26 Ekim 1933 tarihinde kadınlara tanınan köy muhtarı olma ve seçimlerine katılma hakkından bu yana pek çok kadın muhtar tarihte yerini aldı ve almaya devam ediyor. İşte o muhtarlardan birisi de Fehamet Berk. Bakırköy'de uzun yıllardan beri yaşayan ve iki dönemdir üst üste Ataköy 3-4-11. Kısım mahalle muhtarlığını yapan Fehamet Berk, muhtar olmaya nasıl karar verdiğini ve bu süreçte yaşadığı zorlukları anlattı. Muhtarlık yaptığı birinci dönemde yüzde 90, ikinci dönemde de yüzde 98 oy alarak kendi alanında bir rekora imza atan Fehamet Berk, 8 binin üzerinde vatandaşa hizmet veriyor. Aynı zamanda sanatsal yönü de bulunan Fehamet Berk'in odasına girdiğiniz zaman sizi kendi yapmış olduğu tablolar karşılıyor. Ger dönüşüm malzemelerinden de harikalar yaratan Fehamet Berk, sanatsal objeler çalışıyor. Kendisiyle renkli ofisinde gerçekleştirdiğimiz söyleşiden kalemimize yansıyanları da sizlerle paylaşmak istedim.

Muhtar olma fikri nereden doğdu?

"Emekli olduktan sonra belediyede gönüllü çalışmalarda bulundum. Geri dönüşüm malzemeleri ile sanatsal objeler hazırladım. Okullarda dersler verdim. Sivil toplum kuruluşlarında da gönüllü çalışmalarda bulundum. Muhtar olursam daha geniş kitlelere ulaşabilirim diye düşündüm. Elimdeki imkanlarla daha güzel işler yapabilirim düşüncesiyle de muhtar olmaya karar verdim. "

Muhtar olma sürecinizde karşınıza yapamazsın diyenler çıktı mı? Çıktıysa, onlara ne tepki verdiniz?

"Evet, oldu. Kimi gelip yüzüme söyledi kimisi de arkamdan konuştu. Ancak ben onlara kulak asmadım. Doğru bildiğim yolda ilerledim. Yoluma devam ettim. Bana yapamazsın diyenler de sonradan yanımda oldu."

Sizce, ülkemiz kadın liderlere alışabildi mi? Kadından lider olmaz tabusunun günümüzde yıkıldığını düşünüyor musunuz?

"Evet, bu tabu günümüzde yavaş da olsa yıkılıyor. Bizim mahallemiz için de bu durum geçerli. Benden önceki muhtarımız da kadındı. Halkın talebi de bu yönde."

Başınıza gelen ilginç veya komik bir anınızı bizlerle paylaşır mısınız?

"Muhtarlıkta bazen telefon çalar ve ben açarım. Karşı tarafın sorduğu ilk soru, 'Muhtar bey orada mı?' olur. Ben de kendisine muhtar olduğumu belirtirim. Kişi kısa bir şaşkınlıktan sonra, şikayetini anlatır.  Ya da muhtarlık ofisine gelir, bu koltukta oturmama rağmen karşımdaki kişi, 'Muhtar bey yok mu?' diye sorar. Böyle ilginç anılarla da karşılaşmam inanın o kadar çok ki..."

Mahallenizdeki kadınlar size en çok hangi sorun için geliyor?

"Genelde ailevi sorunlar için geliyorlar. Özel sorunları için bir nevi danışmanlık yaparım ben onlara. İş arayanlara elimden geldiğince yardımcı olurum. İstihdam olanağı yaratarak onların ayakları üzerinde daha güçlü bir şekilde durabilmelerinde payım oluyorsa ne mutlu bana.

En son gerçekleşen muhtarlık seçimlerinde mahallenizden yüzde 98 oy alarak rekor bir sayıyla muhtarlık koltuğunuza ikinci kez oturdunuz? Nedir bu başarınızın sırrı ve bu başarıda kadınların payı nedir?

"Bu noktada insanlarla iletişim kurabilmek ve de çok çalışmak önem arz ediyor. Elbette bu başarıda kadınlarımızın payı asla yadsınamaz. Kadınlarımız her zaman her mücadele alanında hep ön saflarda oluyorlar. Onlarla gurur duyuyorum."

Kadın muhtar olarak yaşadığınız sıkıntıları sorsam neler söylemek istersiniz?

"İnanın tek sorun insanlara muhtar olduğumu söylediğimde şaşırmaları."

İstanbul'da 98, Türkiye'de ise 640 kadın muhtar bulunuyor. Bu muhtarlar ile dayanışma halinde misiniz? Ortak yürüttüğünüz çalışmalarınız var mı?

Elbette. Bu noktada kadınlar arasındaki dayanışmanın erkekler arasındaki dayanışmadan daha güçlü olduğunu söyleyebilirim Kadınlar ile ilgili 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü, 8 Mart Emekçi Kadın Günü'nde ortaklaşa çalışmalar düzenliyoruz.

Biraz klasik bir soru olacak ama evi mi yönetmek daha kolay yoksa muhtarlığı mı?

"Sorunun cevabı da kendisi kadar zor bence. İnanın ikisi de zor ancak kadınlar mücadeleci yapısı ile her türlü zorluğun üstesinden gelir.

Kadına yönelik şiddet konusuna gelmek istiyorum. Bu tarz haberler son yıllarda giderek artış göstermeye başladı. Bunun temelinde sizce ne yatıyor?

"Kadına yönelik şiddet kabul edilemez bir durumdur. Bunun temelinde de eğitim yatıyor. Erkek çocuğunun yetiştiriliş tarzı çok önemli. Çocuk yaşlardan itibaren her dediği yapılmış, kız çocuğu kendinden düşük seviyedeymiş gibi ayrımcılık ile yetiştirilmiş bir çocuk veya şiddet gören bir çocuk elbette yetişkin olduğu zaman şiddet uygular. Bu bağlamda ailelere büyük görev düşüyor. Kadınlar öncelikle erkek çocuklarına kadının da bir birey olduğunu ve saygı duyulması gerektiğini öğretmeliler. Çocuklarını bu bilinçle eğitmeliler.

Ne acı ki 2017 yılında biz hala bu konuları konuşuyor ve tartışıyoruz. Cumhuriyet Dönemi kadınlarımız çok rahat hareket ediyorlardı, modern bir şekilde giyiniyorlardı. Şimdilerde istediğimiz kıyafeti daha rahatlıkla giyemiyoruz. Kadınlarımız tenha yerlerden geçerken korkuyorlar. Kadın kendini sürekli baskı altında hissediyor."

Peki, bu baskı kültürünün aşılması için neler yapılması gerekiyor?

"Bu konu ile ilgili çocuklara küçük yaşlardan itibaren okullarda kadın-erkek eşittir algısı yaratılmalı. Bu da bilinç düzeyi yaratılması ile ilgili."

8 Mart Emekçi Kadınlar Günü yaklaşıyor. Bu noktada kadınlarımıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı?"Kadınlar her zaman erkekler ile eşittir. Bunun yaygınlaşması için gerek hükümet gerek sivil toplum kuruluşları üzerine düşen görevi yapmalı. Kadınlar şiddet görmemeli, öldürülmemeli, hayatın her alanında var olmalılar. Tüm dünya kadınlarının 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü'nü de buradan kutluyorum."