8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak amacıyla genç kadın yazarlar, kaleme aldıkları veya en beğendikleri öyküleri düzenlenen edebiyat söyleşisinde birbirleri için seslendirdiler. İstanbul Sultanahmet’te düzenlenen etkinlikte göçmenlerin günümüzde sınır kapısında yaşadığı sıkıntıyı anlatır şekilde 2013 yılında kaleme alınan hikaye dikkat çekti.

Sultanahmet’te hizmete alınan Hagia Sofia Mansions Curio Collection by Hilton’da gerçekleşen etkinlikte edebiyat tutkunu kadın yazarlar Şebnem İşigüzel, Gamze Arslan, Gül Ersoy, Mevsim Yenice ve eleştirmen yazar Ayşegül Sönmez, tiyatro ve dizi oyuncusu Eylem Yıldız bir araya geldi.

Genç yazarlar kendilerin ya da beğendikleri bir kadın yazarın öykülerini seslendirerek edebiyatı Sultanahmet’teki Yeşil Ev'de tarihle birleştirdiler.

''Kadın yazarların sesini biraz daha duyulur hale getirmek adına bu etkinliği yaptık''

Yaptıkları etkinlik hakkında bilgi veren Sanat Atak Kurucusu Ayşegül Sönmez, ''Genç kadın öykücüleri toplayıp birlikte öykü okumak istedim. Çünkü her bir öykü şiir gibi. Her birinin ayrı bir sesi var. Bütün kadın yazarların ayrı bir sesi var. Bu sesi biraz daha duyulur hale getirmek adına bir toplantı düzenledik. Kadınlar Günü'nü, edebiyatçı ve öykücü kadınlarla birlikte kutlamak istedim. Buraya davet ettiğim Mevsim Yenice, Gamze Arslan, Şebnem İşigüzel ve Hande Ortaç gibi genç yazarlar, başka edebiyat tarihinden başka kadın öykücüleri getirdiler ve onların öykülerini okudular. Dolayısıyla böyle bir farklı Kadınlar Günü buluşması düzenledik. Vivet Kanetti 'den bir öykü okudum. Okuduğum öykü basılmış değil. Vivet Kanetti, bir süredir öykülerini taze ve canlı olarak kendi blogunda yayınlıyor. Basılı değil, internet üzerinden yayınlıyor. Dolayısıyla Sanat Atak gibi dijital bir platformun kurucusu olarak dijital anlamda yazarların böyle seçimlerini de değerlendirmek için bir fırsat olarak da gördüm. Yani blogunda paylaştığı online hikayeyi burada okuduk'' şeklinde konuştu.

2013 yılında yazdığı hikayesinde göçmenlerin şimdiki dramını konu aldı

Günümüzde tanık olduğumuz Avrupa sınırındaki göçmenlerin dramını önceden anlatır şekilde 2013 yılında kaleme alan yazar Gül Ersoy, ''Bu hikayeyi 2013'de yazmıştım. 2014 yılında yayınlandı. O zamanlar da mülteciler yine Yunanistan'a kaçmaya çalışıyorlardı ve nehirde ölümler oluyordu. Ancak bugün yaşanan kadar yoğun değildi. Ben bu olayın giderek büyüyeceğini ve büyük göç dalgalarının yaşanacağını daha önceden ön görebildim. Hem savaş hem de küresel ısınmayla birlikte dünyada topluca göçler başladı. Okuduğum hikayede 3 kaçak göçmenin Yunanistan'a geçme macerasını anlatıyorum. 20 kişilik bir botla karşıya geçerlerken bot batıyor, bu 3'ü dışında herkes ölüyor. 3'ü daha sonra yakalanıp sınır dışı edilmemek için askerlerden kaçıyorlar. Kıyıya vuran cesetler arasından kaçmaya çalışıyor. Öyküm böyle bir mücadeleyi anlatıyor'' dedi.

Göçmenlerin yaşadığı sıkıntıları izledikçe çok üzüldüğünü belirten Ersoy, hikayesinden bir paragraf okuyarak, o anları canlandırdı. Ersoy, hikayeden şu paragrafı okudu: ''Tekne batınca kıyıya yüzdük. Bizimle birlikte teknede olan 20 kişi kurtulamadı. Sadece 3'ümüz kıyıya sağ salim yüzebildik diyecekti. Övünecekti; yüzmeyi öğrendiği için, çocuklarına da öğretecekti...''.

Organizasyon ev sahipliği yapan otelin Genel Müdürü Melis Okay da şöyle konuştu: ''Böyle bir etkinlikte genç kadın yazarları böyle ağırlamaktan çok mutluyuz. Sultanahmet'te kültürel ve sanatsal etkinlikleri attırıp buranın sadece turistlik bir mekan değil, bu ülkenin insanlarına özel ve tarihi ile ön plan çıkan bir yer olduğunu göstermek istedik. Kadınlar Günü, dünyaca önemli bir gün. Bugünün bir parçasıyla burada kadınlar ve erkeklerle beraber edebiyat söyleşimiz oldu. Bu kültürel etkinlikleri Sultanahmet'te sadece otel olarak değil, bölge olarak daha fazla yapmayı ve o etkileşimi herkes için sağlamayı ön görüyoruz''.