Türk Kadın Girişimciler Derneği Başkanı Sanem Oktar, başarılarıyla pek çok kadın girişimcinin önünde rol model olarak yer alıyor. "Başarının sırrı çalışmak" diyen Oktar, kadın girişimcilerin inançlarını hiç bir zaman kaybetmemeleri gerektiğini söylüyor.

Kadın Kadına köşemin bu haftaki konuğu Türkiye Kadın Girişimciler Deneği Başkanı (KAGİDER) Sanem Oktar. Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunu olan Oktar, mezuniyetinin ardından Colgate Palmolive Türkiye bünyesinde Kilit Müşteri Yöneticisi ve Ticari Pazarlama Müdürü olarak çalışmış. 1997 senesinde ise Tribeca İletişim Danışmanlığı şirketini kuran Sanem Oktar 2 sene sonra ise Tribal Satış ve Pazarlama Destek Hizmetleri kurucu ortağı olmuş, 2000 yılında da veri tabanına dayalı pazarlama şirketi directCom'u kurmuştur. Girişimcilik yönü çok güçlü olan Sanem Oktar iş hayatını directComm Marketing Group ve Limonsocial şirketlerinde yönetici ortak ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak devam ettiriyor. Türkiye'nin G20 Dönem Başkanlığında kurulan Women20/Kadın20 (W20) Açılım Grubu Organizasyon Komitesi üyesi de olan Oktar, pek çok kadın girişimcinin önünde rol model olarak yer alıyor. Başarısının sırrının çok çalışmak olduğunu belirten Oktar, kadın girişimcilere de tavsiyelerde bulunarak, inancınızı asla kaybetmeyin diyor. 

- Pek çok kadın girişimcinin önünde rol model olarak yer alıyorsunuz? Bu başarınızın sırrı nedir?

"Çocukluğumdan beri kendi istediğim yerde istediğim şeyi yapmak istedim. Bunun için de çalışmam, okumam, gelişmem ve kendi paramı kazanmam gerekiyordu. Belki de benim için özgürlük tanımı buydu. Ailemin desteği beni bu yönde teşvik etti. Sonra yeni şeyler yapmayı ve üretmeyi de çok sevdim. Değiştirme gücüm olduğunu ve bunu erkekler gibi kavga etmeden de yapabileceğimi fark ettim. Ama hep çalıştım, sanırım bu işin bedeli vardı ve ben de bunu kabul ettim. Sırrımı çalışmak, çalışmak ve çalışmak olarak belirtebilirim."

- KAGİDER olarak kadın girişimcilere yönelik ne gibi projeleriniz bulunuyor?

"KAGİDER çatısı altında kadınları girişimcilik yoluyla güçlendirmek üzere çalışmalar yapıyoruz. Hedeflerimiz doğrultusunda yürüttüğümüz pek çok proje ve çalışma bulunuyor. Girişimci olmak isteyen kadınlara eğitim ve mentorluk desteği kapsamında, Işık Üniversitesi'nin akademik işbirliğiyle KAGİDER Pusula internet portalını hayata geçirdik. Bu platformda, "İşimi Kuruyorum Eğitim Modülleri'nin yanı sıra yeni girişimciler için girişimciliğe dair akademik eğitim modülleri, yararlı bilgiler, ilham veren başarı öyküleri ve finansal erişim bilgileri yer alıyor. Eğitimi tamamlayanlar sertifikaya sahip olarak, bankalardan uygun krediler alabiliyor. Ayrıca Hepsiburada.com da ürünleri uygun şartlarda sergiliyor. Kadın girişimciler arasında ticari işbirliklerini geliştirmek amacıyla her yıl biri İstanbul'da, biri de farklı bir ilde olmak üzere Garanti Bankası ile birlikte Kadın Girişimciler İş Buluşmaları'nı düzenliyoruz. 11 yıldır da Garanti Bankası ve Ekonomist işbirliği ile "Türkiye'nin Kadın Girişimcisi" yarışmasını gerçekleştiriyoruz. Kadınların teknoloji alanındaki başarılarını desteklemek amacıyla Microsoft ve Aydın Doğan Vakfı işbirliğiyle "Teknolojinin Kadın Liderleri" yarışmasını gerçekleştiriyoruz.

