CHP'de adayların geç açıklanması yanında Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve yakın çevresindeki 3 kişi tarafından yapılan tercihler büyük rahatsızlığa yol açtı. Aday gösterilmeyenlerden fazla parti tabanı, gösterilen adaylara tepkili. Özellikle İstanbul'da CHP tabanı birçok ilçede yapılan "dar çerçeveli seçim" nedeniyle isyan bayrağını açmış durumda. Öyle kolay kolay yatıştırılacak gibi de gözükmüyor bu tepkiler. Bu durum, Bülent Ecevit'in vefat edişinin ardından sıfırı tüketen ve tabela partisi haline gelen DSP'ye büyük bir fırsat doğurdu. Daha doğrusu siyaset ve medyadan kırmızı kart görmüş Beykoz Konakları'ndaki lobi, bu fırsatı çok iyi değerlendirerek atağa geçti.
Mustafa Sarıgül'ün Şişli'de yakaladığı rüzgârı CHP'nin banko kazandığı ilçelere de yayma çabasına girdi DSP. 

Daha önce CHP'li belediye başkanı olarak Silivri'yi uzun süre yönetmiş olan Selami Değirmenci, 2004 yılında aday gösterilmeyeceğini fark edince Genç Parti rozetini takmıştı. Yerel siyasetin farklı ölçülerde yapıldığı bir ilçe olan Silivri'de, "yerli" oylar bölününce AK Parti aradan sıyrılmayı başarmıştı. Aynı Değirmenci, şimdi DSP adayı olarak seçimlere katılacak. Milletvekili adayı gösterilmeyince aynı tavrı sergilememişti ama demek ki yerel seçimde kendisini daha şanslı görüyor. Aday adaylığı için bankadan kredi çektiği konuşulan Değirmenci, son barutunu da DSP adayı olarak harcayacak. Değirmenci'nin adaylığında, Sarıgül'ün DSP'ye katacağı rüzgârın hesabı kadar, yakın çevresindeki "aday olsun da nasiplenelim" grubu da etkili oldu. Değirmenci'nin 2009 seçimlerinde mecliste elde ettiği sayı, aynı zamanda siyasi gücünün de göstergesiydi. 
2004'te olduğu gibi bir kez daha kaybederse, bir anlamda tüm siyasi gücü ve iddiasını da kaybetmiş olacak Değirmenci.

* * *

Benzer bir senaryoyu Avcılar'da da uygulamaya koymak istedi DSP'nin yeniden sahneye çıkmasını arzulayanlar. Önce, 1999 yılında DSP rozetiyle seçimi kazanan, daha sonra CHP'ye geçen ve 2014 yılına kadar Avcılar'ı yöneten Mustafa Değirmenci'ye yakın markaj yapıldı. Bir önceki seçimde aday gösterilmemesine rağmen bugüne kadar CHP ve belediye aleyhinde tek kelime konuşmayan Değirmenci, bu söylentiyi şiddetle reddederek bir duruş sergiledi. 

Selami Değirmenci'yi DSP'ye itenler, bu defa aday gösterilmediği için çok üzgün olan Handan Toprak Benli'ye aynı telkinde bulunmaya başladı. Avcılar'a 5 yıllık dönemde kalıcı iz bırakamadığı için aday yapılmayan Benli, bir gazeteci dostumuza kesinlikle DSP'ye katılmak gibi bir düşüncesi olmadığını söyledi. Ama dün Avcılar kulislerinde Handan Toprak Benli'nin DSP İl Başkanlığı'nda Mustafa Sarıgül'le başbaşa bir görüşme yaptığı iddiası ortaya atıldı. Bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde bu iddiayı doğrulatacak ya da boşa çıkaracak bir bilgi almayı başaramadım.

Başkan Benli de DSP'ye katılırsa, CHP'de adaylığı kaybedenlerin partisi haline gelecek DSP. Bir anlamda Sarıgül, Değirmenci ve Toprak "kaybedenler kulübü"nün yeni üyeleri olacak.

DSP adayı olarak bu isimlerin seçimi kazanma ihtimali var mı peki? Elbette olabilir. Çünkü bu tür seçimler, derbi maç gibi önceden sonucu kestirilebilecek seçimler değildir. Siyasi müneccimliğe soyunanlara da pek itibar etmeyin. "DSP'nin yarışa katılması kimin işine yarar?" diyorsanız eğer, elbette CHP'nin kalesi sayılan ilçelerde bugüne kadar varlık gösteremeyen iktidar partisi ile müttefikine yarayacak...

* * *

Seçimin Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasında geçeceğini düşünürken, üçüncü bir seçeneğin ortaya çıkması, bu alternatifin de gerek 16 Nisan referandumunda, gerekse Cumhurbaşkanlığı ve 24 Haziran seçimlerinde iktidara destek vermeyen seçmenlere hitap edecek olması ilginç bir gelişme. 

Bu gelişmenin fitilini ateşleyen Mustafa Sarıgül oldu. Sarıgül'e bu fırsatı veren de CHP'yi yönetenler...
Filmi biraz geri saralım isterseniz.

2014 yerel seçimlerinde CHP ile Türkiye Değişim Hareketi'nin ittifakına şahit olduk İstanbul'da. Mustafa Sarıgül, o dönemin CHP kurmaylarıyla kıran kırana bir pazarlık sonucu CHP'nin banko kazandığı ilçelerin bazılarına da kendi adaylarını dayattı. İstediğini büyük oranda aldı. CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı iken 2009'da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olan Kemal Kılıçdaroğlu'ndan 3 puandan fazla oy almayı başardı. Aynı CHP, İBB adayı yaptığı Sarıgül'e her nedense Şişli adaylığını reva görmedi. Bunun elbette sebepleri var. Ama CHP bu sebepleri hiç bir zaman açıklamadı. Daha doğrusu aday göstermediği hiç bir belediye başkanıyla ilgili gerekçe açıklamadı... Ne "adalet" mekanizması çalıştı, ne de "hesap verilebilirlik" iddiası hayata geçirilebildi.

5 yıl önce İstanbul'da sadece 7 bin 216 oy almayı başaran DSP, Sarıgül için "kurtarıcı" rol oynarken, hiç bir şey kaybetmeyecek. 1 Nisan'dan sonra 3 hafta önce ne ise yine aynı durumda olacak DSP.

Fakat Türkiye'nin siyasi tablosunda 1 Nisan'dan sonra çok şey değişecek. CHP, Karadenizli ulusalcılar, Alevi camiası destekli marjinal sol yapı ile Atatürk'ün neyi olduklarına bir türlü karar veremeyen "küçük burjuva solcuları" arasında kıyasıya bir savaşa sahne olacak.
Bıçaklar şimdiden bilenmeye başladı bile, farkında değil misiniz?