İstanbul'un arka sokaklarında gizli kalmış, unutulmaya yüz tutsa da mesleğinin bayrağını gururla dalgalandıran pek çok el sanatları ustası bulunuyor. Başta Kapalıçarşı olmak üzere Balat, Şişli, Sultanahmet gibi semtlerde pek çok el sanatkarı var. Ustalar bir yandan eski İstanbul'a özlemlerini anlatıyor, diğer yandan yeni nesilin el sanatlarına olan ilgisizliğinden de şikayet ediyor. 

Kapalıçarşı'ya 1971 yılında giren sadekâr Kirkor Ayaz, çarşının gürültüsünden kaçarak 3 yıl önce Balat'a sığınmış. Balat'ın tarihi dokusunun kendisini oldukça etkilediğini belirten Kirkor Usta, "Buradaki aile yapısını seviyorum bana eski günlerimi hatırlatıyor. Evimi de buraya taşıdım. Balat'ta hem yaratıcılığım artıyor hem de daha sakin olduğu için işlerimi huzur içinde yürütebiliyorum" diyor.

ÇARİÇE'NİN TAKILARI

2015 yılında Balat'a gelen Kirkor Usta, sadekârlığın yanı sıra ağaç oyma işleri, altın işleme ve kılıç tamiri işleri ile de ilgileniyor. Elinden her iş geldiğini belirten Kirkor Usta, bugüne dek pek çok ünlü ismin de takılarını yaptığını ekliyor. Rahmi Koç'un takılarını kendisine yaptırdığını anlatan Kirkor Usta, Rus Çariçesi'nin de takılarını dört yıl önce yaptığını gururla söylüyor.  

Çocukluk çağlarından itibaren el sanatlarına büyük bir ilgisi olduğunu anlatan Kirkor Usta, iki ustası olduğunu ve mesleği onlardan öğrendiğini söylüyor. Şimdilerde rahmetli olan Nubar Gıdıkyan isimli ustasının asabi bir mizacı olduğunu ve yanında çırak barındıramadığını anlatan Kirkor Usta, "Ben ne öğrendimse ondan öğrendim" diyor.

SANATKARLIK BİTİYOR

Kirkor Usta, en son 2 yıl önce çırağının olduğunu ve özellikle gençlerin el sanatlarına olan ilgisizliğinden dolayı sitem ediyor. Kapalıçarşı'da kılıç tamir edebilen 3 ustadan biri olduğu söyleyen Kirkor Usta, Osmanlı Dönemi'nde el sanatlarına ilginin oldukça yüksek olduğunun altını çiziyor.

Türkiye'de sanata ve sanatçıya verilen değerin giderek azaldığını anlatan Kirkor Usta, tarihi eser kaçakçılarına da ateş püskürüyor. Kirkor Usta, bir ülkenin tarihini para için gasp eden kişilere yazıklar olsun diyerek, sözlerine son veriyor. 

SADEKÂRLIK NEDİR?

Sadekâr, kuyumculara ve mücevhercilere taslak hazırlayan, cevahircilerin kullanacağı değerli taşlar için yuva ya da çerçeve yapan bir sanatçıdır. Küpe, yüzük, kolye ve bileziklerde kullanılacak değerli taşlar, kaş denilen madeni bir yuva içine yerleştirilir; altın, gümüş ya da platinden hazırlanan bu yuva, taşın ihtişamını gölgelememek İçin genellikle çok sade ve gösterişsiz yapılır. Sadekâr, yerleştirilecek taşa göre hesaplarını yapar, yuvanın deliklerini açar, gerekiyorsa üzerine motifler işler. Bu bakımdan, cevahircinin en büyük yardımcısıdır. Ayrıca mücevherci, desinatör tarafından çizilmiş mücevherlerin, kuyumcu da yapacağı çeşitli eşyanın taslağını yine sadekâra hazırlattırır. Kuyumcu ve mücevhercinin yarattığı eserde büyük payı olan, cevahircinin kullandığı değerli taşların bütün güvenliğini sağlayan sadekâr ustası, gerçekten büyük bir dikkat ve titizlik isteyen bu işlerden başka zümrüt, yakut, elmas üstüne de çalışabilir.

Sibel GÜLERSÖYLER