Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlere performans değerlendirme sistemi getirdi.

Bu yıl pilot seçilen 12 ilde öğretmenlerin performansı, öğrenciler, veliler ve okul müdürleri tarafından değerlendirilecek.

Sadece öğretmenler için değil, kamu çalışanlarının tamamında, işini iyi yapan ile kötü yapanın ayrılması, işini iyi yapanın ödüllendirilmesi tabii ki gereklidir...

Ancak bu değerlendirmenin kimin tarafından ve en önemlisi nasıl yapılacağı çok önemlidir...

Milli Eğitim Bakanlığının getirdiği sistemde öğretmenlere, öğrenciler ve veliler de not verecek...

Böyle komedi olur mu?

İlkokula giden öğrenci, öğretmenine not verecek... Veya liseye giden öğrenci olsun... Öğrenci, hangi mantıkla öğretmenine puan verecek...

Öğrencinin ve velinin öğretmene not verdiği bir okulda, siz nasıl disiplini sağlayacaksınız...

Öğrencisi ve velisi tarafından değerlendirileceğini bilen bir öğretmen verimli olabilir mi?

Ülkemizde şöyle bir gerçek var; öğrenci yüksek not alınca, kendisi almıştır, düşük not olunca öğretmen vermiştir...

Bu anlayışın hakim olduğu ülkemizde, dersleri başarısız olan hangi öğrenci veya velisi, öğretmeni için adil ve hakkaniyete uygun değerlendirme yapacak?

Bütün bunları bilen öğretmen, baskı altında kalmadan öğrencisine nasıl not verecek?

Birçok öğretmen, veli ve öğrencilerin haksız şikâyetleri ve iftiraları sebebiyle sürgüne gönderiliyor. Performans değerlendirme sistemini getirenler, bunun olumsuz sonuçlarını düşünmedi mi?

Milli Eğitim Bakanlığı, 2014 yılında da, okul müdürleri için benzer bir puanlama sistemi getirmişti. Ancak bir yıl uygulayabildi... Çünkü okul müdürleri için yapılan tüm değerlendirmeler, mahkemeler tarafından iptal edildi.

Okul müdürleri için yürümeyen bir sistemin, öğretmenler için fayda getireceğini düşünmek, hayaldir.

Sosyal medyada, öğrencilerin paylaşımlarına bakınca durumun vahameti daha net anlaşılıyor.

Öğrenciler de, veliler de performans değerlendirme ile öğretmenden intikam alma hesabı yapıyor.

Sanıkların hakime puan vereceği sistem ne kadar mantıksızsa, öğrenci ve velinin de öğretmene puan vermesi o kadar saçmadır...

Başta İstanbul olmak üzere, tüm Türkiye'de öğretmen açığı had safhada...

Örneğin İstanbul Güngören'deki bir okulda, 30 kadrolu öğretmen var, 30 da ücretli öğretmen var...

Öğretmenlikle uzaktan yakından ilgisi olmayan insanlar, ücretli öğretmen olarak çalıştırılıyor.

Öğretmenler ise öğrencilerin ve velilerin insafına terk ediliyor.

Öğretmenlere yazık etmeyelim...

***

İnatçı öğrenci

Kalabalık bir ilkokulun birinci sınıfında, elli öğrencinin gürültüsüne, yaramazlığına rağmen öğretmen hiç şikâyetçi değildi. Çünkü hepsi de okuma yazma öğrenebilmek için istekliydi. Harfleri tanıyor, kelimeleri sökebiliyorlardı.

Ama bir öğrenci vardı ki, öğretmen ne yaptıysa, çocuğa daha "a" harfini bile söyletememişti. Her defasında yaşanan aynıydı.

Öğretmen tahtaya kocaman bir "A" harfi yazıyor, sonra çocuğun yanına gelip "A" diyor, onun da tekrar etmesini istiyordu. Ama çocuk her defasında kollarını göğsünde birleştirip, dudaklarını sıkı sıkıya yumuyor, sonra da "hayır" dercesine başını öne arkaya sallayıp duruyordu.

Öğretmen ne kadar yalvarırsa yalvarsın, ne kadar "A demenin sana hiçbir zararı yok, sen çok akıllı bir çocuksun, haydi..." dese de sonuç değişmiyordu.

Sonunda öğretmen pes edip çocuğun anne babasını okula çağırdı. Üçü bir araya gelerek çocuğu "a" demesi için ikna etmeye çalıştılar. Israrlara dayanamayan çocuğun ağzından nihayet bir "a" sesi çıktı.

Bu büyük başarı öğretmeni sevince boğmuştu; "Bak gördün mü, ne kadar güzel 'a' dedin. Şimdi bir de 'b' de bakalım."

Öğretmenin bu isteği, cin bakışlı çocukta beklenmedik bir tepkiye neden oldu. Küçük çocuk yumruğunu sıraya patlattı ve bağırarak şöyle dedi:

"Biliyordum ben, biliyordum! 'A' dediğimde ardından 'B'nin, sonra da diğerlerinin geleceğini biliyordum. Daha sonra da benden okumamı yazmamı isteyeceğinizi de biliyordum. 'A'yı da o yüzden söylemek istemiyordum zaten!"

 ***

TEBESSÜM

Net cevap

Temel, bütünleme sınavına girmişti. Akşam evde babası sınavının nasıl geçtiğini sordu:

- Sorulara cevap verebildin mi, oğlum?

- Evet babacığım... Ne sordularsa tümüne tek tek cevap verdim.

- Peki, ne cevaplar verdin bakalım?

- Hepsine tek tek bilmiyorum, dedim babacığım!

****

GÜNÜN SÖZÜ

Dünyada her şeye değer biçmek mümkündür, fakat öğretmenin eserine asla değer biçilemez. 
Sokrates