Katar krizi başladığında çeşitli yorumlar yapıldı. Bunlardan biri de "Katar bahane, asıl hedef Türkiye"  şeklindeydi. Bugün de aynı görüş ve yorumların ağırlıklı olarak yaygınlaştığını görmekteyiz. Giderek yoğunlaşan haber ve yorumlara göre "Katar bahane" olarak da öne çıkmış oluyor.

Katar'a yapılan bu uygulamalar konusunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir ülkeyi her alanda izole etmek için harekete geçmek ne insanlığa ne de Islama sığmaz. Bu sorunu bayrama kadar çözün" diyerek Katar'a uygulanan ambargonun haksızlığına değinmişti. Bununla birlikte Türkiye uçaklar dolusu gıda maddesi ile Katar'a ilk destek veren ülke oldu.

The Wall Street Journal'ın söz konusu haberinde, ABD ve Arap ülkeleri ile Katar desteği nedeniyle karşı karşıya kalan Türkiye'nin uzun vadede ciddi sorunlar ile uğraşmak zorunda kalabileceği ifade ediliyor. Erdoğan'ın, Suudi Arabistan liderliğinde Katar'a uygulanan yaptırımlar karşısında Katar'ın yanında yer alması Ortadoğu'da sürpriz olarak karşılanmıştı.

Fakat bu durumun Erdoğan için daha çok kişisel olduğu belirtiliyor. Buna göre, Ankara'daki yetkililer, Katar'ın bu baskı altına alınıp ezilmesine izin verilirse, uluslararası baskının yöneleceği sıradaki hedefin Erdoğan yönetimi olacağından endişe edildiğine de vurgu yapılıyor.

Konu ile ilgili bazı haber ve görüşlerden bir demet oluşturduk.

Görünen hedef Katar, ya Türkiye resmin neresinde? Avrupa Konseyi Dış İlişkiler uzmanı Aslı Aydıntaşbaş konuyla ilgili, "Katar her ne ile suçlanıyorsa, Türkiye de aynıları ile suçlanacak ve Erdoğan bunun çok iyi farkında. Türkiye yönetimi, Katar hedef gibi görünse de asıl hedefin Türkiye olduğu kanaatine sahip. Bu nedenle tepki beklenen şiddetin üzerinde" ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Bahreyn, Katar ile olan diplomatik ve ticari ilişkilerini, bu ayın başında Katar'ın terörizme destek olduğu gerekçesiyle kesti. Ayrıca Arap ülkeleri, terörist grup olarak ilan ettikleri Müslüman Kardeşler'e Katar'ın destek vermeyi sonlandırmasını da istedi.

Eski büyük elçi şimdi ise CHP Milletvekili olan Öztürk Yılmaz, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vermiş olduğu karar yanlış bir karar. Onun Müslüman Kardeşler ile olan bağları, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer müttefik ülkeler ile olan bağlarından daha önemli. Arap ülkelerini karşı Katar'ın yanında olmak bugün ya da yarın mutlaka bedeli olacak bir durum" ifadelerini kullandı.

Bu satırlar yazılırken Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el Cubeyir, Katar'ın terör örgütlerini desteklemeyi sona erdirmesi halinde krizin çözülebileceğini söyledi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el Cubeyir, Katar krizine ilişkin açıklamalarda bulunup, Katar'ın radikal ve terör örgütlerine desteğini kesmesi halinde krizin çözülebileceğini ifade ettiği haberleri geliyordu.

Türkiye ise Arap ülkelerinin Katar'dan isteklerinin aksine, Müslüman Kardeşler ve Arap Baharı sonrası bölgede yükselen İslami gruplara kendini yakın görüyor ve bu grupları destekliyor. Mısır'da 2013'te gerçekleşen darbe ile iktidardan devrilen Müslüman Kardeşler'e bölgede açıktan destek veren iki ülke Katar ve Türkiye. Katar ayrıca Filistin sorununda Hamas hareketini de açıktan destekliyor. Türkiye ve Katar Suudi Arabistan ile İran arasında tırmanan çatışma ortamına da karşı ve ortak tavır alıyor. Suudi Arabistan liderliğinde abluka altına alınan Katar'a hava sahasını İran ile birlikte açan Türkiye, Katar'da olası bir rejim değişikliğine karşı önlem almak içinhttp://img3.mynet.com/1x1/grey.gif binlerce askerini Katar'a yerleştirmek için hamle yaptı.

Al Sharq Forum'un araştırma direktörü Galip Dalay, "Türkiye bu krizi iki taraflı bir mesele olarak değil bölgesel bir sorun olarak görüyor. Katar, Arap Baharını, Sünni İslami grupları destekledi ki bu konularda Türkiye ile aynı noktada. Türkiye, bu olayda bölgesel hassasiyet gösterdiği bütün büyük meselelerin hedef alındığını düşünüyor. Eğer Katar bu baskılar altında boyun eğerse Türkiye en yakın müttefikini kaybetmiş olacak" şeklinde konuştu.

Bölgede krizin daha fazla tırmanmaması için Rusya ve İran'ın da Katar yanında yer almış olduğunu da söyleyebiliriz. Bunlar da Türkiye'nin alanını genişletiyor.

Eski Merkez Bankası Başkanı, Pensilvanya Üniversitesi Öğretim görevlisi Bülent Gültekin, "Türk Dış politikası iyiden iyiye kişiselleşti, tıpkı iç politikası gibi. İç politikada bu kişiselleşme her seferinde Erdoğan tarafından lehe dönüştürülmede başarılı oldu. Fakat konu dış politika olunca kafasına estiği gibi hareket etmek başını belaya soktu" şeklinde bir açıklama yaptı.

İddialara göre, Türkiye ve Katar tarafından Suriye ve Libya'da desteklenen gruplar arasında cihatçı milisler de bulunmakta. Bunlardan bazıları rahatsız edecek derecede El Kaide ile bağlantılı. Türkiye ve Katar, özellikle Libya'da iç savaşta Mısır ve ABD tarafından desteklenen gruba karşı savaşan tarafı destekledi. Türkiye ve Katar'ın bu bağlantıları, Başkan Trump'ın Katar krizini yatıştırma girişimlerini reddetmesi ve Suudi Arabistan'ın Katar hamlesini desteklemesinin nedenleri arasında gösteriliyor. Geçtiğimiz hafta Trump, "Katar ulusu geçmişten bu yana terörizme çok üst düzeyde destek sağlıyor," dedi. Katar bu suçlamayı reddetti.

En azından şunu da görmekteyiz:

Türkiye, Katar'a destek verirken, Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerini de karşısına almamaya özen gösteriyor. Bir noktada arabululuculuk görevini üstlendi. Katar krizinin kısa zamanda sonlandırılmasında da büyük çaba gösterdiğiniz izliyoruz. Temennimiz de bu krizin daha fazla çevreye zarar vermeden sona ermesidir.