KAGİDER 15'inci yılı olan 2018'de ise çok özel bir projeye başladık. Proje kapsamında 15 bin kadına uzaktan erişim, bin 500 kadına da online eğitim, seminer vereceğiz. 150 kadına için de girişimcilik kampı düzenleyerek onların iş fikirlerini değerlendireceğiz. Bu çalışmadan sonra 15 kadın girişimcinin fikirleri iş projeleri olarak benimsenecek ve desteklenecek. Bu projeyi gazeteci Elif Ergu'nun derneğin öyküsünü kaleme aldığı "İlham Veren Kadınlar" adlı kitabının satışından elde edilecek gelirlerle gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. KAGİDER tüm bu çalışmaları, Türkiye'den iyi uygulamaları her yıl Brüksel'de Avrupa Parlamentosu'nda ve New York'ta Birleşmiş Milletler toplantılarında dünyaya anlatıyor.2002 yılında ülkemizde % 4 olan kadın girişimci oranı bugün % 9'a yaklaşıyorsa, bu gelişmede KAGİDER'in önemli bir payı bulunuyor. KAGİDER, 2025 yılına kadar toplam kadın girişimci sayısının 150 bine ulaşmasına ve yine bu tarihe kadar kadın ve erkek istihdamı arasındaki farkın yüzde 25 azalmasına; yani 3 milyon kadının istihdama katılarak kadın istihdamının en az yüzde 41'e ulaşmasına katkıda bulunmayı hedefliyor."

- Türkiye'deki kadın girişimcilik algısını tam 16 yıldır her gün yıkıyorsunuz. Sizler gibi girişimci olmak isteyen kadınlara tavsiyeleriniz neler?

"Kadın girişimcilere öncelikle çok çalışmalarını, yılmadan çalışmalarını ve her sorunu bir fırsat olarak görüp soğukkanlılık içinde çözüm getirmelerini tavsiye ediyorum. Olası krizlerden korkmasınlar. Sizin için problem olarak görünen bir konu girişimci için harika bir fırsat olabilir. Girişimci buna inandığı için parasını da zamanını da riske atar. Etrafta başarılı olmayacağına inanalar olabilir, girişimciye düşen o işin nasıl yapıldığını göstermektir. Bunun için çok çalışmak ve inancı asla kaybetmemek gerekir.  Girişimci önce kendi iş fikrine inanmalı ve etrafındakileri de inandırabilmelidir. İş fikrine o kadar inanmalıdır ki, buna ayıracağı sermaye ve zamana rağmen her olumsuzlukta motivasyonunu kaybetmeden devam edebilmelidir."

TÜRKİYE'DE KADIN GİRİŞİMCİ SAYISI AZ

- Türkiye'deki kadın girişimcilerin sayısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kadınlar iş hayatında ne derece aktifler?

"Genelde girişimcilik, özelde ise kadın girişimciliği açısından Türkiye'nin istenen düzeye ulaştığını ve bu alanda kadınların potansiyelinden etkin bir şekilde yararlanıldığını söylemek mümkün değil. Ülkemizde girişimcilerin sadece % 8,1'i kadın. Ülkemizde 100 kadından sadece 11,9'u kendi hesabına ve işveren konumunda çalışmakta, 56,6'sı herhangi bir ücret ya da yevmiye karşılığında çalışmakta ve 31,5'i ücretsiz aile işçisi olarak çalışma yaşamında yer alıyor. Türkiye'de şu an kadın girişimci sayısı 110 bin. Türkiye'deki kadın istihdamının desteklenmesi bakımından, kadın girişimci sayısının en az 3 katına çıkarılması gerekiyor. Bununla birlikte, ekonomik, sosyal ve kültürel bütün zorluklara rağmen, son yıllarda yürütülen çalışma ve projeler kendi işini kuran kadınların sayısının artmasına katkıda bulunuyor. Ama daha kat edilmesi gereken önemli bir mesafe bulunuyor. 

- İş hayatında aldığınız en büyük ders hangisiydi?

"Bunca yıllık iş hayatımda işi yapmak kadar paranın yönetiminin de önemli olduğunu öğrendim. Ne iş yaparsanız yapın paranızın hesabını bileceksiniz. Genellikle kadınlar para konuşmaktan hoşlanmazlar ve bunu erkek yönetimine bırakmayı tercih ederler; oysa işi yapmak kadar onu yönetmek ve finansal olarak da işe hâkim olmak gerekir."

YAPABİLECEĞİME HER ZAMAN İNANDIM

- İş hayatınızdaki mottonuz nedir?

