Irak'ta 12 Mayıs'ta genel seçimler yapıldı. Daha sandıklar açılmadan, seçim sonuçlarına hile karıştırıldığı ortaya çıktı. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) tarafından elektronik seçim sisteminde hile yapılıp dışarıdan sonuçlara müdahale edildiği iddia ediliyor. Sadece Türkmenler değil, Araplar ve  IKBY'ye karşı olan Kürtler de seçimlere hile karıştırıldığını söylüyor... 
Türkmenler, Türkmen şehri Kerkük'te elektronik sayımların iptal edilerek, oyların elle sayılmasını istiyor. Bu sebeple on gündür eylem yapıyor. Bazı Türkmenler açlık grevine başladı. Kerkük'ün dışında Bağdat'ta, Erbil'de, Süleymaniye'de de eylemler sürüyor.

Türkiye'den de seyredilebilen Türkmeneli Televizyonunda, Türkmenler tarafından Demokrasi Nöbeti adı verilen eylemler zaman zaman canlı yayınlanıyor.
Hemen burnumuzun dibinde Türkmenlerin hakkı zorla gasp ediliyor. Türkiye buna sessiz kalıyor.
Türkmenler çok basit bir şey istiyor, "Elektronik sayımda hile var, oylar elle sayılsın" diyor.
Oylar herkesin gözü önünde elle sayılsın, sonuçlarına herkes razı olsun. Bundan daha adil bir istek olabilir mi?
Bu istekleri de yerine getirilmiyor. Bir bakıma, "Biz yaptık oldubitti" mantığıyla Türkmenlerin ve Arapların hakkı gasp ediliyor.

Türkiye'de basın yayın organları Türkmenlerin haklı davasına yeterli desteği vermiyor. Birçok yayın organı, Türkmenlerin haklı taleplerini bile dillendirmekten çekiniyor. Kimisi ise yabancı ajansların ağzıyla Türkmenlerin taleplerini yok sayıyor...

Bir dönem "Kobani" diyerek sokaklara dökülenler Türkmenlere yapılan haksızlıkları görmezden geliyor. Filistin'e destek verenler, haklı olarak "Kudüs namusumuzdur" diyenler, aynı hassasiyeti ne hikmetse Kerkük ve Türkmenler için göstermiyor.
Türk dünyası kaynıyor, Kerkük'ü Türk şehri olmaktan çıkarmaya çabalıyorlar, kimsenin sesi çıkmıyor.
Doğu Türkistan'da devam eden Çin zulmünü çoktan unuttuk zaten...
Türk illeri sahipsiz kaldı...
Türkmenlerin haklı davasına destek olunmazsa yarın Kerkük düşer...
Kerkük düşerse, Anadolu'nun bağrı yanık kalır...
Kerkük'e, Türkmenlerin haklı isyanına kulak verelim...

*****
Babamın tarlasıdır

Güney Afrika'nın Cape Town şehrindeki bir hastanede devamlı olarak gizemli ölümler oluyordu. Aylardır, üst üste her cuma günü 311 numaralı yoğun bakım odasına yatırılan hastalar ölü bulunuyordu.

Bu sırlı ölümlere uzun süre bir anlam verilemedi ve kimse nasıl olduğunu anlamadı.
Herkes meselenin çözülmesi için seferber olur. Uzmanlar odanın havasını bakteriyolojik olarak kontrol ederler. Sonuç çıkmaz.
Güney Afrika'nın önde gelen bilim adamları ölenlerin aileleriyle üç hafta boyunca görüşmeler yaptı.

Hatta işin içine polis de girdi ve akla gelen her ihtimal tek tek değerlendirildi, ancak tüm araştırmalar sonuçsuz kaldı.
Bu arada 311 numaralı yoğun bakım odasındaki hastalar sebepsiz ölmeye devam ediyordu.
Son çare olarak hastaların kaldığı 311 numaralı yoğun bakım odasına kamera takıldı ve sürekli gözetim altına alındı. Sonunda odadaki ölümlerin nedeni ortaya çıktı.

Sonuç çok trajikomikti; cuma sabahı saat 6'da odaları temizleyen temizlikçi kadın, hastanın bağlı bulunduğu solunum cihazının fişini çekiyor, kendi elektrik süpürgesinin fişini takıyordu. İşini bitirdikten sonra solunum cihazının fişini tekrar yerine takıp gidiyordu...

***
TEBESSÜM

Soytarı

Sarayda canı sıkılan kral, soytarısını çağırır ve der ki:
- Soytarı, bana öyle bir hata yap ki, özrü kabahatinden büyük olsun.
Soytarı da "Tamam der... 
Aradan birkaç gün geçer...
Kral, sarayda merdivenlerden çıkarken, soytarı arkadan yanaşır ve kralın kalçasını eller...
Kral hiddetlenir ve arkasına dönerek bağırır:
 - Ne yapıyorsun soytarı?
Soytarı da gayet sakın cevap verir:
- Affedersiniz yüce kralım, sizi kraliçe zannettim.

*****
GÜNÜN SÖZÜ

İnandığınız gibi yaşamıyorsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.
Hz. Ömer (RA)