İstanbul'un tarihi semtlerinden Vefa'da yıpranmış, zarar görmüş eserlerin itinayla tamir edildiği mücellitçi var. Kaybolmaya yüz tutmuş ata yadigârı olan bu meslek, kâğıt ve kalemin varoluşundan beri süregelmektedir. Türkler, Çinlilerden kâğıt yapmayı öğrendikten sonra bu sanatla ilgilenmişlerdir.

Vefa'daki Süleymaniye Cilt Evi'nde çalışan cilt ustası Rafet Güngör bu sanatı hala devam ettiren birkaç kişiden biri. Süleymaniye cilt evine girdiğinizde etrafta ciltler ve çok sayıda eski kitaplar var. Arka kısımlara ilerlediğinizde ciltçilik için kullanılan aletler gözünüze çarpıyor. Rafet Güngör ciltçilikte 40 yılını devirmiş bir usta. Elinden nadide eserler de geçmiş, Dünya'nın en büyük Kuran-ı Kerim'i de.

KİTAPLARLA BİR ÖMÜR

Cilt Evi'ne adım atmadan hemen girişte üst üste yığılmış kitaplar karşılar sizi. Bu kitapların kimisi çok eski kimisi okunmamış, bir kenara atılmıştır. Fiyatları da öyle pahalı değildir. Hatta 'Çok Ucuz' diye bir yazılı asılıdır kitapların üstünde.

İçeri girdiğinizde ise büyülü bir kitap dünyasına girersiniz. Her yer kitaplarla doludur. Tarihi çok eskilere dayanan kitaplar... Mesleğin gerektirdiği gibi bu eski kitaplar ciltlenerek çok iyi korunmakta ve nesilden nesillere taşınmaktadır.
Rafet Güngör 1969 senesinde Süleymaniye Kütüphanesi'ne memur olarak girdi. 25 yıl çalıştığı Süleymaniye Kütüphanesi'nden sonra tayini Osmanlı Arşivlerine çıktı. 10 yıl Osmanlı Arşivleri'nde çalıştı, emekli olduktan sonra 19 yıldır Süleymaniye Cilt Evi'nde ustalığına devam ediyor. 

ATA YADİGARI MESLEK

'Cilt ustalığının devamı var mı?' diye sorduğumuzda Güngör;
"Gençler çalışırsa bu iş devam eder bu meslek kadim bir meslektir bize atalarımızdan yadigardır." 
Ardından "İyi bir mücellit nasıl olunur?" diye sorunca şu cevabı alıyorum:
"İyi bir mücellitin dil bilmesi gerekir. Ben Osmanlıca, Arapça ve Farsça biliyorum bizim mesleğimizde yaptığımız eserlere hangi döneme aitse kendisine has cilt ile yapılır. Selçuklu'da yazılan esere farklı bir cilt olmaz."

YIPRANAN ESERLER ONARILIYOR

Kitaplar dışında levhaların ve hat eserlerinin restorasyonunu yapan Rafet Güngör, birçok ülkeye tarihi eserlerin restorasyonu için de gitmiş. 1985'te Suriye'deki Abdülhamit Han adına yazılan Kuran-ı Kerim'i tamir etmiş. Afganistan'da Dünya'nın en büyük Kuran-ı Kerim'ini ciltlemiş.
"Ciltlemek kolay bir iş değildir" diyor Rafet Bey. Eserlerde zamanla yıpranma oluyor. Deri, papirüs, parşömenlerin yıpranmasıyla restorasyon yapmak gerekiyor. Bu restorasyonlar son zamanlarda ipek kağıtlarla yapılmaya başlanmıştır. Burada önemli nokta doğal malzemeymiş.
Rafet Güngör'ün gençlerden bir de isteği var.
"Süleymaniye Payitaht'ın merkezidir. Benim atölyenin az ilerisinde tarihi bir çeşme var, neredeyse Süleymaniye Camii ile yaşıt. Çeşmeyi tamir ettiren Alman bir kadın, o kadından Allah razı olsun ama orda keşke bir Ayşe bir Ahmet olsaydı da tarihimize sahip çıksaydık. Tarihimizi korumalı ve sahip çıkmalıyız." 

Haber: Eyüp Şevket TEMİZER (İAHA)