Haçlı Seferleri serisine bu hafta IV. Haçlı Seferiyle devam ediyoruz.

13. yüzyılın başlarında Avrupa çok ciddi karışıklıklar içindeydi. Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu parçalanmaya yüz tutmuş, taht adayları nedeniyle kanlı bir iç savaşa tutuşmuştu. Fransa ile İngiltere arasında fiilen savaş olmasa bile çok gergin ilişkiler hüküm sürüyordu. 1198'de Papa seçilen III. Innocentius, feodal egemenler arasındaki bu parçalanmışlığı gidermek ve orta doğuyu tekrar Avrupa'nın egemenlik alanına katabilmek için bir haçlı seferi çağrısı yaptı.

Haçlı seferinin resmi amacı Kudüs'ü ele geçirmekti. Fakat Kudüs'ün doğrudan bir saldırıyla ele geçirilemeyeceği, daha önceki seferlerden edinilen tecrübelerle sabitti. Bu yüzden evvelce Aslan Yürekli Richard'ın da belirttiği gibi, Müslümanları önce en zayıf noktalarından vurmak gerekiyordu. Bu en zayıf nokta Mısır'dı. Yeni stratejiye göre haçlılar önce Mısır'a asker çıkartacak, Nil deltasını ele geçirecek, Mısır'ı bir Hıristiyan üssü haline getirdikten sonra, Filistin ve Kudüs'ü kolay bir şekilde ele geçireceklerdi.

Haçlı ordusunun Mısır'a deniz yoluyla gitmesi gerekiyordu. Yaklaşık 35.000 kişiden oluşan ordunun Mısır'a götürülmesi için, dönemin en büyük deniz güçlerinden olan Venedik'!e teklif götürüldü. Venedik doçu, uzun pazarlıklardan sonra 85.000 gümüş Mark karşılığında haçlı seferine katılmayı ve orduyu Mısır'a nakletmeyi kabul etti. Ancak bu görüşmelerin yapıldığı esnada Mısır'da bulunan bir Venedik ticaret heyeti, Mısır'la son dere kârlı bir ticaret anlaşması imzalamıştı. Bu anlaşmayı bozmak istemeyen yaşlı Venedik doçu, haçlı seferini başka bir hedefe, yani Konstantinopolis'e yöneltmeyi düşünmeye başlamıştı.

Bu düşüncelerini haçlı ordusunun başında bulunan Bonifacio isimli soylu, Bizans İmparatoru III. Aleksios Angelos'un Avrupa'da bulunan yeğeniyle görüştü. Taht üzerinde hak iddia eden genç Aleksios, Bonifacio ile bir anlaşma yaptı. Bu anlaşmaya göre, şayet Konstantinopolis ele geçirilip imparatorluk tacı kendisine verilecek olursa, her şeyden önce Venedik'in aslında haçlılarca karşılanması gereken asker nakil ücretini ödeyecekti. Haçlı güçlerinin Mısır'a naklini sağlayacak, üstelik bu sefere 10.000 Bizans askeriyle katılacaktı. Zapt edilecek Kudüs ve Filistin topraklarını korumak için, 500 şövalyeyi daimi olarak finanse edecekti. Ayrıca bölünmüş kiliseyi yeniden birleştirecek, yani Ortodoks kilisesi, Katolik kilisesine bağlanacaktı.

Bu inanılmaz vaatler karşısında, aslında Hıristiyanlara karşı sefer açılmasını istemeyen Papa'nın bile gözleri kamaştı. Zaten Bizans'ınzenginliği dilden dile bir efsane gibi anlatılıyordu. Şehrin savaşla ele geçirilmesi halinde, ortaçağda adet olduğu üzere, askerler şehri tam üç gün boyunca yağmalayabilecekti. Bundan ötürü askerler arasında da bu haber kısa sürede yayıldı ve haçlı ordusu doğruca Bizans'a yöneldi.

Haçlı ordusunu taşıyan Venedik gemileri, 24 Haziran 1203'de Konstantinopolis önüne demir attılar. Bir önceki imparator döneminde şehrin donanmasına özen gösterilmemiş olduğu için, Bizans'ın elinde sadece birkaç eski savaş gemisi vardı. Bu yüzden haçlılara karşı denizden karşı koyamadılar. Bir zincir germek suretiyle Haliç'i kapadılarsa da, haçlı gemileri kısa sürede bu zinciri parçalamayı başardı. 17 Temmuz'da Venedikliler deniz tarafından, diğer Haçlılar da kara tarafından büyük bir saldırı başlattılar. Venedikliler kısa sürede deniz surlarını aşarak şehri girdiler, o bölümde bulunan evleri ateşe verdiler. İmparator III. Aleksios Angelos, kara tarafında haçlılarla mücadele etmeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Aynı günün gecesinde kızı İrene ve 500 kilo altınla birlikte şehirden kaçtı ve Trakya'ya sığındı.

Haçlılar şehre saldırdılar ve 12Nisan 1204'de ele geçirdiler. Konstantinopolis tam üç gün boyunca yağma edildi. Şehrin binlerce yıllık tarihi boyunca toplanmış olduğu servetler, sanat eserleri, kültür hazineleri çalınarak Avrupa'ya kaçırıldı. Ayasofya talan edildi, kütüphanesinde bulunan el yazması antik kitaplar ateşe verildi. 

Haçlılar şehirde bir Latin İmparatorluğu kurarak, başına I. Baodin adında bir soyluyu geçirdiler. Venedikliler şehrin bir kısmına yerleştiler ve kendi yönetimlerini kurdular. Bu imparatorluk 1261 yılına kadar yaşayabildi; bu tarihte İznik imparatoru VIII. Mikhail Paleoloigos şehri ele geçirerek Doğu Roma İmparatorluğu'nu tekrar kurdu ve Latinleri kovdu.