bu kadar gündem olmasa, bu kadar tepki toplamasa yine kapıda uğurlanarak karakoldan ayrılırlardı... Belki karakola bile çağrılmayacaklardı...

Zaten onlar da bunun böyle olacağını düşündükleri için bu kadar pervasız hareket ettiler...

Magandalardan bunalan toplum, "Buna da mı ses çıkarmayacaksınız?" diye isyan edince iş tersine döndü...

Yoksa hamile kadın yaşadığı korkuyla baş başa kalacaktı...

Sözün özü, hak eden cezasını bulursa trafik magandasını da, sokak serserisini de, kadına şiddeti de konuşmak zorunda kalmayız...

*****

Dünyanın en zengin insanı açlıktan öldü!

Lübnan'ın en zengin adamı Eymen Bistani...

Beyrut'u en iyi noktadan gören bir tepede kendisine görkemli bir mezar yaptırdı. Oraya gömülmeyi vasiyet etti.

İlahi kader farklı tecelli etti, özel uçağı denize düştü.

Günlerce aylarca süren aramalar sonunda uçağı bulundu ama cesedine ulaşılamadı...

Şimdi mezarı bile yok...

 Lord Teshlid İngiltere'nin en zengin adamlarındandı... Zaman zaman devlete bile borç veriyordu.

Milyon dolarlık malikânesinde büyük ve korunaklı bir odayı servet kasası olarak kullanıyordu. Bir gün korunaklı hazinesine girdi ve yanlışlıkla kapıyı üstüne kapattı.

Oda çok özel inşa edildiği için, ne kadar bağırıp çağırdıysa, yardım istediyse de sesini kimseye duyuramadı.

Zaman zaman eve gelmediği için, evdekiler arama ihtiyacı hissetmedi.

Günler sonra cesedi bulunan Lord, bir şekilde parmağını kesmiş ve kanıyla şu cümleyi yazmıştı:

"Dünyanın en zengin insanı, açlıktan ve susuzluktan ölüyor!"

Dünya hayatında mal ve servetin her şeyi çözdüğünü sananlara duyurulur...

***

TEBESSÜM

Vicdanın sesi

Temel, bir suçtan dolayı mahkemeye düşer... Hâkim, Temel'i ve şahitleri dinledikten sonra Temel'e sorar:

- Sen hiç vicdanının sesini dinlemedin mi?

Temel gayet mahcup:

- Vallahi Hâkim bey, söylediğinizin hangi kanalda, saat kaçta yayınlandığından haberim yoktu...

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür.

Tolstoy