Lozan Antlaşmasının yıldönümünde yine aynı terane tekrarlandı...

Lozan'ın hezimet olduğu, gizli sözler verildiği, gizli maddeler bulunduğu tekrarlanıp duruldu...

Tarihi bilmeden, tarihi gerçekleri öğrenmeden, sadece kin ve nefretle hayali bir tarih oluşturmaya çalışıyorlar...

Dertleri Lozan'da sonuca bağlanamayan konular değildir...

Dertleri sadece ve sadece Türkiye Cumhuriyeti'dir...

Biri çıkmış televizyona; Lozan'da dini tahrip etmek ve ahlaki değerleri bozmak için Türk tarafının bazı sözler verdiğini anlatıyor. İddiasına göre bu bilgiyi İngiliz parlamento tutanaklarından verdiğini söylüyor...

Nasılsa parlamento tutanaklarını bilen yok, okuyan yok. Salla gitsin...

Faraza tutanaklarda bu sözler olsa bile, İngiliz parlamenterin kendi başarısızlıklarını örtbas etmek için yalan söylemediği ne malum?

Her yanıyla tutarsız sözler... Barış görüşmelerinin yapıldığı masada, niye bu sözler verilsin?

Daha da önemlisi uluslararası antlaşmalar yazılı yapılır. Sözlü veya kişilerin verdiği sözlerle antlaşmanın yapıldığı nerede görülmüş...

Lozan'ın büyük başarı olduğunu onlar da biliyorlar... Ama hazmedemiyorlar...

Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı hain Ali Kemal'in torunu Boris Johnson, İngiltere Başbakanı olunca nasıl da sevindiler...

Hain Ali Kemal'e olan sevgilerini torununa gösteriyorlar...

Tabii ki Ali Kemal'in suçunu torununa yüklemek vicdanı değildir. Sözlerinden açıklamalarından anlaşılan o ki, torun da Ali Kemal'i çok aratmayacak...

Lozan'ı eleştirenler Osmanlı'nın Fatih Sultan Mehmet ile Kanuni Sultan Süleyman dönemini baz alarak değerlendiriyor... Osmanlı'nın yerle bir olduğunu, Anadolu'nun bile neredeyse tamamının işgal altında bulunduğunu unutuyorlar...

Şimdi Lozan'ı eleştirip Osmanlı'yı göklere çıkaranlarla yanı kafada olanların milli mücadele döneminde işgalcilere destek verdiğini herkes biliyor...

"Keşke Yunan kazansaydı, İngilizler kazansa daha iyi olurdu" diyenlerin Lozan'daki Türk zaferini hazmedememeleri doğaldır...

Emin olun ki, Türkler kaybetseydi Lozan'ı zafer göreceklerdi...

Gerçek şudur ki, Türk'ün bağımsızlığını hazmedemiyorlar...

 *****

Ali Kemal'in oğlu

Ali Kemal.

Gazeteciydi, Osmanlı devletinde bakanlık yaptı.

İngiliz hayranı, milli mücadele düşmanıydı... Mustafa Kemal'den nefret ediyordu, milletin başına bela olarak görüyordu, "Onunla tokalaşmak, eşkıyaya el uzatmaktır" diyecek kadar hainlik yapıyordu...

Hızını alamıyor, milli mücadele kahramanları için, "Mustafa Kemaller faydalı hiçbir işe yaramazlar, hamdolsun sayıları azdır, hastalanmış uzuv gibi kesip atmalı! Bu millici mahlûklar yılan gibi başları ezilmek ister, düşmanlar onlardan bin kere iyidir" diyordu.

Ali Kemal, çocuklarını İngiltere'de bırakıp İstanbul'a döndüğünde, ikinci evliliğini yapmıştı. Kendisi 44 yaşındayken, Tophane müşiri Zeki Paşa'nın 18 yaşındaki kızı Sabiha'yla evlenmişti, bir oğlu daha olmuştu.

Ali Kemal öldürülünce, Sabiha oğluyla birlikte İsviçre'ye gitti. Oğlu hukuk tahsili yaptı, üniversiteyi bitirince "memlekete döneceğim" diye tutturdu. Aile büyükleri itiraz etti, "seni yaşatmazlar orada" diye dil döktüler ama nafile... Bindi trene, Ankara'ya geldi. İngilizce, Almanca, Fransızca bilen, donanımlı bir gençti. Dışişleri Bakanlığının memuriyet sınavına girdi. Kazandı.

Cumhurbaşkanı, İsmet İnönü'ydü. Dışişleri sınavını kazananların dosyalarını getirdiler, masasına bıraktılar. Birinin üzerinde "menfi" notunu gördü. "İşe alınması muvafık değildir" yazıyordu. Açtı dosyayı, okudu. Kırmızı kalemle belirtilmişti, Ali Kemal'in oğluydu.

Menfinin üstünü çizdi, müspet yazdı; "muvafık değildir"in üstünü çizdi, muvafakat ediyorum yazdı, imzaladı. "Devlete kin yakışmaz, biz bu Cumhuriyeti kanla kurduk ama insanla büyüteceğiz" dedi. Dosyayı uzatırken de ekledi; "Ben bunu Gazi'den öğrendim."

Ali Kemal'in oğlu Zeki Kuneralp idi... Paris, Bern, Londra, Madrid büyükelçimiz oldu. Dışişleri Bakanlığı müsteşarımız oldu. Ali Kemal, Amerikan kışkırtmasıyla Doğu'daki şehirlerimizi altın karşılığında Ermenilere satmamızı öneriyordu... Kadere bakın ki, oğlu Madrid'de terör örgütü Asala'nın saldırısına uğradı, makam otomobiline ateş açıldı, Zeki Kuneralp otomobilde değildi, eşi Necla Kuneralp ile birlikte, bacanağı emekli büyükelçi Beşir Balcıoğlu ve İspanyol makam şoförü Antonio Torres hayatını kaybetti.

Ali Kemal'in torunu, Zeki Kuneralp'in oğlu Selim Kuneralp da, babasına açılan yoldan yürüdü, Stockholm ve Seul büyükelçimiz oldu, AB daimi temsilcimiz oldu, Dünya Ticaret Örgütü daimi temsilcimiz oldu.

*****

TEBESSÜM

Türk pasaportu

Tatil için İrlanda'da bulunurken Millet meclisini ziyarete giden bir Türk'ten nakil...

Millet meclisinde Atatürk'e minnet anıtı vardı, çok şaşırdım!

Girişler 55 Euro... Sıraya girdim, pasaportumu hazırladım. O esnada kapıda çok insan birikti ve polis bana "İçeri girebilirsiniz" dedi. Ben de ödemeyi çıkışta yapacağımızı düşündüm.

Birkaç saat geçtikten sonra çıkışa yöneldik ve "Borcumuz ne kadar?" diye sordum.

Polis elini uzattı ve "Türkiye pasaportuna sahip dostlarımızın borcu yok, Kemal Atatürk borcunuzu ödedi" dedi.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Vatana ihanetin nedeni olmaz, er ya da geç bedeli olur...

ATATÜRK