Yalova Folklor Eğitim Merkezi Gençlik ve Spor Kulübü Derneği (YAFEM) her yıl Temmuz ayı ortalarında “Türk Dünyası Şöleni” düzenliyor.

Türk Dünyası’nı temsil eden gruplar ve gazetecilerin buluştuğu bu şölen bir hafta sürüyor. Fırsat buldukça da katılmaya çalışıyoruz, Türk dünyasını temsil edenlerle kucaklaşıyoruz. Bu tür etkinliklerin Türk dünyasına çok şeyler kazandırdığını ve özellikle YAFEM’in bu konudaki ağırlığını bir başka yazımızda enine boyuna ele alacğız. Çok başarılı geçen, Türk dünyasının kucaklaşma merkezi konumuna gelen şölenlerin geçmiş dönemlerinde Kızılderililerin kökeninin Türk soyundan geldiği yönünde araştırmalar yapılmış ve Kızılderililerden oluşan bir grup da şölene davet edilmişti.

Düzenleme komitesi içinde yer alan arkadaşlarımız, Kızılderililerinin soylarının Türk olduğunu, yapılan son çalışmalarda bunun bütün çıplaklığı ile ortaya çıkarıldığını söylediler. Daha önce bu konularda bazı çalışmaların yapıldığını biliyoruz ama kesin olarak Kızılderililerin soylarının Türk olduğundan da şüpheye düşüyorduk.

YAFEM, düzenlenen şölene Kızılderilileri de konuk ederek çok önemli bir ilke bu yolla imza atmış oldu. Pek fazla ilgi çekmedi, konuşulmadı ama, bugün bunun ne kadar önemli bir adım olduğunun altını çizmek istiyoruz. Aslında, çok sekilere dayanan Amerikan yapımız ve Kızılderili konulu filmlere bakacak olursak, burada Kızılderililerin at, silah ve kadınlarına olan hâkimiyetleri ve saygılarını görürüz. Bugün, Türklerin “at, avrat, silah” anlayışının tipik bir örneğini Kızılderililer her ortamda sergiliyorlar. Daha önceki çalışmaları hep titizlikle takip ettik. Türk ırkı ile Kızılderililer arasında bir bağın olduğu görüşü hep hafızlarımızda kaldı.

Birçok akademisyen ve araştırmacı da yaptıkları çalışmalarda bunun doğruluğunu ispat etmeye çalıştı. Hatta kafataslarının bile incelendiğini, Türk kafatasları ile benzerliklerin ortaya çıktığı da açıklandı. Türklerin ilk ana yurdu Altaylardan Amerika kıtasına yayılan Kızılderililerin Asyalılara ait genetik özelliklerin tümünü taşıdığı da bilimsel çalışmalar sonunda ortaya çıkarıldı. Kafalardaki tüm şüpheler birer birer giderildi. Son yapılan çalışmalar bu şüphelerimizi giderdi. Amerika yerlilerinin kökenlerinin Altay Bölgesinden gelen ve Türk soyunu taşıyanlar olduğu net olarak ortaya çıkarıldı. Bilim adamlarının yaptığı bu çalışmalardan bazılarını sizlerle paylaşmak istedik.

ABD’deki İnsan Genetiği dergisinde yayımlanan araştırmayı yapanlardan Pennsylvania Üniversitesi Antropoloji bölümü Doçenti Theodore Schurr, Rusya, Moğolistan, Çin ve Kazakistan’ın kesiştiği Altay bölgesinin onbinlerce yıldır çok sayıda halkın gelip gittiği kilit bir yer olduğunu belirtti. Araştırmaya göre, Amerika kıtasındaki ilk insanların ataları bu halklardan biriydi ve bugün Rusya Federasyonu’nun bir parçası olan Altay’dan 20 bin ila 25 bin yıl önce gelmişlerdi.

Asyalılara ait genetik özelliklere sahip bu insanlar, o dönemde sular altında olmayan Bering boğazını geçmeden önce tüm Sibirya’yı kat ettiler. Araştırmalarında, Amerikalı Kızılderililerin ve Güney Altay bölgesinde yaşayan yerli kavimlerin DNA’larında Y kromozomunu (babadan geçen) analiz eden bilim adamları, iki grubun paylaştığı ve bunlara özgü genetik mutasyonu bulmaya çalıştılar. Araştırmanın sonucunda, Amerikalı ve Rus antropologlar, her iki grupta da, anneden miras mitokondriyal genlerde de aynı genetik özellikleri buldular. Çalışmalarında bu mutasyonların ortaya çıkması için ne kadar zaman geçmesi gerektiğini hesaplayan bilim adamları, Altay genlerinin 13 bin ila 14 bin yıl önce Amerikalı yerlilerinkinden ayrıldığını tahmin ediyorlar.

Konu bu kadarla da sınırlı değil. Kızılderililerle ilgili yapılan son çalışmalara da bir göz atalım: Kuzey Arizona Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji bölümü profesörü Dr. Francis Smiley ve ekibinin Arizona’nın Finiks kentinde yürüttüğü kazılarda ortaya çıkarttığı yazıtlar, Kızılderililerin Türk olduğu ile ilgili iddiaları yönünde çok güçlü kanıtlar sunuyor.

Kazıda ortaya çıkartılan taş yazıtlar, Kızılderililerin toplumsal hayatı ile ilgili birçok yönünü ortaya çıkarttı. Kayalık alandaki yerleşim bölgelerinde ortaya çıkartılan taş yazıtlarda Kızılderililerin kutsal olarak adlandırdığı şeylerden bahsediyor. Yazıta göre, yerli dilinde “movia” olarak adlandırılan “at”, “poawi” olarak adlandırılan
“avrat” ve “çewa” olarak adlandırılan “silah”, Kızılderililerin sahip olması gereken en kutsal eşyalar olarak adlandırılıyor ve bu üç eşyaya sahip olan Kızılderililer, kabilenin en onurlu savaşçısı sayılıyor. Kızılderili Şamanizm’inde de bu nesneler, “Poawi Haei” (kutsal üçlü) olarak adlandırılıyor.

Ayrıca yazıtlarda savaşa gidenin arkasından su dökmenin uğur getireceği gibi yerli adetlerden de bahsedilmiş. Konuyla ilgili bir açıklama yayınlayan Konya Meram
Üniversitesi Türkoloji Bölümü başkanı Doç Dr. Nurettin Balsız, sonucun sürpriz olmadığını, Kızılderililerin Türk olduğu ile tartışmaların artık şüpheye yer bırakmayacak bir biçimde sonlanması gerektiğini ifade ediyor. Balsız ülke olarak hayatta kalan Kızılderili soydaşlarımıza sahip çıkmamızı, bunun için meclisin bir an önce Kızılderili katliamını inkâr edenleri cezalandırma yasası çıkarması gerektiğini de sözlerine ekliyor. Kızılderililerin Türk soyundan geldiğinin tamamen
ortaya çıkarılmasından sonra bu konuda çok daha derin araştırmaların yapılması gerektiği görüşündeyiz. Hiç değilse kalanlara sahip çıkmak, onların hak ve hukuklarının korunmasını sağlamak konusunda daha duyarlı hareket edebiliriz.

YAFEM yöneticilerine, yıllar öncesinden bu duyarlılığı gösterdikleri için de burada teşekkür etmek istiyoruz.