"Özgüven ve yapabileceğime olan inanç. Hayatım boyunca her zaman şuna inandım "bir şeyi çok istersen yaparsın" tabii ki bunun mutlaka bir bedeli oluyor, çok çalışmanız gerek, düşmekten korkmadan, kim ne der diye düşünmeden, ama evrensel değerlerden de vazgeçmeden yola devam etmek gerekiyor."

- Hayattaki en büyük destekçiniz kim?

"Hayattaki en büyük destekçim tabi ki ailem, eşim, kızlarım ve annem. Her zaman, her konuda beni sonuna kadar destekleyerek cesaretlendiriyorlar. Gücümü aslında birazda onlardan alıyorum diyebilirim. Onların desteği benim için çok önemli."

- Kadınların çalışma hayatında daha aktif bir şekilde yer alabilmesi için neler yapılmalı?

"Erkek egemen kültür, kadınlara ev konusunda yüklenen ve adil olmayan sorumluluklar vererek kadınların iş hayatını olumsuz etkiliyor.  Kadınların iş yaşamına dâhil olamamalarının veya ayrılmalarının öncelikli sebeplerinden birinin çocuk bakımı olduğu bir gerçektir. KAGİDER olarak kadınların iş yaşamına katılmaları önündeki engellerden biri olan çocuk bakımı konusunda uzun süredir çalışıyoruz. Kadının asli ve tek sorumluluğunun ev işleri ve çocuk bakımı olduğu gibi yerleşmiş düşünce biçimlerine karşı olduğumuz için, yürürlüğe girmesini beklediğimiz kreş teşviği yasası ile kadının iş yaşamında kalmaya devam ederek çocuğuna bakabilecek olmasının desteklenmesi umut verici. Ayrıca, çocuk sahibi olmak, hem anne hem de baba için eşit bir haktır. Dolayısıyla çocuk sahibi olmanın bakım ve yükümlülükleri de anneler ve babalar için eşit olmalıdır. Bu bağlamda uygulamanın sadece annelere değil babalara da aynı hakları tanıyor olması olumlu bir gelişme. Ebeveynlerden birine sunulan yarım gün çalışma imkânının çalışan kadının sırtındaki ağırlığı önemli ölçüde hafifleteceğine inanıyoruz. Bunun sadece kadına değil erkeğe de sunulmuş bir hak olarak tasarlanması önemli. İş yerlerinde kreş uygulamasının da daha sıkı kurallar altına alınması ve bu konunun takip edilmesi gerektiği yönünde ısrarlıyız. İş yerlerinde süt odalarının gerekliliğini de vurgulamak gerekiyor."

- Türkiye'de kadınların iş hayatında uğradığı eşit olmayan ücret, mobbing gibi sorunlara yönelik tavsiyeleriniz nelerdir?

"FEM (Fırsat Eşitliği Modeli) sertifika programı kapsamında şirketlerin insan kaynakları prosedür ve politikalarına bakıyoruz. Bunların arasında kurumlarda bir mobbing prosedürü olup olmadığına da bakıyoruz; yani herhangi bir mobbing vakasında çalışanın şikayet edebileceği bir kurul var mı? Şikayetler incelenip taraflara geri bildirim yapılıyor mu? Takip ve gerekli aksiyonlar alınıyor mu? Sirketlere  bu tip süreçleri gerçekleştirmelerini ve mobbinge uğrayan çalışanların da konunun takipçisi olmasını tavsiye edebiliriz."

ŞİDDET CEZALARI CAYDIRICI OLMALI

- Ülkemizin kanayan yarası kadına yönelik şiddet ve cinsel istismar vakalarına karşı neler söylemek istersiniz?

"Bu sorunla hukuksal, kültürel, sosyal her düzeyde kararlılıkla mücadele etmek gerekiyor. Şiddete başvuranlara karşı cezaların gerçekten caydırıcı olmaması, çeşitli gerekçelerle ceza indirimleri yapılmaması önem taşıyor, ancak yeterli değil. Erkeklerin kadınlara bakışını belirleyen toplumsal yaklaşımlar ve kültürle de etkili bir şekilde mücadele etmek gerekiyor. Etkili bilinçlendirme ve farkındalık yaratma çalışmaları yapılmalı. Bu konuda görevin önemli bir bölümü kamuya düşüyor; ancak bireyler, kurumlar ve iş dünyası olarak hepimizin sorumlu olduğunu unutmamalıyız."