Eski Türkler Utarit yani Merkür'e uğur yıldızı anlamında "Pılek" adını vermişlerdi. Türkler burçları da çok iyi tanırlardı. Koç burcuna "Kuzu" , Boğa burcuna "Ud", İkizler burcuna "Erendir", Akrep burcuna "Kucuk", Arslan Burcuna "Arslan", 'Başak burcuna "Buğday", Yengeç burcuna "Çadan", Terazi burcuna "Ülgü", Oğlak burcuna "Oğlak", Balık burcuna "Balık", Kova burcuna "Könek" adını vermişlerdi. 

Bir arabayı çeken iki at gibi düşünülen küçük ayı burcundan Ülker burcuna kadar yüz yıllar boyu o kadar çok efsane anlatıla gelmiştir ki, bugün yaşayan halk inanışlarında bunların izlerini bulmak mümkün: 

Zühre yıldızı çıkınca çobanları korurmuş. Onun için Çoban Yıldızı da diyorlar. Taylan doğurturmuş. Atlar esen dururmuş diye başlıyor bir Türk efsanesi. Zühre yıldızının Anadolu'da yaygın adlarından biri de "kervan kıran"dır. 

Kırgız Türkleri "Kenan Culduz" yani kervan yıldızı adını vermişlerdir. Osmanlılar gece ile şafak arasındaki zamana "erte" adını verdiklerinden "Erte yıldızı" demişler. Anadolu'da Tanyıldız'ı dendiği de olmuş. Kimi zaman sarı yıldız, kimi zaman mavi yıldız, kimi zaman kanlı yıldız denilmiş 

Kervan kıran yıldızına ilişkin Anadolu'da birçok hikâye anlatılır ve her bin hikâye bir türkünün doğuşunu hazırlamıştır. Onlardan birini Kerem ile Aslı hikâyesinden aktarabiliriz: 

Kerem ile Aslı'nın buluşacakları gece de  rengi sarı ile mavi arası bir yıldız doğuvermiş. Ortalık aydınlanmış, iplikle iğne seçilir olmuş. Bu aydınlıkta Subaşının adamlarına yakalanmaktan korkuyorlarmış. 
"Eyvah!" demiş Kerem: "Şimdi hapı yuttuk."
Sofu moral vermeye çalışmış:

"Bu her halde Kervankıran yıldızı. Nerede bezirgan varsa, onlara göz kırpar, sonra yine gömülür karanlıklara.  Gel şöyle bir kuytu yere saklanalım. Biraz bekleyelim." demiş. Başlarını bir yıkıntıya sokmuşlar. Yıldızın gideceği yok. Kerem yıldıza karşı söylemiş. Dönüp gitmesi için yalvarmış:

Sabah oldu şavkın batmaz,
Döne Kervankıran döne.
Aşk sevdası serden gitmez,
Döne Kervankıran döne.

Yıldızların şahı sensin,
Ağlamaktan didem kansın,
Sevdiğim ya nice etsin,
Döne Kervankıran döne.

Parmağında hatem yüzük,
Kolunda altın bilezik,
Boynun eğmiş kıza yazık,
Döne Kervankıran döne.

......"
Kervankıran yıldızının döneceği yokmuş. Kervankıran dönmediği gibi, bulutların da muhannetliği tutmuş. Bir bulut bile Erciyes'in başından kopup, şu Kervankıran'ın önüne perde olmuyormuş.  Kerem Kervankıran'a yalvarmasını sürdürmüş: 

Goncanın dikeni hardır,
Aslı'yla kavlimiz vardır
Yoksa halim ah-u zardır
Döne Kervankıran döne.

Sana Kervankıran derler,
Yâre ikrar veren derler,
Bana dertli Kerem derler,
Döne Kervankıran döne.

Kerem ne derse boşuna. Kervankıran bu defa da "kavil kıran" yıldızı olmuş. Ne kavrum kavrum kavrulan özden, ne de sözden anlıyormuş. Sonunda olan olmuş. Başuçlarında heybetli biri:
"Kim var orada?" diyormuş...  

Diğer yıldızlarla ilgili efsaneler anlatılır. Örneğin, sayısız yıldızların gökyüzünde çizdikleri parlak iz, saman hırsızı bir karı kocanın kaçıp giderken döktükleri samanlarmış. Buna "Samanyolu" deniliyor. Bir inanışına göre, dünyanın alt üst olacağına yakın samanyolu, güneşe dönüşecekmiş. 

Türkmenistan Türkmenleri samanyoluna "Ak mayanın südü" demekteler. Yıldızlarla ilgili en yaygın inanışlar astroloji bilgi ve yöntemlerinin bilimsel olmasa da halk içinde yayıldığını göstermekte. 

Sivas yörelerinin bir inanışına göre, gökte bir yıldızın kayması, o yıldızın sahibi olan kişinin öldüğünü veya öleceğini haber vermekte. 
Kuyruklu yıldız halk inanışlarına göre büyük afetleri veya önemli olayları haber verir.