Halı ve kilim dendiğinde akla ilk gelen yerdir Kapalıçarşı. Eşsiz güzelliği, tarihi bin bir çeşit renk ve doku arasında gezmek ne hoştur Kapalıçarşı sokaklarında. Bizde öyle ki bu hoşnutlukla Galeri Şirvan adındaki dükkânın önünde ortalama yetmiş yaşındaki halıya can veren, tamir eden Ramazan Aykül ile karşılaştık. Eskisi makbul olan halıların yırtılan, aşınan yerlerini onararak onlara yeniden hayat veriyor Ramazan Aykül.
Otuz bir yıldır bu mesleği yaşatan Ramazan Aykül Aksaray'ın Sultanhanı ilçesinde büyümüş. "Doktorun bir değişiğiyim o insanları iyileştirir, ben halıları iyileştiririm," diyerek mesleğinin önemini vurgulayan Ramazan Aykül on yedi yaşında bacanağının vesilesiyle bu işle tanışmış.
KÖYÜNÜN MESLEĞİ
O zamanlarda köylerinde fazla seçeneği bulunmadığı için inşaatta çalışmaya başlayan ustamız, bir gün iş çıkışı bacanağının uğraştığı bu azim ve sabır gerektiren işi yakından görme fırsatı bulunca hayatı o gün değişivermiş. Tek mal varlıkları olan hanımının bileziğini satarak bir yıl maaş alamayacağını öğrendiği halıcının yanında işe başlamış. Halıcılığı öğrenmeye azmeden Ramazan Aykül on beş günde bu işi kapmış ve altı kişiye ustabaşılık yapmaya başlayarak maaş almayı hak etmiş.
Ramazan Aykül'ün köyünde on yıl öncesine kadar hiç okuyan yokmuş. Ortaokulu bitiren çocuklar o zamanın şartlarında geliri iyi olan halıcılığa verilirmiş. Şu an belki beş yüz, altı yüz civarı çalışanı olan köyde bir zamanlar en az iki bin kişi çalışıyormuş. Öğlen saat on iki olduğunda mobilet, bisikletlerle dolan kervansaray fotoğraf çekmek için gelen turistlerle dolarmış. On yıl öncesine kadar işlerin çok iyi gittiğini, halı dendiği zaman saygı gösterildiğini şu an ise maalesef halıcı dendiğinde ilgisiz kalındığından şikayetçi ustamız.
BİN YAŞINDA HALI
Birbirinden renkli, farklı, etnik desenli bin bir çeşit yöreye ait halı ve kilimlerin yaşını tahmin etmekte zorlanmayan halı tamiri ustamız, avantajı birden çok halıyla çalışma fırsatı bulmasında görüyor.
Biz de duramadık sorduk, elinde tamir ettiği halının yaşını, öğrendik ki yetmiş yılı görmüş iyileşmeye çalışan halımız. Bu özelliğin yaşanarak, zaman içerisinde deneyimlerle kazanıldığını, anlatmayla olmayacağını savunan ustamız bin yüz yaşında bir halı bile görmüş.
KAPALIÇARŞI'DA GÜNEŞİ UNUTTUK
İğne, tığ, makas, çekiç, çivi, tezgah, pense ve bir de en önemlisi gözlüğü ustamızın tamir serüvenine eşlik ediyor. Halı, kilim parça parça gelse bile kullanıma uygun hale getirmek mümkün kılınıyor tamir işinin özünde. Hasır dedikleri geçkileri, tek tek tığ ile geçiriyor. Bir de teller var onları eksik ise iğneyle geçiriliyor. Ne kadar yer eksikse ona göre dokuma yapılıyor.
Yirmi bir yıldır Kapalıçarşı'da çalıştığını anlatan Ramazan Aykül, emeğinin karşılığını alamadığını üzülerek belirtiyor. Sabah saat yedi buçuk, sekiz civarında işe gelen akşam saat yedide çıkan ustamız, "güneş nasıl bir şey unuttuk" esprisiyle çarşıyı hapishaneye benzetiyor. Ramazan Aykül, otuz bir yıllık iş hayatında edindiği bilgileri, deneyimleriyle azimli olmanın, sabretmenin ve sebat etmenin önemini vurguluyor.
Haber: Büşra DEVELİ (İAHA)