"Cumhur ittifakı" ile ilgili yasal düzenlemenin son rötuşları yapıldı ve TBMM'ye sunuldu. Kanun tasarısı, siyasi partilerin ittifak yaparak seçime katılmasının önünü açıyor ve bu konuda gerekli düzenlemeleri yapıyor. İttifak yapan partilerden bir tanesinin yüzde 10 barajını aşması halinde, diğerleri baraj altında kalsa da bundan etkilenmeyecek. Yasa, sandık kurullarını vs. de düzenliyor.

CHP düzenlemeye "koalisyonun önü açıldı" eleştirisini yöneltiyor ama yanlış... "Cumhur ittifakı"nı düzenleyen yasanın birçok eleştirilecek yönü varken, neden "koalisyon" üzerinden yürüdüğünü de anlamak güç. Sanırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçmişte koalisyonları sık sık eleştirip yerden yere vurması üzerinden yürütmek istiyorlar tartışmayı. İyi ama, Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce eleştirdiği birçok şeyi zaten bugün bizzat uygulanmıyor mu? Ya da, geçmişte savunduğu birçok şeyin aksini söylemiyor mu bugün? Erdoğan ve AK Parti cephesine göre bu "değişim" ve "yenilenme" göstergesi. "Zaman değiştikçe, fikirler de değişebilir" diyorlar kısaca. Tıpkı, AB müktesebatına uymak için zinayı kaldıran kanun, Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla TBMM'ye gelmişken, şimdi Erdoğan'ın zina için yasal düzenlemeyi gündeme taşıması gibi. "Çocuğun cinsel istismarı" konuşulurken, zinayı gündeme taşımak ne kadar isabetli veya bağlantılı, o ayrı bir tartışma.

Kısaca, "Cumhur ittifakı" yasasında yine yanlış yoldan yürüyor, olayı yanlış tarafından tutuyor nedense CHP. 

* * *

Koalisyon yasası değil mu. Adı üzerinde, bu bir "seçim ittifakı". Daha net koyalım adını: Recep Tayyip Erdoğan'ı bir dönem daha Cumhurbaşkanı seçmek için yapılmış partiler ittifakı... İttifaka katılan partiler, kendi aralarında güçleri oranında pazarlık yaparak TBMM'ye sokacakları milletvekili sayılarını belirleyecek. Kimin, kaç milletvekilini TBMM'ye taşıyacağına parti liderleri karar verecek. Amaç, Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk turda yüzde 50+1 oy almasını sağlamak...

Ana gövde, AK Parti olacak. MHP ve ittifaka katıldığında BBP de, TBMM'ye milletvekili sokacak. Hangisi grup kuracak kadar vekil sokacak, hangisi daha az vekille temsil edilecek çok fark etmiyor. 
İttifaka katılan partiler, hazine yardımını da, milletvekilliğiyle temsil edilme hakkını da kazanmış olacak. 

"Koalisyon" değil, çünkü (normal zamanında yapılırsa) 2019'dan sonra, hiç bir milletvekili bakan olamayacak. Bakan olması halinde, milletvekilliğinden vazgeçmek zorunda kalacak. Yerine "yedek milletvekili" geçecek. Milletvekilliğini bakanlık nedeniyle bırakmak zorunda kalan, bakanlığı bittiğinde tekrar TBMM'ye dönemeyecek...

16 Nisan'da kabul edilen Anayasa'ya göre, "parlamenter hükümet sistemi" diye bir şey sözkonusu değil.

"Koalisyon", ayrı partilerin Bakanlar Kurulu'nu birlikte oluşturup, ortak karar alması üzerine yürüyen bir sistem. Ama yeni dönem öyle bir dönem değil ki...

* * *

2019'da ittifak partileri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yüzde 50+1 oy toplamayı başarırsa, hedefi tutturmuş olacak. Milletvekili seçimlerinde yüzde 50'yi aşmak diye bir meseleleri de yok.

TBMM'de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısında yer alan partilerin 400 milletvekili sayısına ulaşamayacağı bir tablonun ortaya çıkması yetiyor, artıyor bile...

Cumhurbaşkanı, seçimden önce sadece yardımcısının kim olacağını açıklamak zorunda. Bakanlar Kurulu'nu, istediği isimlerden oluşturacak. İstediği zaman göreve getirecek, istediği zaman azledip değiştirecek.

Bunun için "ittifak" yaptığı partilere danışması, onların rızasını alması gibi bir derdi yok. Nezaketen yapar mı, yapmaz mı o tamamen Cumhurbaşkanı olacak kişinin inisiyatifine kalmış bir şey.

Cumhurbaşkanı kararnamesi ile yürütülecek işler. Yasanın düzenlemediği her alanda kararname çıkarma yetkisi var Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin. Tek imzalı kararname, o alanda yeni bir yasa yürürlüğe girene kadar da geçerli olacak.

İsterse, yani gerek duyarsa Cumhurbaşkanı, parti grubuna "ağırdan alın" diyerek, kararnamenin ömrünü istediği kadar uzatabilecek.

* * *

"Cumhur ittifakı" yasa ile 2019 seçimlerinde ilk kez uygulanacak. Ama normal zamanında yapılacak bir sonraki seçimde böyle bir ittifaka gerek kalacak mı, orası meçhul işte. TBMM'de hiç bir etkinliği olmayan, soru önergesi dahi veremeyecek milletvekilliği için küçük gövdeli partilerin yaşamasına gerek kalacak mı, kalmayacak mı belli değil... 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdilik MHP ve BBP ile yapılacak ittifaktan memnun gözüküyor. Ama Doğu ve Güneydoğu'da HÜDAPAR ile "adı konulmamış" bir ittifakın da alttan alta zeminini yokluyor. Bunun için bazı görüşmelerin yapıldığı da geliyor kulağımıza. MHP-BBP'ye dönük Doğu ve Güneydoğu'da oluşabilecek tepkiyi kırmak için gerekli bir çalışma bu ve elbette yapılacak. Sonuca da ulaşacak gibi gözüküyor. 

CHP'nin HDP'yle ittifak arayışlarını dillendirmesi hoşuna gidiyor Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve AK Partililerin. Böylelikle "CHPKK" söylemini sürdürmeleri daha kolay mümkün. Henüz Cumhurbaşkanı adayını bile belirleyememiş CHP'nin kaptanı Kılıçdaroğlu'nun "Ekmeleddin İhsanoğlu hamlesi doğruydu. Bugün olsa yine aynı kararı verirdim" demesinden yola çıkarak şunu söyleyebiliriz: "CHP, kim olursan ol, yeter ki Erdoğan'ın karşısında ol" diyerek yoluna devam etmeyi sürdürecek. Peki, Meral Akşener, HDP'yle kol kola gelerek kapısını çalacak bir CHP'yi nasıl karşılar? İşte, 2019 düğümünü çözecek sorulardan biri de bu...