Küresel kültür teknolojiyle üretilmiş, bilinç yönetimi yapıları içinde hesaplanmış bir kültürdür. Görünüşte bir yere, dine, inanca, dünya görüşüne bağlı değildir, kopmuştur ve yansızdır. 

Hayır, o kadar masum değil. 

Emperyalizm, bir ülkenin başka bir ülkenin kaynaklarını sömürmesi demektir. Kültür emperyalizmi, gelişmiş ülkelerin az gelişmiş diğer kültürleri özellikle kitle iletişim araçlarıyla etkilemesi ve kendine benzetmesidir. Kültür emperyalizmi, sömürgeciliği kolaylaştırır.

Örnek: Batı kültürü, TV programları ve filmleriyle diğer kültürleri giyim, eğlence ve tüketim alışkanlıkları bakımından kendine benzetmektedir. Böylece Batı, ürettiği ürünlere daha çok pazar bulacaktır.

Kültürel Asimilasyondan ve yozlaşmadan da söz edebiliriz. Bir kültürün, kendi içindeki azınlık kültürü eritmesi ve kendine benzetmesine kültürel asimilasyon diyebiliriz.  Bu durum, normal bir süreçle olabildiği gibi devlet eliyle zorla da olabiliyor.

Kültürel yozlaşama, yabancı kültürlerin olumsuz etkisi ve toplumun kendi öz değerlerine yeterince sahip çıkmaması sonucu meydana gelen kültürel bozulmadır.

Örnek: Gençlerin batı kültürüne özenmesi, yardımlaşmanın yerini çıkarcılığın ve duyarsızlığın alması, anadilin yabancı kelimelerle yozlaşması, dini bayramların özünden uzaklaşıp tatile dönüşmesi, işyeri isimlerinin yabancı kelimelerden seçilmesi...

Kültür emperyalizmine, kültür asimilasyonuna ve yozlaşmaya karşı çıkmak muhafazakârlık mıdır?

Önemli olan muhafazakâr derken neyi kast ettiğimizdir. Entelektüel kavramı; fikir, bilgi üreten, esas itibariyle düşünen, bir bakıma "düşünür" olan ve bunu "yayan" kişiyi tanımlar.  Entelektüalizm aklın hâkimiyetini, gerçeğin, doğrunun ancak düşünce ile belirlenebileceğini ileri süren felsefedir. 

Muhafazakâr entelektüel niçin olmasın? 

Muhafazakârlık yalnızca  "Her şeyi din penceresinden görmek ve dini referans almak mıdır?  Kültür sanat alanında muhafazakârlık,  milli, manevi değerlere, eserlere, âdet ve geleneklere bağlı olmak, onları korumak, yaşatmak, devam ettirmektir.  

Bizim her alanda geleneksel sanatımız var.  Musikimizi, mimarimizi, minyatürümüzü, seyirlik oyunlarımızı muhafazakâr sanat diye hurdaya çıkarmak yerine modern veya çağdaş sanatlarla birleştirerek bu güne aktarmak gerekmez mi? 

Biraz önce, sanatın varlık nedeninin hayal gücü olduğunu söyledik.  Çünkü insan hayal edebildiği için sanat var. 

Hayal etmenin korunması, zorunlu sınırları olmayacağına göre sanatın ve sanatçının muhafazakârı olmaz, diyenler var. Ama "İçeriği muhafazakâr olan sanat"ın varlığından söz edebiliriz. 

Siyasal adıyla sağcı biri, muhafazakâr biri, aydın da olur, sanatçı da olur, hepsini olur. O, sizin beğenmediğiniz bir sanatçı, fikirlerine katılmadığınız bir aydın olabilir. "Aydın" ya da "sanatçı" gibi nitelikleri kimsenin tekelinde tutmaya hakkı olmasa gerekir. Sanatta kıstas estetiğin var olup olmadığıdır. Modern ya da geleneksel olması fark etmez!

Toplumumuzda muhafazakârlık kavramsallaştırılması yapılırken sıklıkla düşülen bir diğer hata "muhafazakârlık"ın "Batı"nın karşıtezi olarak yorumlanmasıdır. 

Bu yapılırken "Batı" da "modern"likle eşanlamlı hale getirilmekte... Oysa batıda en yeni sanat denemeleri ve uygulamaları yaşanırken, "klâsik" batı müziğinden de kimse rahatsız olmamaktadır. 

"Batı"nın her şeyiyle muhafazakârlığın antitezi olduğu yaklaşımı, "muhafazakârlık" tartışmasını gündemde tutmaktadır. 

İnsanın toplumsal yaşamında her şey evrenselliğe sahip olabilir mi? Doğum, ölüm, üretim, yemek, içmek, barınmak ve iletişim gibi evrensel gerçekler var. Ama bunların hepsi, insanın somut yaşam koşullarında evrenselliğini yitirir. 

Kadınların doğurduğu evrensel bir gerçektir, çünkü dünyanın her yerinde kadınlar doğurur. Fakat dünyanın her yerinde kadınlar aynı şekilde doğurmaz, aynı şekilde çocuk yetiştirmez. Dolayısıyla evrensel gerçek ile kültürü karıştırmamak gerekir. Evrensel gerçek somut sosyal üretimin kültürel pratiğinde evrensel karakterini yitirir.

Sonuç olarak evrensel kültür diye topluma kültürel eperyalizm, asimiyasyon ve yozlaşma dayatılmasına karşı çıkan sanatları muhafazakâr sanat ve sanatçı olarak ötekileştirmenin yanlış olduğunu söylüyorum.