Perakendecilerin büyük bir merakla beklediği "Şahane Cuma" ya da orijinal adıyla "Kara Cuma" (Black Friday) bugün başlıyor. Binlerce perakendeci hem internet üzerinden hem de mağazalarında "indirim" yapıp ellerindeki stokları tüketmek için birbiriyle yarışacak. Hatta bazı mağazalar "Black Friday ön satışları başlamıştır" diyerek vitrinlerine pankartlar astı bile. Ancak tüm bu "şahane, kara" vs. olarak adlandırılan Cuma satış çılgınlığı, perakende mağazalarda çalışanlar için "kanlı Cuma" olarak nitelendiriliyor. Çünkü mağaza personelleri günlerdir gece-gündüz depolarda vs. mesai yapıyor. TESK Başkanı ve birçok STK, "indirim" adı altında "büyük bir aldatmacayla" karşı karşıya olduğumuzu günlerdir dile getiriyor. Ancak ne çare... Tüm tüketiciler "deli" gibi alışveriş yapmak için bugünü bekliyor. Hatta özellikle AVM'lerin önünde açılıştan saatler önce kuyruk oluyor. Daha önce yaşandı bunlar, tecrübeyle sabit.

Gece-gündüz etiket mesaisi

Çalışanların "kanlı Cuma", STK'ların ise "aldatmaca" dediği "indirim" gününde tüketicileri neler bekliyor kısaca açalım. Öncelikle çalışanların bu ismi takmasının nedeni, sezon boyunca "normal" fiyatlardan sattıkları ürünlere gece-gündüz "yeni" etiket basmaktan geçiyor. Yani normal satışı 75 lira olan bir ürüne 150 liralık etiket basarak üzeri çiziliyor ve asıl fiyatına satılıyor. Bunun örneğini bizzat yaşadım. Geçen ay büyük bir mağaza zincirinde 799 liraya sorduğum bir saate geçen hafta 1500 lira etiket basıldığını görünce satış elemanına durumu söyledim. Elbette satış elemanı kem küm etti ve "döviz zammı" vs. ile geçiştirmek istedi. Sanki saatin parçaları yurtdışından alınıyormuş ve burada monte ediliyormuş gibi. Oysa o saat aylardır vitrinde ve kimse tarafından fiyatı sorulmadan öylece duruyordu. Satış elemanının ketumluğunun ardından daha önce saati yakından görmem için servis yapan eleman yanıma geldi de durum böylelikle ortaya çıktı.

Soğana değil mağazaya

Tabi sonrası itiraflar... Yeni icat edilen ve literatürümüze bu yıl giren "11.11 yalnızlar günü" ve kara Cumanın bir benzeri olan alışveriş çılgınlığı sırasında yaşanan bu "aldatmacanın" ardından satış elemanları gece-gündüz mağazanın deposunda etiket değiştirdiklerini, aslında indirim değil, bindirim olduğunu anlatarak durumun vehametinden dile getirdiler. Ancak onlar "emir kulu"... O gün büyük ve pahalı mağazaların "halk gününe" dönüştüğü, fiyatların iki hatta üç katına çıktığı etiketlerin bir benzeri yarın tekrar yaşanacak. İnsanlar sezon sonu olmasına rağmen mağazaların depolarında kalmış ürünleri fiyatının çok üzerinde paralar vererek alacak. Ekonominin soğan-patates fiyatlarını "kontrol altına almak", depoları basmakla düzeleceğini zanneden ilgili kurumlar, keşke bu mağazalarda da bir ön çalışma yapıp, enflasyonla topyekün mücadelede "ilk" olduğunu ballandıra ballandıra anlatan bazı marka mağazalara baskın düzenleseydi. Belki bir nebze olsun, enflasyona katkı sağlanırdı. 
Zaman geçmiş değil. Bugünkü satış fiyatıyla eski kasa fişlerini karşılaştırsalar, yine yeter.