Hem kel hem fodul deyimi hiçbir yeteneği olmayan ama üstünlük taslayanlar için kullanılıyor. Çevremde sıkça gördüğüm bu durum üstüne birkaç cümle kurmak istedim; bu yazının bir benzerini de ‘’ Bay Hödük’’ başlığıyla yazmıştım. Hayatımıza bir şekilde giren kötü insanları anlatmaya devam edeceğim.

Televizyonlardan duymuş, gazetelerden mutlaka okumuşsunuzdur sık sık nitelikli iş gücünden ve ülkemizdeki eksiğinden bahsederler. Eksik olan nitelikli iş gücü değil maalesef nitelikli insandır.  En azından insan niteliği taşıyan bireylerle birçok sorun kolayca aşılır. Nitelikli dolandırıcılık diye bir ceza maddesi var bu ülkenin kanunlarında ve sokaklar nitelikli dolandırıcılarla dolu ve ne yazık ki nitelikli dolandırıcı sayımız nitelikli insan sayımızdan fazla.

Tembeller ülkesi haline geldik. Artık çoğu kişi çalışmadan para kazanmak istiyor. Hiçbir iş yapmayayım, bir yere kapağı atayım, gerekirse oradaki insanları kandırırım da; hem ben onlardan zekiyim gibi hayalini kurduğu düşleri amaç ediniyor. İnsan birazcık çevresini gözlemlediğinde oran vermek güç olsa da böyle tiplerin binlercesini görüyor. Toplumun her kesiminde; hiçbir şekilde işe yaramayan insan sürüsüyle karşı karşıyayız.

Ezik insanlar ülkesi demeye dilim varmıyor ama ne yazık ki yanımız yöremiz hiç de azımsanmayacak bir oranda ezilmişliğin ve cehaletin yarattığı bu insanlarla dolu. Ne zaman, ne ara toplumun büyük bir kesimi bu insanlara dönüştürüldü? Eksik ve kötü bir eğitimden geçirilip üniversite kapısında bırakılan; o kapı yüzüne kapanınca bilgisiz, parasız, mesleksiz bir şekilde ortada kalan genç mi suçlu yoksa bu sistemin sürmesine izin veren büyükleri mi? Elbette çocuklarımızın yaşadığı olumsuzlukların sebebi biziz.

Tembellik kanına karışmış insanlar ise kendilerine katlanmak için bahaneler yarattıkları bir evrende yaşıyorlar. Şehirde ya da köyde olmaları fark etmiyor sadece boş boş konuşup atıp tutuyorlar. Temel dayanakları yalan. Hiç durmadan yalan söylüyorlar. Utanmıyorlar. Çocukları, eşleri çalışırken onlar yalan söyleyip bahaneler üretmeye devam ediyorlar. Tembel sözcüğü böyle insanları anlatmaya yetmiyor; onlar kötüler. Ve kötülük hızla yayılıyor içimizde.

Eğitilmemiş; çarpık öğrenim sistemiyle bir yerlere gelmişler arasında da var aynı keller ve fodullar. Gürültü çıkarmaya, en yükseğe atlamaya, en hızlı koşmaya onlar devam ediyorlar. Öğrenimden daha önemlisinin eğitim olduğunu bilmemiz gerekiyor. Eğitilmiş insana öğretmek çok kalaydır ve o kişi kendi kendine de öğrenme sürecini devam ettirecektir.

Eğitim ailede başlayıp toplumun içinde devam eder. Aile ve toplum kolaycılığı, ahlaksızlığı yüceltip bu durumu da ‘’iş bilirlik’’ olarak kabulleniyorsa ahlaksal ve toplumsal çöküş için başka bir itici güce gerek yok demektir. Zenginlik ve para tek değer ölçüsü olmuşsa yıkım çoktan başlamıştır. İyi insan olmak da, çalışkan olmak da, vatansever olmak da insanlara öğretilebilir. Tabi bu durumun tersi de mümkündür; kötülük, hırsızlık, ahlaksızlık da öğretilen, öğrenilebilen yeteneklerdir.

Zor, çok zor bir süreçten geçmekteyiz. İnsanlar arasında her anlamda uçurum hızla büyümekte. Bu uçurumun özellikle bir ucunda biriken bir öfke var, hatta patlamak üzere öfke balonu. Uçurum büyüdükçe öfke de büyüyor. Geri bırakılmanın, sistematik olarak cahilleştirmenin, fakirleşmenin yaratacağı patlama insanlarımız için hiç iyi olmayacak.

Üzülerek söylemeliyim ki içinde yaşadığımız toplumun çekeceği acılardan en çok keller ve fodullar sorumludur. Ama emin olun ki onların her konuda olduğu gibi bu konuda da bahaneleri çantalarında geziyordur. Birey olarak sistematik bir şekilde yaratılmış bu acizlikle savaşmamız mümkün değil. Bu savaş ancak toplum olarak verilebilir. 

Yine de umudum hiç tükenmiyor. Bu toplumun iyileri, yarattığımız binlerce yıllık kültür kötülüğü hep yenmiştir.