Motosikletle annemin karnındayken tanışmışım. Motosikletçi bir ailenin en küçük kızı olarak dünyaya geldim. Motosiklete olan sevgim 1 yaşındayken babamın katıldığı yarıştaki motorun üzerinde gözlerim parlayarak verdiğim pozlardan anlaşılıyor. Lise yıllarımda babamın hediyesiyle tam bir motorsever olarak ailemin kızı olduğumu kanıtlamıştım. Annemle birlikte pazara bile motosikletle gider olmuştuk. 
Önceleri motosiklette sadece arkada oturan taraf olup rüzgârın tadını çıkarıyordum ama daha sonra annemin de büyük desteğini alarak motosiklet sürücüsü oldum. Bu yolda çok sıkıntı çektim. Öğrenmek bir yana, trafiğe alışmak da kolay olmadı. Kadın sürücülere karşı önyargılarla tanıştım ve motosiklet kullanmanın arka koltukta oturmaktan çok daha zor olduğunu daha iyi anladım.

Motosiklet insanların gözünde normal şeritten gitmeyi haketmiyor. Selektörle, kornalarla sürekli rahatsız ediliyorsun. Bu yüzden benim sürücülük serüvenim kısa sürdü. Şimdi yoluma babam ve abimle devam ediyorum. Babam Mehmet Boyacıoğlu, bana motosikletle ilgili öğrettiği ilk şey "Motosikleti kullanırken önünden çok arkana bakacaksın. Çünkü seni görmeyenler seni önemsemeyenler çok olacaktır. Her zaman kendini korumalısın" olmuştu.

ZEVK OLMAKTAN ÇIKTI

Şimdilerde motosiklet popülerlikten çok ihtiyaç için kullanılmaya başladı. Motosiklet tamircisi babam, motosikletin eskiden zevk için kullanılan bir taşıt olduğunu ama durumun değiştiğini belirterek, restoranların paket servis sistemini işaret etti.

Babam, şöyle anlattı eskiyle şimdinin farkını: 

"Eskiden motosiklet tamiri daha kolaydı çünkü bugünkü gibi çok marka yoktu ama şimdi daha zevkli bir hale geldi çünkü teknoloji ilerledi ve alternatif çoğaldı. Zorluğuna zor ama zevkli diyebilirim. Motosiklet keyif için binilecek en güzel araç. Çok olaya şahit oldum bu meslekte, karısı izin vermeyen koca koca adamlar, anne babaları izin vermeyen gençler motosiklet alıp gizli saklı kullanırlardı. Korkularını anlıyorum ama bir kere sarınca bırakamıyorsun. Bu meslekte şunu öğrendim kızım, her şeyi bırakırsın da motosikleti bırakamazsın."

TRAFİKTEN AVANTAJLISIN

Ağabeyim Emre Boyacıoğlu ise "İstanbul'da motosikletin varsa 1-0 öndesin demektir" der. Trafikte kişisel araçların çoğunluğundan dolayı şikayetçiyizdir. Motosikletle okula geldiğim zamanları hatırlıyorum da toplu taşımayla 1 saatte geldiğim yolu motosikletle 20 dakika gibi kısa bir sürede gelirdim. Toplum motosiklet konusunda daha duyarlı olsa trafiğin biraz olsun rahatlayacağı düşünülebilir. 
Motosiklet tutkusu, ekipmanlarını da kullanıyorsan zevk oluyor. Ailemin bana öğrettiği en önemli şeylerden biri de kask ve mont olmadan motosiklet kullanmamaktır.

GELİN-DAMAT MOTOSİKLETTE

Motosiklet dünyası hayatlara göre değişip güzelleşiyor. Örneğin Gaziantep'te katıldığım bir düğünde gelin arabası yerine gelin motoru yapmışlardı. Konvoyu motosiklet konvoyu şeklinde yapmıştık. Evlenen çiftin 2 yaşındaki çocuklarının da motosiklet hayranı olduğunu duydum. Bebek egzoz sesi olmadan uyuyamıyormuş.

Ağabeyim Emre Boyacıoğlu bir gümrük müşaviri ama hayalinde hep motosiklet işi kurmak vardı. Bu hayalini de motosiklet parçalarından değişik tasarımlar yapıp satarak gerçekleştiriyor. Evinde motosikletten bir televizyon ünitesi, dişlilerden yaptığı bir lambader ve gitar var. Bir keresinde okul projem için makete ihtiyacım vardı, bunun için bana pistondan bir masa lambası bile yapmıştı.
Motosiklet tutkusu dededen toruna gidiyor bizde. Babama dedemden gelmiş motosiklet ustalığı şimdi abimle devam ediyor.

 Pınar BOYACIOĞLU (İAHA)