Bugünkü yazıma da hepinize iyi günler dileyerek başlıyorum değerli okurlarım. Bu yazımda da, öncekilerdeki gibi Beşiktaş’la ilgili hayati gördüğüm bazı konularda uyarımı yapmak istiyorum.

Beşiktaş’ın B36 Torshavn maçında aldığı farklı galibiyetin ardından yaptığım değerlendirmede, Necip’e dikkat çekmiştim. Necip, beni doğrularcasına Akhisarspor maçında herşey güllük gülüstanlıkken yine yaptı yapacağını. Rahat kazanılabilecek bir maçı zora sokmasıyla kalan dakikaları diken üzerinde geçirdi takım. Süper Lig’e farklı bir galibiyetle başlaması yanında Erzurum deplesmanına da bu havayla gitmesini engelledi Necip.

Necip Uysal, oynanan maçlarda sergilediği performansla bu sezonda asla ve asla ne bir stoper ne de bir yedek stoper olarak düşünülmemesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Karşılaşmada Beşiktaşın alışık olduğu topa sahip olup rakibi boğarcasına oynama özelliği, ilk devre oldukça tüm taraftarları mutlu etti. Etti etmesine de, kazanılan pozisyonların hoyratça harcanması da bir o kadar can sıktı.

* * *

Önümüzdeki koca sezonu ve hedefleri düşündüğümüzde takıma zaruri olarak şart olan şeyin pasör bir 10 numara ve bitirici sorumluluk alabilen Mario Gomez tarzı bir forvet olduğu gün gibi aşikar olmuştur. Daha fazla zaman kaybetmeden bu eksiklerin giderilmesi ve Şenol hocaya verilen sözlerin tutulması gerekiyor.

Elbette Başkan Fikret Orman da bunların farkında ve mali engeller nedeniyle bazı adımlar atılamıyor. Ama bir dost tavsiyesi olarak “köprüden önceki son çıkış” ı da kaçırmamak gerekiyor.

Son maçtan yola çıkarak değerlendirmelere devam edersek; Jermain Lens’in içeri katedip arkasında oynayan Gökhan Gönül’ü de geçen sezonlara göre daha fazla oyuna katması dikkatleri çeken olumlu noktalardan biri olmuştur. Medel’in box to box oyunu ortasahada yeni Atiba’yı bulduğumuzun sinyallerini vermiştir.

Oğuzhan, Babel, Lens ve Larin uyumu da dikkatlerden kaçmamıştır. Sol bekte ise Caner tercihi takımı sürekli uzun topa itip pas oyununu zedelemektedir.

Stoper konusuna gelirsek oyuna sonradan dahil olan Enzo Roco ilk maçı olmasına göre gayet yerinde hamleler yaparak hamleli bir stoper olduğunu göstermiş ve hava toplarında özellikle köşe vuruşlarında yakaladığı başarı göze batmıştır.

Son satırlarda Tolga’ya da değinmem kaçınılmaz. Tolga’nın iyi niyetinden ve kişiliğinden şüphe duymadan ve büyük saygı duyarak belirtiyorum ki, Beşiktaş’a ayakları iyi olan bir kaleci şart. Devre arasına kadar bunu görmezden gelirsek, büyük risk almış, adeta kumar oynamış olacağız. Bu büyük kumarda kazanma ihtimalimiz, kaybedip masadan kalkma ihtimalimizden çok daha düşük.

 “Dost acı söyler” ama durum böyle...