Bahariye Ali Suavi Sokak'ta yer alan Nazım Hikmet Kültür Merkezi (NHKM); usta şairin adını, eserlerini ve fikirlerini ayakta tutabilmek için yıllarca çeşitli etkinlikler düzenlemeye devam ediyor. 

Sokağa adımınızı attığınız anda, sizi yolun tam ortasında ahşaptan yapılma bir Ali Suavi büstü ve birkaç ahşap kitap karşılıyor. Geniş bir sokak. Sokak, sağ tarafında yer alan kafe ve dükkânlarıyla çok hareketli. Sokak boyu ilerlediğinizde karşınıza çıkıveriyor NHKM. Koca mekânı sarmalayan bahçe duvarlarının dış cephesinde, belli mesafe aralıklarıyla sanatçının fotoğraf ve şiirleri, sözleri asılı. Fotoğraflara bakıp yazıları okuyarak geçtiğinizde, içinizdeki Nazım sevgisi gittikçe daha da büyümeye başlıyor. 
Peki ya nedir bunca insanı buraya çeken duygular? Neydi burayı sevenleri için vazgeçilmez kılan şey? 

'BURASI NAZIM KOKUYOR'

İşte bizde aklımızdaki bu soruları sorup merakımızı giderebilmek için doğruca soluğu mekânın çalışanlarından Mustafa ağabeyimizin yanında alıyoruz. Mustafa Bey, Kadıköy Bahariye'deki NHKM'nin eski üyelerinden.

Mustafa Bey: "Burası Nazım kokuyor." diyor. "Nazım'ın eserleri, düşüncesi, yapmak isteyip de yapamadığı her şey burada. Nazım'ın kalbi burada ve buradaki insanların yüreğinde atıyor." Anlattıkları bizi ister istemez duygulandırıyor. Bu emektar çalışan öylesine içten bir şekilde anlatıyor ki, sanki sadece fikirlerini belirtmiyor adeta yüreğinin derinliklerinden bir yerden konuşuyor

DUVARLARDA BOŞ YER YOK

Mustafa beyin sözlerinin ardından gözlerimiz NHKM'de dolaşmaya başlıyor. Bahçe yemyeşil. Her yer ağaç ve çiçeklerle bezenmiş. Biz direkt binaya doğru yöneliyoruz. Giriş katın ön kısmı tam da kitapseverler için tasarlanmış. Dünya klasikleri, modern edebiyat, çocuk kitapları, dergiler... Ne ararsanız var burada.

Merdivenleri ağır adımlarla çıkıyoruz. Duvarlardan adeta Nazım akıyor. Merdivenlerin her iki tarafında şairin pek çok fotoğrafı ve hakkındaki çeşitli tanıtım yazılarıyla çıkıyoruz katları. Merdiven bölmesindeki her pencere başında Nazım Hikmet'in bir bronz büstü yer alıyor...
Duvarlarda neredeyse hiç boş yer yok. Her yerde Nazım Hikmet'i anlatan bilgilendirici ve tanıtıcı yazılar asılı. 

HER ADIMDA BİR ŞİİR

İkinci kattaki salonları görebilmek için tekrar merdivenlere yöneliyoruz. Merdivenlerden çıkarken zihnimizi nazım şiirleriyle oyalıyoruz. Her basamak bize yeni bir dize kazandırıyor. 

Yaşamayı ciddiye alacaksın 
Yani o derecede, öylesine ki
Mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda
Yahut kocaman gözlüklerin beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için öleceksin hem de
Yüzünü bile görmediğin insanlar için
Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken 
Hem de en güzel en gerçek şeyin 
Yaşamak olduğunu bildiğin halde.

NAZIM HİKMET YALNIZLIĞI

İkinci kat çok sessiz. Bu katta da salonlar var. 25 yıl öncesine kadar Rum Kız Lisesi olarak kullanılmış bir yer olduğundan anlaşılacağı üzere Herhangi bir etkinlik için insanların rahatlıkla sığabileceği koca koca salonlar mevcut. Mimari olarak bakıldığında çok daha eski bir tarihe sahip olduğu anlaşılıyor. Sekiz basamaktan oluşan ufak bir merdiveni inerek arka bahçeye açılan kapıya yöneliyoruz.
Arka bahçeye adımımızı attığımızda bahçenin daha bir yalnız olduğunu fark ediyoruz. Ancak öyle sıkıcı bir yalnızlık değil; Nazım Hikmet yalnızlığı gibi bir yalnızlık bu... Zülfü Livaneli, Onur Akın, Edip Akbayram gibi usta isimlerin besteledikleri sözlerdeki yalnızlık gibi... Güney Kore'nin başkenti Seul'de kendisinin bir heykeli ve heykelin altındaki şiirinin anlattığı gibi bir yalnızlık...   

 Haber: Aylin GÖKDEMİR (İAHA)