Kalecik Ankara’nın ilçesi. M.Ö. 4000 yıllarına uzanan geçmişi bulunuyor. Osmanlı döneminde uzun yıllar Çankırı sancağına bağlı bir kaza olmuştu. Kalecik Belediyesi, güzel bir kültür hizmeti yaptı. Kalecik Âşık Mir’atî kitabını yeniden yayınladı.

Bu kitap Hayrettin İvgin ve rahmetli Ali Esat Bozyiğit’in ortak çalışmasıydı. Kitabın yeniden yayınlanması 2006 yılında genç yaşta aramızdan ayrılan Ali Esat Bozyiğit’in ruhunu da mutlu etmiştir.

Kitaplarla ilgili on yıl önce yazdığım notlarda şunları yazmışım: “Çankırı, Çorum ve Kastamonu üçgeninde de çok iyi tanının Kalecikli Mir’ati, Ankara’nın yetiştirdiği Bektaşî hak ozanlarından biridir. Çok sınırlı sayıdaki şiirlerini, daha önce İhsan Ozanoğlu 20 sayfalık bir broşürde yayımlanmıştı. İki değerli halk bilimcimiz Hayrettin İvgin ve Ali Esat Bozyiğit, Mir’atî’yi araştırmış, yeni nefeslerini, destanlarını gazel ve müseddeslerini bulmuşlar. Bibliyografyası ve kaynakçasını da ekleyerek kitap haline getirmişler. Mir’âtî’yi unutulmuşluk çarkları arasından kurtaran bu kitap da Kültür Ajans Yayınları arasında çıkmış. ...”

Büyük tasavvuf şairi Mir’at “i’yi gün yüzüne çıkaran, unutulmaktan kurtaran kitaba değerli halkbilimci Nail Tan önsöz yazmış. “Kalecikli Mir’ad; Hacı Bayram Veliyi bir yana bırakırsak, Başkent Ankara’nın en güçlü halk şairidir, denilebilir,” diye düşüncesini açıklıyor. Kitabın nasıl ortaya çıktığına ilişkin bilgi veriyor: “Ülkemizde halk şairleri üzerindeki araştırmalarıyla tanınmış halk bilimcilerimizden Hayrettin İvgin ile ömrünü Ankara Halk Kültürü araştırmalarına vermiş halk bilimcilerimizden Ali Esat Bozyiğit, bu hayatı belirsizliklerle dolu halk şairini nihayet ele alıp daha ayrıntılı, daha şiirce zengin bir kitap ortaya koydular. İhsan Ozanoğlu’nun 14 şiirini, cönkleri ve hakkında yapılmış yayınları tarayarak 27’ye (13 nefes, 1 koşma, 4 destan ve 6 gazel, 2 müseddes ve 1 muhammese) çıkardılar. Derli toplu bir bibliyografyaya da kavuşturdular.

Mir’atî, Ankara’nın Kalecik ilçesinde doğmuş. 1809- 1884 yılları arasında yaşadığı sanılıyor. İyi bir eğitim görmüş. Müftülük görevine kadar getirilmiş. Ancak Bektaşiliğe geçtiği için çevresinde hoş karşılanmamış. Bu durumunu hemşerileri kınanmış, horlanmış, bu yüzden eline sazını alarak diyar diyar dolaşmış. Turabi Ali Baba Dede’den el aldığı ve Âşık Hasan’ın babası Âşık Kemali ile ilgisi bulunduğu şiirlerine dayanarak çıkarılan tahminler. Zamanın ünlü şairlerinin adını sıralayan Hızri’den öğrendiğimize göre, Mir’ati’nin 1841’lerden önce tanınmış ve üne kavuşmuş...

Kalecikli Âşık Mir’atî kitabından edindiğimiz bilgiye göre, Mir’ati’nin ailesiyle ilgili fazla bilgi yok. Ancak babasının adının Mehmet olduğu biliniyor. “Ayna” anlamına gelen Mir’ad mahlasını Vasfı Şeyh Tekkesi’ne hizmeti sırasında almış. Mir’ati’nin şiirlerinden medrese öğrenimi gördüğü anlaşılıyor. Saza küçük yaşlarda başlamış, kısa zamanda ustalık kazanmış ve genç yaşlarında bu yolda üne kavuşmuş. Mir’ati’nin, Erzurumlu Emrah ile bir araya gelmesi var. Bektaşı şiir geleneğini çok iyi biliyor. Destan türü şiirlerde çok güçlü... Nasihat Destanı, aynı konudaki destanlar içinde önemli bir yer tutuyor.

Mirati’nin şiirlerinde ters öğütlere tarizlere sıkça rastlanıyor. Bir destanından birkaç dörtlük aktarıyorum:

Fikirden yaptırdım bir hayli çörek

Lahlaha helvası hayalden börek
Gönül pilavından istersen yemek
Gece gündüz kaynar imaretim var
...
Dediler feraset güzel halindir
Züğürtlük eskiden senin
malındır
Sözün anlayamam kafam
kalındır
Beyhude sanma ferasetim var
Sırası gelince namaz kılarım
Çıkarken camiden pabuç
çalarım
Çoğunun başını derde
sokarım
Hırsızlıktan benim
imaretim var ..
Sözünü ettiğimiz gisi Mir’atî’nin atasözleri destanı da yıllardan beni dillerde dolaşılır ve darbımesel gösterilir. Bunlardan da bir kaç dörtlük alıntı
yapacağım:
El ağzı tutulmaz her sözü
duyma
Bugün ki işini yarına koyma
İnsan-ı kâmil ol nefsine uyma
Seni aldatmasın şeytan
demişler
Ey oğul pendimi dinle
kulak ver
Kulağa giren söz ta cana siner
El atına binen pek çabuk iner
Tez eskir eğreti kaftan
demişler
İstersen yuvanı daima şenlik
Dilersen hanende dirlik
düzenlik
Varlıkta darlık yok yoklukta
dirlik
Gece gündüz çalış kazan
demişler ...